Güneşin Kızları: SavNaz, sığındığım limanım...

Savaş ve Nazlı birbirlerine en yakın arkadaş, en iyi dinleyici, her şeye birlikte katlanabilecek bir aile oldular. Savaş Nazlı'nın, Nazlı da Savaş'ın sığındığı mutlulukta ve keder de sonsuz ve son limanı..

Aşk ayrılıksız olur mu? Olmaz tabii.. Uzun zamandır ayrı olan Savaş ve Nazlı için artık tamamen ayrılık vakti kapıyı çalıyordu. Savaş o kapıyı açmamak için direniyor, Nazlı ise açmakta çok kararlıydı. Son bir umut "gitme de Nazlı" diye diliyle olmasa da kalbiyle, gözleriyle yalvarıyordu Savaş ama Nazlı bu, aşkından ölse de, geri adım atamazdı. Acı çekse de Savaş'a "git" dedi ve o kapıyı açıp gitti.. Sonra bir ses fısıldadı Nazlı'ya "hayat çok kısa sevdiği bırakma" diye o an anladı Nazlı, seçimlerimizi unutabiliriz ama kaderimiz? İşte o asla bizden gitmez ve unutulmaz..

Vee umut dediğimiz o yolculuğa büyük bir mutlulukla koştu Nazlı. Savaş'ın gitmemesi için ona yetişecek ve onu geri kazanacaktı, kıpır kıpırdı, mutluluktan gözleri gülüyordu sabırsızlıkla yolun sonuna varmak istiyordu ve yine bir ses onu mutluluk rüyasından uyandırdı, yolculuğun sonundakı ışığı değil treni gösterdi Nazlı'ya..Bu defa da çok kötü çarptı o trene ve tökezleyerek geri dönmek zorunda kaldı..

Bazıları sevginin bir yarış olduğunu, bir kumar olduğunu, "ne kadar çok kurnazlık yaparsam o kadar çok kazanırım" oyunu diye düşünüyor. Gerçekten seven insanlar ise sevginin fedakarlık, emek ve bazen de -sırf sevdiğin için- bir vazgeçiş olduğunu düşünür.

Geçen demiştim ya aşk, içindeki tüm sesleri susturacak kadar güçlüyse elbette kazanır ve Savaş'ın Nazlı'ya olan aşkı bunun bir kanıtı oldu benim için.. Nazlı tökezleyerek geri dönerken bile umut ediyordu içinden bir mucize olsun diye dua ediyordu sanki gözlerinden olunuyordu her şey..

Birbirini seven, uçurum iki kıyısı gibiydi onlar...

Buz kestiğimiz şu Şubat soğuğu bile onlara engel olamadı, gökten yağan yağmur da ilkbaharın gelişinden haber veren umutlarıydı.

"Bizim hikayemiz yarım kalmamalı, kalırsa yok oluruz belki böyle de yok olacağız ama birlikte, ayrı değil" dedi Savaş.

"Yarım kalsın belki daha büyüleyici olur" diye cevap verdi Nazlı..

Ama unuttuğu bir şey vardı Nazlı'nın yarım kalmak büyüleyici yapmaz bir aşkı, birlikte bir bütün olmak gerekirse öyle yok olmak büyüleyici yapar bir aşkı..

Onlar iki ayrı dünya gibiydi sarılınca tek bir cihan oldular ve üzerlerine gökkuşağının tüm renkleri sindi.

Var güçleriyle tüm zorluklara direnen SavNaz o an anladı ki hayat saatler, günler, aylardan değil, hayat AN’lardan ibarettir ve anlar kabedilmeyecek kadar değerlidir..

SavNaz'ın aşkı tıpkı Zümrüdü Ankakuşu'nun hikayesi gibi tam da son yakınken herşey bitti derken yeniden küllerinden doğdu ve küllerinden doğan bir aşk hiçbir yangında kolay kolay yok olmaz..



BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER