Rüyaların gerçek olduğu muhteşem bir bölümle başladık bu hafta çok sevgili dizimize. Hepimizin içi kıpır kıpır oldu o harika sahnelerle. Defile hazırlıkları tam gaz devam ederken Koray 'ın istekleriyle bile baş edebilen sabredebilen bir Ömer İplikçi gördük karşımızda. Bunu neye borçlu olduğumuzu söylememe bile gerek olduğunu sanmıyorum. Çünkü o muhteşem gecenin sabahında ağzı kulaklarında bir adet Ömer ve Defne izledik.
Mutlulukları yüzlerine yansıyan çiftimizi kim gördüyse anladı zaten onlardaki değişikliği. Artık onlar birbirlerine bir başka bağlılar, elleri daha da sıkı kenetlendi birbirlerine. Keşke Defne de bunun farkına varabilse. İnsanın yaşayacağı en kötü duygudur sevdiğini kaybetme korkusu. Kaybetmekten korkan insan her şeyi göze alabilir. Aslında Sude bile tek taraflı saplantılı aşkına bu derece sahip çıkarken, Defne'nin dimdik durup "benim Ömer'in Defnesi" diye düşünmesini beklemedim değil.
Ömer'in Simurg'u Defne'den öğrenmesi çok iyi oldu ama Defne'nin sorduğu soru ve aldığı cevap çok saçmaydı. "Ben hayatında hiç olmasaydım" dediği anda Ömer de onun hayatında olmayacak sonuçta. "E, sen de Selim'e mi aşık olacaktın?" dese adam haklı yani bence. Bu tür kıskançlık krizlerini izlemek eğlenceli oluyordu ama dozunda kaldığı sürece. Böyle durumlarda en korktuğum şey uyuyan yılanı uyandırmak oluyor. Haşa Ömer İplikçi'den hiç şüphe duymuyorum bu konuda ama, şimdi Gallo'yla dertleşme muhabbetlerine girer kadına da yazık ne bekliyorsa bir ümitleniyor falan komik yani.
Adama yıllar önce bir arma verdin iki nasihat ettin, seneler sonra karşılaştın, "biz ne olacağız şimdi" diyor. Oldu canım! Gel, evlenelim bari daha neler?! Bu işin sonunun tatlıya bağlanacağını ümit ediyorum. Sadece Defne'nin herkese karşı artık yerinden emin olmasını temenni ediyorum. Sonuçta şu an Ömer'in yanında olduğunun ve ona deli gibi aşık olduğunun farkına varmalı. Onların aşkı o kadar büyük ki ne diğer karakterler ne de Kiralık Aşk oyunu ayıramayacak kenetlenmiş kalplerini. Benim içim çok rahat. Mutlu sonu göreceğiz er ya da geç.
Gelelim kısa kısa notlara...
● İso ve Defo dostluğu muhteşem ötesiydi. Gerçekten insanın İso gibi bir dostu olsun 200 bin borcu da olsun yani.
● Sinan ve Yasemin ilk başlarda antipatik gelmişti ama şimdi çok iyi olduklarını düşünüyorum. Keşke Eymen bu kadar çabuk ayrılmasaydı. Sude'yi iyileştirme adına tek umudum ondaydı. Ne yazık ki onları rahat bırakacağa benzemiyor. Bir de Neriman desteğini aldı bakalım neler göreceğiz, Haziran 2016 bize neler gösterecek?
● Hulusi ve Türkan dizimizin en mükemmel aşıkları oldular. Hulusi çiçekleri Sadri Usta'ya verdiği an gülmekten yıkıldım. Bu ilişkiyi bir an önce Neriman'ın öğrenmesini istiyorum.^^
Not: Dizimizin hemen her bölümde bir sosyal projeyi desteklemesi gerçekten çok güzel. Babasını kanserden kaybeden biri olarak özellikle geçen bölümde Kansersiz Yaşam Derneği'ne verilen destekten dolayı kendi adıma ve bu hastalıkla mücadele eden herkes adına binlerce teşekkürler. İyi ki varsınız!