Dün akşam harika olabilecekken kıyıdan dönen bir bölüm izledik kanımca. Konuya böyle pat diye girdim kusura bakmayın, bu dizi bende konulara pat diye girme huyu geliştirdi. Dün akşam bölüm aslında hiç kimsenin beklemediği bir şekilde başladı. Hepimiz en azından Defne, Hulusi Bey ile konuşur sandık. Oyun biter Defne rahat eder zannettik ama meğer sadece içinde hissettiği suçluluktan ve sevgidenmiş bir de Galo’dan lütfen onu unutmayalım. Devam etmeden önce kapıdaki sarılma sahnesinden bahsetmek istiyorum, çok güzeldi, çok masumdu saf ve sevgi doluydu. Bu kadar iyi hissettirilemezdi o sevgi ve pişmanlık. Bu yüzden sıradaki alkış Elçin'e, Barış’a ve rejiye gelsin…
Gelelim zurnanın zırt dediği kişiye, Neriman’a…
Neriman bu hikâyenin mihenk taşı. Ne kadar kızsak, ne kadar gitsin diye dileklerde bulunsak da sonuçta Neriman İplikçi olmasa Defne ve Ömer bu kadar erken tanışamayabilirdi. Bu kadar erken diyorum çünkü ben her zaman Defne ve Ömer’in Neriman olmadan da tanışacağına inandım. Özellikle 30. bölümdeki o çarpışma benim bu desteksiz salladığım fikrime destek oldu. İlla ki günün birinde DefÖm olacaklarmış, sadece Neriman bu olayları hızlandırmış. O yüzden Neriman’a kızarken bunları da düşünün. Bu bölümde Neriman ve Koray’ın geçen bölüme nazaran az olması sanırım herkesi rahatlatan bir gelişme oldu. Koray da, Neriman da sevdiğimiz karakterler ama sırf süre dolsun diye yazılan bazı sahneler inanın seyirciyi bayıyor.
En sevdiğim kısma geldik... Şimdi nasıl başlayacağımı bilemediğim için pat diye giriyorum konuya. Ömer İplikçi işinde bu kadar başarılı olmanın getirdiği bir takım egolara sahip. İşinde bu kadar başarılı olduğu için de kimse yadırgamıyor açıkçası. Ama bu bölüm Galo’nun fikirlerine karşı takındığı tavır benim bir miktar rahatsız etti. Kendisi hepimizin bildiği üzere Cillobistan Baş Konsolosu elbette bazı kusurları olacak, sonuçta olmazsa da hiçbirimiz inanmayız onun insan olduğuna değil mi? Keşke biraz daha kabullenseydi başlarda o beğenilmeme fikrini, diyeceğim ama maşallah Defne adama o kadar güzel sözler söyledi ki adamın kabulleneceği varsa da kabullenmedi.
Kabullenmesin zaten ya vazgeçtim. Hakikatten Ömer İplikçi mükemmel, harika bir adam. Defne haklısın kızım yürü ya yürü tutan mı var seni?! Ömer seni öyle çok seviyor ki küstüğünde de yanında istiyor. Sen artık yalnız Defne değilsin, Ömer’in Defnesisin.
Sadri Usta, sen ve Ömer’in sahnesini görmek isterdim ama kısmet değilmiş. Artık bir başka bölüme. O zamana kadar da n'olur bozma bu halini. Hep böyle devam, tam gaz!
Sahi Mine yoktu bu bölüm neredesin rezene yürekli kadın??
Bölümde gelişen bazı beklenmedik olaylar oldu. Hani seyircinin şaşıracağı. Ben böyle şeyleri önceden tahmin edince açıkçası o hazzı alamıyorum. Mesela 11. bölümde Yasemin’in kovulacağı Defne’nin onun üzerine atlayacağı kimsenin aklına gelmemişti ve eminim herkes ağzı bir metre açık zevkten dört köşe izlemişti o sahneleri. Yani demem o ki böyle şaşırtıcı gelişmeleri fragmana koymayın. Bölümde izleyip şaşıralım.
Bu bölüm Defne eskisi gibiydi. Herkesin sevdiği o naif ve masum kızdı yine. O yüzden beni en mutlu eden şey bu oldu. Hali hareketleri tam da "Ömer’in Defnesi" gibiydi. Eminim herkes bu olaya sevinmiştir. Özellikle o yazdığı not... Eminim her 10 Kiralık Aşk seyircisinden 10’unun da yüzünü güldürmüştür. O kadar masum ve sevdiği adamı koruma odaklı bir yazıydı ki, Ömer küs olsa da karşı duramadı. Kim durabilirdi ki zaten canım? Defne sonuçta o, Ömer’in Defnesi.
Yazı devam ediyor...