Aşkım Baksana Bana
Zeynep GönenliHayatımın Aşkı
dizisi ile ilgili birkaç cümle kurmadan önce belirtmek isterim ki bu diziye
nötr bir izleyici olarak değil, artı yedi yüzden başladım çünkü Berk Hakman.
Kendisini Hatırla Sevgili’de Leaving on a
Jet Plane çalarken Defne’ye bir not bırakıp gittiği günden beri canımdır,
canımın içidir. Yaşını başını almış bir kimse olmam itibariyle böyle cümleler
kurmaktan gurur duymuyorum ama öyle çok bayıldığım bir kimse, otursun saatlerce
dağların denize paralel uzanmasının sonuçlarını anlatsın, hiç sıkılmam
dinlerim.
Üstüne bir de uzun
zaman şakalı komiklikli, neşeli gülmeli eğlenmeli bir diziye takılmamış
olmamın sevinciyle geçtim Hayatımın Aşkı’nın başına. Bir romantik komedide olması gereken ne varsa
hepsi var Hayatımın Aşkı’nda. Hatta biraz fazlası var, hiçbiri eksik kalmasın
derken ilk bölüm için hafif yorucu geldiğini söyleyebilirim. Bir klasik olarak sakar
sarsak ve dilinin kemiği olmayan güzel Gökçe (Hande Doğandemir biraz mimik
azaltma ile çok daha gerçekçi olabilir bence, yine de izledikçe Gökçe olduğun
inandım), onun popüler kültüre kapılmış ve tabii ki hayattaki en büyük gayesi
Gökçe’yi evlendirmek olan en iyi arkadaşı, işyerinde ona zulmeden Eylem Hanım,
elbette onun çok hayran olduğu patron Demir Bey (Serkan Çayoğlu’nun bu role
epey gittiğini söylemem gerekir), evlenmeyi reddetmiş çılgın teyze (tamam bu rolde de Yonca Evcimik güzel olmuş
diyelim, ama o Çılgın Bediş heyolarına
gerek var mıydı? Buna emin değilim ) ve elbette dünyalar tatlısı Kaan (bunu
tekrar anlatmama gerek yok bence). Esas kızımız Gökçe’yi, dev platonik aşkı
Demir’le olan ilişkisi sırasında destekleyecek bu ilişkiler açık sözlü barmen
bana He’s Just Not That Into You’daki barmeni hatırlattı.
Konusu gereği çok da
şaşırtıcı olmayan bir şekilde bol bol Kocan Kadar Konuş ve Pucca sosluydu aynı
zamanda tüm dizi. Dizinin ilk (ve
sonra izleyince gördüm ki tek) çok sevdiğim sürprizi, Hande Doğandemir’in
canlandırığı aşkta yüzü gülmemiş Gökçe’yi ‘Sen daha iyisine layıksın’ diye terk
edip giden üç adamın Ahmet Kural, Murat Cemcir ve Ayhan Taş olmasıydı.
Fragmanlarda görmüş olmak bile sürprizini kaçırmadı, çok güldüm.
Açıkçası dizinin sonlarına
doğru bir noktada biraz sıkılmaya, Survivor’ı kim kazandı diye merak etmeye
başladım, başındaki konsantrasyonumu sürdürebileceğim kadar sarmadı konu. Yine de
önümüzdeki bölümlere de göz atmayı sürdürmek niyetindeyim, hem romantik
komedilere her zaman şans verebileceğim hem de yazının başı ile tekrara
düşeceğim ama Berk Hakman olduğu için. Dilerim herkesin emeğinin karşılığını
alacağı bir dizi olur. İyi seyirler.
Yazı devam ediyor...