Hayatın içinde büründüğümüz her
rol kimliğimizin bir parçası olur... Dizilerdeki oyuncular da bunun en güzel
örneği aslında. Ekrana taşıdıkları roller, izleyici gözünde onların
kimliklerinin bir parçası olup çıkıveriyor... O kadar ki, onlar rol icabı
ölüyor, izleyenler gerçek hayatın içinde üzülüyor, hop oturup hop kalkıyorlar.
Dizi sektörü ve televizyon da esas gücünü buradan alıyor zaten. Gerçeğe
aktarılmış yaşamlardaki rollerden...
Aslında Beni Affet üzerine bu
kadar erken bir yazı daha kaleme almayı düşünmüyordum. Pardon, “kaleme” değil,
teknolojiye uyum sağladığımız yüzyılda “bilgisayar klavyesinin tuşlarına” demek
daha doğru. Beni affet, güzel edebiyatın parçası güzel kalem, ben de çağa ayak
uydurup seni mazide bırakmışım fark etmeden...
Gelelim satırlarıma can veren
“ölüm”e. Beni Affet dizisi üzerine yazdığım ilk yazıdan sonra bir hafta falan
ara veriririm diye düşünüyordum, ki bir sonraki yazımda kurguma baş rol olur
dediğim dizinin iki yeni karakterinden biri olan Reyhan’ı hiç ummadığım bir
anda öldürüverdiler.
Reyhan karakterindeki Elif Gizem
Aykul, pırıl pırıl, yüzü parlayan, kalbi ışıldayan birine benziyor. Yeni yeni
kurdukları Murat-Reyhan aşkı, aslında mücadele eden kalpleri simgelemek üzere
diziye eklenmiş gibiydi ve iki bölüm önce son karede ölmesini hiç
beklemiyordum. Hem de bir önceki yazımda ben “yan roller de çok sık değişmiyor”
demişken... Faka bastım! O kadar ki, teze ara verip mola niyetine diziye
baktığım esnada, resmen ekrana seslendim: “Yok artık, hayır ya!”

Ölüm bizi sevdiklerimizden her
ayırdığında, benim ekrana bakarken verdiğim kadar sıradan tepkiler veremeyiz
hayata. Ağlarız, bağırırız, acımızı yaşarız dibine kadar. Yaşayamayanlarımızsa,
içine gömer duyguları, fırtına dinene dek. Tıpkı Murat’ın yaptığı gibi... Sanırım
izlediğim şeyin bir senaryo olduğunu bilmenin getirdiği bir olgunluk ama
beklemediğim bir gelişmenin verdiği hayal kırıklığıyla böyle komik bir
etkileşime girdim ekranla! Öyle ya, aşık biri ölmemeliydi, daha yaşatması gereken
bir sevgi vardı izleyicilere...
Elif Gizem Aykul sosyal medyada
veda resmi paylaşana kadar da inanmadım aslında ama Reyhan’ı
diriltmeyeceklermiş. Şöyle demiş Elif Gizem Aykul:
“Son gün... Son sahne... Öyle çok
şey öğrendim, öyle çok şey kattı ki bana... Bu işin içinde olmamı sağlayan,
destek olan herkese sonsuz teşekkürler... Özellikle de mesajlarını eksik
etmeyen iyi kalpli, muhteşem izleyiciler... Hepinize çok ama çok büyük teşekkür
borçluyum. Hoşça kal Beni Affet... Hoşça kal Reyhan...” Bir de gökkuşağı
eklemiş sonuna... Oyunculuğu gibi duru, kendi gibi aydınlık...

Senaryoda ekrana taşıdıkları
Murat-Reyhan aşkı, aslında saf kalplerin birlikte atışını simgeliyordu. Kalbe
isabet eden bir kurşunla ömrünü sevdiği için sonlandıran Reyhan, aşkın
ölümsüzlüğünün simgesi oldu...
Reyhan gitti, Murat kaldı.
Her gidenin ardından
paylaşamadıklarımız için “Beni affet” dediklerimizin simgesi oldular...
Dilerim gökkuşağın yeni bir
dizide gökyüzünü aydınlatsın sevgili Elif Gizem Aykul. Her yağmur sonrası çıkan
başka bir gökkuşağı gibi, hep yeni bir sahnen, anlatacak hikayelerin,
bürüneceğin roller olsun... Ki sanıyorum, olacak...