Bir kızıl afet, ufacık, çelimsiz, gönlünün, kederli halini buhar etmiş sevdiği adamın kapısında. İri, şehla gözleri yıldız gibi parlıyor, geleceğine güneş doğmuş. İçi içine sığmıyor, öyle ki hayallere sığdıramayacağı kadar mutlu. Artık istediği tek şey sevdiği adamın gömleğinin cebinde, sonsuza kadar yaşayabilmek. Bir imkân verilse o cebe en çok yakışacak olan da, sonsuzluğu orda karşılamayı göze alabilecek olan da sadece Defne olur. Çünkü Ömer o cebe bir tek minik sevgilisi, büyük gözdesi Defne'yi sığdırabilir.
Çiftimizin mutluluğu arşa değmiş, oralarda bir yerlere bayrak dikmiş öyle karşılıyorlar bizi bölümün başında. Evleniyorum müjdesi verildi eşe dosta, Defne'nin o inanamayan halleri, İplikçi olma hayalinin soluğunu kesmesi falan ay bakın bende de bir karıncalanma oldu. Ömer beyimiz ise yine tüm cool halini yanına almış et alışverişine gitmiş, ilk müjdesini kasap bey amcaya veriyor. Ve sonrasında belki de en yakın dostu Sinan’la, gelmiş geçmiş en samimi konuşmalarını görüyoruz. Sinan’ın ''Emin misin peki kardeşim?'' sorusuna, Ömer’in ''Emin değildim aslında ama ben bir seçim yaptım kardeşim ''diyerek cevap vermesi, aslında aşkının tüm prensiplerini, kurallarını, yıkılamaz duvarlarını yerle bir ettiğini, artık sorgulamadan, düşünmeden sadece kalbiyle seven bir Ömer olduğu hissini verdi bana. Yani Defne'nin, Sadri Usta'ya dediği gibi ''Cemre düştü''. Nasıl ki yenilendi toprak, bereketlendi ağaç, yaprak. Ömer’e taptaze bir kalp, Defne'ye de hiç tükenmeyeninden bol bereketli bir umut doğdu yeni baştan.
Buraya ilk kez yazıyorum ama izlerken hep söylüyorum'' Defne'nin niye bu eşraftan, Ömer’in yakınından bir desteği, arkadaşı yok. Nihan’la İso'yla olacak iş değil, tüm işten güçten orda ki dünyadan bir haber olan dostlarından medet umuyor bu kız ama onlarında ne bu aşka ne de oyun sürecine bir katkıları yok, olmuyor. Necmi, tamamen kabuğuna çekilmiş durumda hâlbuki amcalık yapmanın tam zamanıyken, geçmişte ki hatasını telafi etme şansı yakalamışken. Üstelik kızını ve karısını en iyi o tanıyor, bu işten elini eteğini çekmeyeceğini biliyor ama ne durdurma gereği duyuyor, ne de Defne'ye yardımcı oluyor.
Sinan desek aşk hayatı yeterince buhranlı, elini attığı hatun bir triplere, bir ulaşılmaz kadın moduna giriyor, adamın Defne''yi hatırlayacak hali kalmadı. Defne'ye hiç bir koldan destek yeterli gelmiyordu ki, Gallo Hanım bir anda beliriverdi dizimizde, öyle böyle parayı verdi Defne'ye. Çoğunluğun aksine, ben korkmuyorum bu hanım ablamızdan, yemek yiyip, aile saadetini tattığı bir sofraya ihaneti olmaz diye düşündüğümden ötürü, belki isteyerek belki de farkında olmadan bundan sonra ki hikâyesinde, Defne'ye hizmet edeceğini düşünüyorum. Bu bölümde Ömer'in önyargısına, bencil fikirlerine, egosuna vurgu yaparak törpülemeye başladı bile.'
Sadri Ustamız, Ömer'in dili oldu can buldu yine.''Önemli olan hayatın içinde ki yıllarımız değil, yılların içinde ki hayatımız'' Ömer, belki de yıllardır kendi kabuğunda tamam dediği her şeyi, Defne'yi tanıdıktan sonra bir yıl içinde tekrar düşündü, tekrar sorguladı. O soğuk, katı, gülerken zor gördüğümüz Ömer çoktan gitti, yerine bambaşka bir adam geldi. Ama Ömer’in sorgulaması gereken bir kaç şey daha var ve bunları fark etmesi içinde, görevi Fiko yani nam-ı değer Gallo üstlenecek sanırım. Sude ve Yasemin konuşmasında hafif bir ipucu da gönderildi sanki '' ikisi de aynı cins, çekiyorlar birbirlerini, yollar bir şekilde kesişiyor demek ki''.Yolları kesişecek olan Defo ve Fiko'nun hikâyesini sabırsızlıkla bekliyorum...
Bende özlüyorum çoğu DefÖm sahnesini, bende hasret çekiyorum heyecanımı bastıramadığım bölüm sonlarına, daha sık karşılaşan âşıklara, farkındayım başka boyutta artık Kiralık Aşk... Fakat biliyorum ki bu dizi en başından beri, mucizesiyle büyüyen ve aşka hazırlıksız yakalanmış olan bir külkedisinin hikâyesi. Tıpkı, Passionis'deki o yazı gibi "Külkedisi, bir çift ayakkabının hayatınızı değiştirebileceğinin kanıtıdır." Ayakkabılara gönlünü, hayallerini akıtan bir prens, Külkedisi'nin hayatını değiştiriverir. İkisi içinde hayat bambaşka bir seyirdedir artık. O mucize, gelip kalplerinin tam ortasına konmuştur.
Hem onlar, hem de biz bu mucizenin, esirleriyiz artık. Eleştiriyorsak, üzülüyorsak, sevincine ortak oluyorsak bu dizinin, işte hepsi bu esaretin karşı konulamaz bağımlılığıdır a dostlar. Ben Külkedisi'nin bu eşsiz hikâyesinin seyrini çok merak ediyorum, gözyaşlarından tutun da, aşılan tüm engellerine kadar. Bırakalım anlatsın Defo'muz, bu eşsiz hikâyeyi en ince kulvarlarına kadar. Vuslata erdiklerinde, daha büyük bir sevince kucak açmayı tüm kalbimle bekliyorum. Çünkü ben beklemeyi de yine bu aşktan öğrendim. Yani dert de Kiralık Aşk, dermanda...