Kulak verin sözlerime iyice,
Herkes öldürebilir sevdiğini
Kimi bir bakışıyla yapar bunu,
Kimi dalkavukça sözlerle,
Korkaklar öpücük ile öldürür,
Yürekliler kılıç darbeleriyle!
Kimi gençken öldürür sevdiğini
Kimileri yaşlı iken öldürür;
Şehvetli ellerle öldürür kimi
Kimi altından ellerle öldürür;
Merhametli kişi bıçak kullanır
Çünkü bıçakla ölen çabuk soğur.
Kimi aşk kısadır, kimi uzundur,
Kimi satar kimi de satın alır;
Kimi gözyaşı döker öldürürken,
Kimi kılı kıpırdamadan öldürür;
Herkes öldürebilir sevdiğini
Ama herkes öldürdü diye ölmez.
Oscar Wilde ait ''The Ballad of Reading Gaol'' şiirinin en ünlü üç kıtası bunlar.Hepimiz rahmetli Tuncel Kurtiz'in muhteşem sesinden dinlemiştik vakti zamanında zaten. Bu şiirin bir
hikayesi var, gerçek bir hikayesi. Tavsiyemdir, okuyun. Okuyun ve aşkın neler yaptırabileceğini görün.
Ben şiiri, şiirin hikayesini okurken bir adet Emir Kozcuoğlu gördüm. Seven, gereğinden çok seven, saplantılı, "benle olmayacaksa o da olmasın" düşüncesine sahip bir adam.
Emir, Nihan'ın hayatına zorla girdi. Zorla karısı olmasını sağladı. Nihan'a sürekli hayatının ipleri elindeymiş gibi davrandı. Emir her gün, her saat Nihan'ı öldürdü aslında. "Karıcığım" dediğinde öldürdü, saçını okşayıp öptüğünde öldürdü, Nihan'ın ona mahkum olduğunu hissettirdiği her an onu aslında diri diri mezara gömdü. Nihan Kemal gelene kadar yaşayan bir ölüydü. Kemal geldi, elinden tuttu onu ayağa kaldırdı ve bir hayat öpücüğü kondurdu ruhuna. Ama ikisinin de unuttukları bir şey vardı. Emir Kozcuoğlu vazgeçmezdi. Nihan yanında kalsın diye her türlü kirli oyunu oynardı, elindeki her kozu acımasızca kullanırdı. Ve hatta kulllandı da.
Nihan avazı çıktığı kadar bağırıp Kemal'i sevdiğini söylediğinde bile Emir duymadı, duymak istemedi; anladı ama anlamamazlıktan geldi. Hayatı boyunca kendisine mahkum olduğunu yoksa ailesini yerle bir edeceğini, onları mutsuzluğa sürükleyeceğini ima etti. Çünkü o, Emir Kozcuoğlu. O, ne isterse alır, gerekirse zorla alır. (Haluk Mertoğlu'na selam olsun) Herkes ona boyun eğmek zorundadır. Onun kuralları vardır, kural dışı hareketler onun nezdinde cezalandırılır.
Emir hep kendinden çok emindi. Nihan'ın ona olan mahkumiyetinden, onu asla bırakıp kardeşini tehlikeye atmayacağından, akıllıca planlanmış oyunlarından, kendinden ve aklınıza gelebilecek herşeyden çok emindi. Ama Nihan'ın son hamlesi Emir'in bütün ezberlerini bozdu. Onunla olmaktansa kendisini boşluğa bırakıp yok olmayı tercih etti.
Nihan çaresizdi, yorgundu. Hergün ölmektense bu acıyı tek seferde bitirmeyi istedi. Bir yanda deliler gibi sevdiği adam; diğer yanda mahkum olduğu, korktuğu, kaçmak istediği adam. Yaşadıkları ağırdı. Bu ağırlığın altında ezildi. Ve onu seven iki adamın gözleri önünde ölmeyi seçti. Emir'de Kemal'de yıkıldı. Kemal güçlüydü, sevdiği için sonuna kadar savaşma kararı aldı. Emir ise göründüğünün aksine çok zayıftı,korkmuştu. Bu yüzden daha da saldırganlaşarak Nihan'ı gözünün önünden ayırmama kararı aldı.
Dizi nasıl devam eder, neler olur izleyip göreceğiz. Ama ben en çok Emir Kozcuoğlu daha ne kadar ileri gidebilir, neler yapabilir onu çok merak ediyorum. Ve kendi adıma Emir'i (en sevdiğim bilgisayar oyunu karakteri olan) Max Payne'den alıntı ile tanımlayarak yazıma son veriyorum.
*Bir şeyi çok istemekle gelen bela onu kaybetme korkusudur, veya hiç elde edememe. Bu düşünce seni zayıf yapar. *
(The trouble with wanting something is the fear of losing it, or never getting it. The thought makes you weak. )