Kiralık Aşk: Yarım kalanlar, düşlerinden uyananlar

Davette tam olarak ne oldu anlayamasam da Elifcan Ongurlar sahneye girdiği gibi ve Ömer’in tavırlarını gördükten sonra “Fikret Galo çıktı meydane” diyerek anons geçtim. Meğer Fikret, aynı zamanda yıllar önce Ömer’e anka kuşlu amblemi veren kızımızmış. Çok klişe, fazlasıyla…

Dizi başladığından beri Ömer’in her halini tavrını gözümü kırpmadan izleyen biriyim, her bakışının, her gülüşünün ne anlama geldiğini çözdüğümü düşünüyorum o yüzden Ömer’in Galo’ya tavrı ve attığı bakışları görünce hiç rahatsız olmadım. Bu, Ömer’in oyun bakışı ve ben o bakışı görünce gülmeye başladım zaten.

Birinin yaptığı tasarımı beğenmeyebilirsin ama o kişiyi başka konulara değinerek yargılamak, tasarımı eleştirmekten çıkıp karakter ve özel yaşam müdahalesine girer. İşte Ömer Galo’ya bu lafını yedirecek hatta bence önümüzdeki bölüm Defne ile el ele bu mesaj daha da net verilecek çünkü Ömer, Galo’nun düşündüğünü sandığı kişi değil.

Şimdi diyeceksiniz ki yazına heves kursak temalı başlayıp bölümü övmeli bitirdin. Hayır bitmedi, bölümü sıralamaya göre aynı o duygularla izledim. Hevesimi kursağımda bırakan artık yol alamamak, sahnelerin sadece bölümü kurtarıp anlık mutluluk vermesi. Ne bir adım ileri atıyoruz, ne sorunlar aşılıyor, ne çiftimiz konuşuyor…

İki hafta önce bir elma mesajı verildi, bunun üzerine seyirci olarak hepimiz heyecanlandık. Biraz sakin kalmaya çalıştım ta ki tüm ekip elmalı mesajlar verene kadar. Seyircinin beklentisi görüldü buna rağmen elma mesajı veren kişi sayısı arttı bunun doğalı olarak bölüm boyu elma mesajı yerine ulaşacak dedik. Olmadı…

Bu durumu geçtim, elma sonraya saklandı diyelim ama yine elle tutulur bir şey yok. Aynı evin içinde birbirlerinden uzak, konuşamayan bir çift izliyoruz. Düşünün birbirlerini görmek, sorun konuşmak için ya asansör, ya mola yeri, ya da şirket odalarında görüşüyorlar. Tabii ki gün içinde birbirlerini özledikleri için görüşmeleri olması gereken bir durum ama biz aynı evin içinde niye sürekli birbirinden kaçan bir çift izliyoruz işte bu anlaşılması güç.

Çiftimiz neden birlikte yaşıyor; Ömer bir kadınla yaşamayı öğrenip çizgilerini yumuşatsın diye! E birlikte yaşadıkları yok ki. İşten eve ayrı dönüyorlar, yemekler ayrı yeniyor. Sonra herkes odasına… Yahu bu çift değil miydi ayrıyken birlikte olmak için çabalayan, Ömer değil miydi hep yanında olmasını isteyen? Akıl karışmasın isteniyordu bu bölüme kadar o yüzden anlayış gösterebilirdim ama bu bölüm bu anlayışı göstermem mümkün değil. 

Ömer’in karşısına tüm sıkıntılarından arınarak geleceğini iddia eden Defne’nin ya da Defne’nin derdinin ne olduğunu bulacağını iddia eden Ömer’in çabalarını gören var mı? Neden her bölüm birbirinden bağımsız sahneler izliyoruz? Gerçekten ruhum engebeli yolda bisikletle giden sürücü gibi, hırpalanmış hissediyorum.

34 bölümdür elle tutulan, aşkın level atladığını gösteren bir sahne yok, sürekli aynı şeyler; tutku dibine kadar verilir, çeşitli nesneler ile izleyici yükseltilir iş sonuç kısmına gelince garip bir şekilde tüm o güzellik yok edilir. İşte bu tam olarak kandırılmış hissi veriyor bana, üzüyor fazlasıyla…

Sözlerime son vermeden Galo, Ömer’in kadın versiyonu gibi görünse de aşk bambaşka bir şey. Ömer-Defne farklılar ama aynı zamanda duygusal anlamda aynılar işte önemli olan bu. Birbirini tamamlamak, birlikte bir bütüne ulaşmak tutkuyu da, aşkı da getirir. Defne’yi bu halleriyle çok seviyorum gerçek, doğal, özel buluyorum. O yüzden bu hallerinde sıyrılıp da başkalaşmasını istemiyorum.

Gönül ister ki bu durumla ilgili literatür yazayım, sinematik konuşayım da derdimi derin bir şekilde uzunca anlatayım ama daha kolay bir şekilde tek bir kelime ile anlatacağımı keşfettim: Elma…

Normal şartlar altında bir Kiralık aşk izleyicisi, bölümleri beklentisiz beklemeye, yükselip yere çakılmaya alışmıştır ancak bu bölüm yayınlanmadan öyle bir elma vurgusu yapıldı ki dört koldan dikkatler tek bir yöne çekildi. Bunun sonucu olarak da bölüm ile ilgili epeyce beklenti içine girdik.
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER