Yüksek Sosyete: Bir ait olamama hikâyesi

Yüksek Sosyete: Bir ait olamama hikâyesi
Hayat hepimize farklı roller biçerek getirir bizi dünyaya. Belli bir dönemine kadar kader bizi yönlendirse de, gün gelir kaderimizi kendimiz çizmemiz gerektiğini anlarız. Herkese ve her şeye rağmen kim olmak istediğimize karar vermemiz gerekir. Kerem ve Cansu da artık hayatlarının, kim olmak istediklerine karar vermeleri gereken noktasında olan iki kişi. İkisi de bugüne kadar doğdukları yerlere kök salmamışlar, hiç kimseye kendilerini ait hissetmemişler. Birbirinden çok farklı gözükse de aslında ikisi de ait olmadıkları hayatlar içinden kurtulmaya çabalarken kendilerini aynı noktada buluyorlar. Konu biraz klişe olsa da Cansu ve keremin kendi olabilme çabaları, hayallerine tutunma istekleri beni diziye bağladı. Bu yüzden size dizinin genel konusundan bahsetmek istiyorum.

Buzdolabı gibi bir baba, paradan başka hiçbir şeyi gözü görmeyen sevgisiz bir anneye sahip olan Cansu, hayatında hiç sevgi görmemiş. Bu yüzden duyacağı en ufak güzel sözde gözleri dolan, sevgiyle bakan bir çift gözü hemen tanıyan sevgiye aç bir kız. Bir takım tesadüfler sonucu Cansu yanlışlıkla girdiği kafedeki falcı sayesinde gördüğü işaretleri takip etmeye karar verip, Oliva’nın broşürlerini görmesiyle Oliva’da işe başlar ve orada tanıştığı Eceyle arkadaş olurlar. Kerem ise, fakir ama sevgi dolu bir aileye büyümüş idealleri olan biridir. Babasından öğrendiği çiftçiliğe gönül vermiş olsa da ailesinin yanında çalıştıkları Mert ve Mert’in ailesinin istediği hayatı yaşamak zorunda kalmıştır hep.

Artık hayalindeki hayatı yaşamaya karar verse de bunun için paraya ihtiyacı vardır. Mert’in istemeden olsa da yaptığı bencilce hareketler aralarında görünmez duvarlar oluşturur ama mertle son bir anlaşma yapıp birbirleriyle yer değiştirmeye karar verirler ve hikâyemiz tam bu noktada başlar. Cansu’nun kendi hayatını kurma çabaları, keremin mert olmasının başına açacağı işlerle uğraşmasını izlemek güzel olacağa benziyor. Tabi ki en keyifli kısmı bu hayatta ilk kez kendileri ve hayalleri için mücadele edecek iki kişinin birbirlerine destek olmalarını, birbirlerinin hayatlarına nasıl dokunacaklarını izlemek olacak.

Söylemezsem olmaz

*Cansu’nun annesinden tokat yediği sahnede ağlamaması çok güzeldi. Gördüğü psikolojik şiddettin yanında o tokat Cansu’nun canını daha az yakması gayet doğal.

*Cansu ve Ece ikilisinin arkadaşlığını çok sevdim fakat Ecenin Keremden hoşlanması işleri biraz karıştıracak gibi duruyor.

*Biraz yavaş ilerleyen bir akışı olsa da ilk bölümün nazar boncuğu olsun.

*Son olarak Hazal Ergüçlü ve Engin Öztürk arasındaki uyuma bayıldım.

Siz yüksek sosyete ile ilgili ne düşünüyorsunuz, ilk bölümü nasıl buldunuz? Yorumlarınızı sabırsızlıkla bekliyorum.

Haftaya görüşmek üzere…

 



BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER