Çünkü Defne hala çözememişti sorununu ve anlatmıyordu da. Ömer de Defne’nin tekrar gideceğinden o kadar emin olmasına rağmen bu defa sadece yarasına merhem olmak için, yargılamadan "Sen bilirsin. Tamam, her şey kapının ardında kalsın" diyebildi Defne’ye. Bence bu, Ömer’in o bankta Defne’yi bırakmasından sonra ne kadar değiştiğinin göstergesi. Bu defa, anlamaya çalışıyor ve ilk defa bu kadar net görüyor; saklanan bir şey var ve bu Defne’nin canını acıtıyor. Evet, Defne kendisinde kalamıyor ama gelmeden de duramıyor. Ayrıca Ömer, derdin ne kadar kötü olabileceğini anlayamıyor çünkü onun gözündeki Defne o kadar "kötü" bir şey yapmış olamaz. Defne’ye konduramadığı için, anlatamayacağı kadar büyük dert olduğunu da düşünemiyor.
Ömer’in Defne’nin melodisini fark etmesiyle ise, ufaktan artık bir şeyleri fark edeceğini gösterdi bize. O parçaları toplasa da “Kiralık Aşk” bütününe ulaşacağını sanmıyorum. Yine de yavaş yavaş bir şeyleri fark etmesine tanıklık etmek heyecanlı olacak diye düşünüyorum. Bütünü görmesi ise birinin itirafıyla olacak. O zaman bütün tutarsızlıklar, paçalar anlamlı olacak. Umarım o kişi Sude olmaz.
Galo’ya gelirsek, ne Galoymuş arkadaş! İzlerken aynı Defne gibi "O kim oluyormuş da Ömer’i beğenmiyormuş?” diye geçirdim içimden. Hayır, yani bir de Ömer anlamazmış kadın ruhundan da, bir kadınla yaşamadığı çok belliymiş de, yabaniymiş falan. Pardon? “Kadınlar anlamak için değil sevilmek için varlar” diyen adamdan bahsediyoruz. Sevdiği kadının çayına şekerini atıp karıştırmadan ikram etmeyen adamdan, en basit olayı bile (anneanneyi arama olayını Defne’ye itiraf eden Ömer’i nasıl sevmeyelim? ) gizleyemeyecek kadar da dürüst ayrıca. Uzun uzun anlatırdım da Ömer’i şimdi bitmez bu yazı o sebeple burada kesiyorum.
Ev hallerine gelirsek eğer… "Ben bu kadar da eve bir anda yerleşmiş gibi olmayayım" derken bir anda evi kendine göre düzenleyen başka biri görmedim. Yahu bir iki gün bekleseydin bari Defne! Defne’nin bu halleri o kadar tatlıydı ki izlerken bu defa hiç gerilmeden ve yüzümde bir gülümsemeyle izledim. Evde beraber yaşarken yapmaları gereken şeyleri sıralarken Defne, Ömer hiç şikayetçi değildi halinden. “Öyle odana falan çekilemezsin. Konuşalım. Yemekleri beraber yiyelim. Paylaşım önemli" diyen Defne, haklı tabii ki ama eğer Defne’nin bu tutarsız halleri olmasa ben zaten Ömer’in onunla yaşamak istediğini ve bir an bile ondan ayrılmak istemediğini düşünüyorum. Ömer hala her şey ona benzesin, gelsin evini ikisinin evi yapsın, dokunduğu her şeyi güzelleştirsin, renklendirsin istiyor ama “Bunu başaracak mıyız acaba?” demesi sadece Defne’nin kalacağına, gitmeyeceğine inanmayışından. Onun varlığına, sıcaklığına, evde tatlı tatlı dolaşmalarına alışıp sonra yine buz gibi tek başına olmaktan korkuyor. Tekrar ona kapılmaktan ve yine hüsrana uğramaktan korkuyor. Ki hiçbirimiz inkar edemeyiz, oyun bitmediği sürece Defne tam olarak gelemeyecek. Gelse de kalamayacak…
* İso’ya haksızlık olmayacaksa, ben Sinan ve Yasemine bayılıyorum. Onları izlerken çok keyif alıyorum. Aralarında hem bir güç ve ego savaşı var hem de inanılmaz kuvvetli bir çekim. Bakalım ilk kim duygularına yenik düşüp itiraf edecek?
* Film izlerken "Aaa ne yapayım benim doğal halim bu diyen” Defne sen ne tatlısın yahu. Ayrıca Ömer’cim arada bir sorsan Defne hangi müziği ya da filmi seviyor diye ve sen de ona ayak uydursan ve onları beraber dinleseniz ve ya izleseniz ne güzel olur!
* Koray; seni severiz, çok da güleriz fakat ağzının ayarı da yok yahu senin. O kadar da denilir mi? Gömdün resmen Ömer’i. Tabii kızamıyoruz ona. Dediği şeyler Defne’yle Ömer’e yaradı orası ayrı.
* Galo’nun da bir kadın olduğunu düşünüyorum. Ayrıca Galocum, Ömer’i herkes tanır ama onu herkes bilemez o yüzden sen o sözlerini bir daha düşün ve Ömer’i bir de şimdi gör. Sanırım kibirli, egosu yüksek (belki biraz da Ömer’e benzeyen) bir karakter geliyor. İz de gideceğine göre yeni bir itici güce ihtiyacımız var demek ki. Merakla bekliyoruz kendisini.
* Bir insana mutlu olmak ve gülmek ancak bu kadar yakışır ama bu kadar da dertler insanı olur ve gülemez. Koray’ın bedduaları tuttu sanırım ve Ömer’in yüzü bir türlü gülmüyor. Defne’nin derdi yetmezmiş gibi, geldi Galo üzerine bir de en büyük müşteriyi kaybediyorlar. Allahım ne büyük acılar bunlar diyorum ve Ömer gülsün tüm Kiralık Aşk ailesi gülsün diyorum. Yeter yahu biraz merhamet!
Herkesin ellerine sağlık. Haftaya Defne’nin yine Defne gibi olduğu, Ömer’in artık güldüğü bir bölümde görüşmek dileğiyle..