Baba Candır: Sen bende neleri öpüyorsun bir bilsen… *

Baba Candır: Sen bende neleri öpüyorsun bir bilsen… *
“Sen bende neleri öpüyorsun bir bilsen
Herkesin perde perde çekildiği bir akşam
Siyah bir su gibi yollara akan yalnızlığı öpüyorsun
Ağzında eriklerin aceleci tadı
Elleri bulut, gözleri ot bürümüş ekin tarlası
Bir çocuğun düşlerine inen tokadı öpüyorsun…”
 
Şiirin güzelliklerinden biri de burada sanırım, satırlarca anlatılabilecek bir durumu, duyguyu dizelerinde kolayca dolu dolu anlatabilmesi…
 
Baba Candır dizisi bir ‘aile dizisi’ olma adına yola çıkmıştı. Yolculuğunun başlarında her bir karakteri yavaş yavaş tanımaya başlarken Haluk Güney ve Ece Çelik ikilisi hikayenin içinde başı çeken karakterler olmaya başladı…
 
Dizinin içinde bir karakterin geçmişi ne kadar iyi anlatılır, seyircinin izlediği noktaya nerelerden nasıl geldiği aktarılabilirse ancak gerçek bir karakter olabilir. Haluk Güney’in Ece Çelik ile birlikte bu kadar seyirciye geçen bir karakter olmasında da ilk bölümden başlayarak adım adım öğrendiğimiz geçmişlerinin ve Baba Candır seyircisinin ‘Can Partnerler’ adını verdiği Uraz Kaygılaroğlu ve Berna Koraltürk ikilisinin etkileyici oyunculuğunun payı büyük elbette.

Güç bizde artık!

Haluk’un ilk bölümde öğrendiğimiz özelliklerinden biri başkalarıyla, babası ile bile aynı masada yemek yemekten kaçıyor, kaçınıyor oluşuydu… Karşı karşıya oldukları her an bir didişme içinde olduğu Ece’nin bu durumla ilgili ‘Neden?’ sorusunun yanıtı öğrenebilmek için 12. bölümü beklemesi gerekti seyircinin. Neden başkalarıyla yemek yemediğini açıklarken, yeni yeni güvenmeye başladığı, ‘aynı tarafta olduğunu’ sandığı kadının arkasından -hem de babası ile birlikte - iş çevirdiğine inanmanın hayal kırıklığını ve öfkesiyle konuşuyordu Haluk. Bu konuşmada annesinin gidişini, babasının yanında kalsa bile kendisini nasıl yalnız bıraktığını anlatırken güçlü durmayı başarabilse de Ece’nin yanından ayrıldığı anda acısı ile baş başa kalan bir Haluk izlemiştik… Ve tabii doğru bildikleri adına adımlar atarken hem istemeden Haluk’u kırdığı hem de yanlış anlaşıldığı için yıkılan bir Ece…

Yalnızım dostlarım, yalnızım...

Hem Haluk hem Ece annesiz büyümüş çocuklar olsalar da… Çocuk yaşta kendisi yüzünden terk ettiğine inandığı bir annenin geride bıraktığı Haluk’la, hastalığı nedeniyle ölen annesinin geride bıraktığı Ece başka başka yaşamışlardı bu kayıpları… Ece evin ortanca çocuğu, tek kız çocuğu olarak sevildiğini bilerek, kendi ayakları üzerinde durması gerektiğine inanarak, kimi zaman hem kendine hem sevdiklerine sert davranarak büyümüştü… Haluk ise hep yalnız, hem kendine hem anne babasına öfkeli büyümüştü…
 
Başkan yardımcısı - başasistan yardımcısı ilişkilerinden başlayarak birbirlerine yardım ederek, birlikte gülerek, en zor anlarında birbirlerine ihtiyaç duyarak hem kendilerini hem birbirlerini iyileştirerek aşağıdaki dizeleri gerçek kılarcasına aşka yürümüşlerdi adım adım…


Yazı devam ediyor..
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER