Kiralık Aşk: Aşk'ın "senli benli" halinden "sizli bizli" haline geçiş...

Kiralık Aşk: Aşk'ın
"Kadın istediği saatte dışarı çıkabilmeli ve korkmamalı" sözlerini, en sevdiğim dizinin içinde duymak, bir kadın olarak beni çok memnun etti ve dizimi neden bu kadar çok sevdiğimi bir kere daha hatırladım. Hayata dair gerçekleri atlamayan, sessiz kalmayan, hassas ve cesurca mesaj veren  "KA ekibine " böylesine duyarlı oldukları için çok teşekkürler.
 
"Hayat bizi resmen dört işlemle sınar;
gerçeklerle çarpar, ayrılıklarla böler,
insanlıktan çıkarır ve sonunda topla kendini der." *

"Hayat iki şekilde yaşanır:
Ya hiç mucize yokmuş gibi ya da
her şey birer mucizeymiş gibi." **

Hayat bir sevdadır aslında... Hayat, inişleriyle çıkışlarıyla bize sunduklarıyla katedilmesi gereken zorlu bir labirenttir. Bazen ineriz, bazen çıkarız. Bazen de ne inmeyi, ne de çıkmayı isteriz. Dümdüz çetrefilsiz ilerleyebilmektir tüm ümidimiz. Her seferinde düzlüğe kavuşmak için çırpınan, hikayesini doğru yerden başlatmaya çabalayan, yorulmuş Defne'ye de üzülmemek elde değil. Hayat hep zorlamış Defne'yi. Anne ve babasızlıkla silkelemiş, hem aşkını buldurmuş, hem de araya aşılması zor bir sır sıkıştırmış. Artık Defne kaybetmek istemiyor. Kayıplarını kazanca çevirme peşinde. Yalnız kaybını, kazanca dönüştürecek kişi dede değil. Dede doğru bir çözüm olamaz, olsa olsa büyük bir problem olur. Neyseki Defne sırrına yeni bir ortak daha -klasik bir şekilde çalan telefon ve Neriman'nın dırdırları sayesinde- eklememiş oldu da rahat bir nefes aldım.

Çaresiz kaldığınızda, yuvanız en sevdiklerinizin kalbidir, kollarıdır. Onlar sayesinde sarıp sarmalanırönefes alır, iyileşirsiniz. Defne'de Ömer'ine koştu. Ne söyleyeceğini bilmeden, çaldı kapıları tereddütle. Kapı, açıldığı için mutlu oldu, Ömer, Defne'nin yorgunluğunu bir çayla alabileceği için mutlu oldu, Defne de sevdiği adamın yanında içini ısıtacağı için mutlu oldu. Aslında küçük mutluluklar birikerek, büyük mutlulukların zeminini oluşturur.

Ufaktan ufaktan biriktirmek gerekir. Zamanı geldiğinde, ihtiyaç duyulduğunda kullanılmaya hazır olsunlar diye. Sır ortaya çıktığında da, sır mı yoksa biriktirdikleri mutluluklar mı öncelikleri olacak, hep birlikte göreceğiz. Defne tabii ki yine anlatamadı, Ömer'in zırhlarından korkuyor...  "Defne ne yaptıysa doğru yapmıştır, güveniyorum" sözünü duyana kadar da bu sır açıklanmayacak. Açıklandığında da yer yerinden oynamayacak diye hayal ediyorum. Sadece hayal mi ediyorum, tabii ki dua da ediyorum. Defne’nin Ömer’in kucağında uyuması, Ömer’in Defne’nin saçlarıyla oynaması da şahaneydi.

Galo deyip geçmemiz gerektiğini de bu bölüm öğrenmiş olduk. Kimin sayesinde tabii ki Koriş'imin sayesinde! Koriş'ime boş atıp, dolu tutmalar, girdiği yerden çıkmalar, ağzında sır tutamamalar yaraşır. “Onur Büyüktopçu” rolünü yaşayarak o kadar içten oynuyor ki bu karaktere hayran kalmamak mümkün değil. Sayesinde fısıltılar ve yankılar tüm şirketi sarmakla kalmadı, Cherie'ye kadar ulaştı. Defne duyar duymaz soluğu Ömer'in yanında aldı. Bazen istiyorum ki, Ömer'den duysak Defne'nin repliklerini. Hayranım diyor, aşk diyor, sen mükemmelsin, kusursuzsun diyor, tutuldum diyor hem de hiç karşılık beklemeden. Daha ne desin?! Yine yanında, yine yamacında güzel bir ilham perisi, farkında mısın Ömer? Biraz canlan, kendine gel artık! Nerede senin "kal bu gece" diyen ses tonun, nerde "ne şimdi bu" diyen ses tonun. Dağlar kadar fark var.

Galo'nun söylediklerini, Koriş'in yorumuyla izlemeye bayıldım."Yok sen kadından anlamıyormuşsun da, ayakkabı işinden çakmıyormuşsun da, kadınlara ne ayakkabı giydireceğini bilmiyormuşsun da, bir kadınla yaşamamışsın da (zavallı, adam zor adam, kim ne yapsın onla yaşamayı, yaşmak isteyen mi var zaten?) Koriş yine tılsımlı sözleriyle Defne'yi harekete geçirdi. Yanarım yanarım da Koriş'in, Defne'nin notuyla allak bullak olan, ne düşüneceğini şaşıran Ömer'in yüz ifadesini kaçırmasına yanarım. Defne'm kanatlarını açtın, yine korumaya aldın Ömer'ini. Gümbür gümbür gelen senmişsin de biz farkedememişiz.

Çantalar toplandı, yeni bir kiralık aşk evresine daha adım atmak için yola konuldu. İki hafta sürecek ev arkadaşlığının ilk tohumları atıldı. O da ne? O soğuk ev, her şey, Defne'ye mi benzeyecek?  Yoksa Defne, Ömer'in sevdiği her şeyi sevebilmek ve öğrenebilmek için Ömer'e mi benzeyecek? Kim kime ne kadar benzerse benzesin, aşk'ın senli benli halinden; sizli bizli haline geçişine tanıklık etmek biz izleyenler için çok keyifli olacak. 


Yazı devam ediyor..
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER