Şevkat
Yerimdar! Uzuuuuuuun süredir beklediğim işlerden bir tanesiydi.
Altı farkli tanıtımı kısa süreli aralıklarla verip, sosyal medya hesapları
takır takır “Yakında!” mesajları atarken, bir sabah tüm tanıtımlar aniden bıçak
gibi kesildi! Daha başla(ya)madan dakika bir, gol bir! Öyle ki kanalın internet
sitesinde Şevkat Yerimdar dizisinin
başlığını bile göremediğimi hatırlıyorum. (Arşiv dahil!) Gel zaman git zaman,
Ekim 2016’da başlamasını umduğum Şevkat
Yerimdar, Mayıs 2017’de izleyenleri ile buluştu. Şükür! Sekiz ay bekledim,
İlk Bakış yorumu yazmazsam olmaz. Şevkat
Yerimdar dizisinin ilk bakışı için listeleme yöntemini kullanacağım.
Buyurun:
- En son İlişki
Durumu: Karışık dizisinin yönetmen koltuğunda oturan Bülent İşbilen’in
cıvıl cıvıl, baktıkça insanın içini açan rejisini özlemiştim. Kendisinin reji
dilini seviyorum. Tekrar ekranlarda görmek beni çok mutlu etti.
- Özgürcan Çevik, başta tiyatro olmak üzere tüm işlerini
özellikle takip ettiğim bir sanatçıdır. (Oyuncu demedim, bakın!) 2015 yılının
Mart ayında kendisiyle yaptığımız röportajda “İnsanlar artık seni Şevkat olarak
tanıyor. Bu seni rahatsız ediyor mu?” diye sormuştum. Evet, bu kendisinin işi
ama nasıl desem… Kendisini televizyon ekranında gördüğüm için bir yanım halay çekerken
diğer yanım “Acaba?” diye soruyor. Oyunculuğunun sınırını bildiğim için insanların ona "O çocuk da hep Şevkat yıaa." demesinden hiç hoşlanmıyorum. O zaman gidin tiyatroda izleyin diyeceğim ama biliyorum ona da gitmeyecekler! (Burayı çok kurcalamak istemiyorum. Bu sezon
Ankara Sanat Tiyotrosu’nda izleyemediğimiz Özgürcan Çevik’i biz de televizyon
da izleriz, deyip bu maddeyi kapatıyorum.)
- Başak Parlak’ı Şevkat
Yerimdar ile tanıdım. Açık konuşmak gerekirse (Filmde Pelin olan) Esin ve
Şevkat’ın tatlı-sert uyumlarını çok beğenmiştim. Filmdeki Pelin'i, daha törpülenebilen, ortak müşterek nedir bilen bir kız olarak düşündüm. Ancak bu sefer Esin, Şevkat’i
nasıl izleyeceğimi tam olarak kestiremiyor, önümüzdeki bölümleri merak ile
bekliyorum.
- Bu maddeyi biraz uzun tutarak hatırlayamayan ya da
öğrenmek isteyenler için Şevkat Yerimdar karakterinin geçmişinden bahsetmek
istiyorum. Şevkat, bir Facebook skeci olarak doğdu. (2011 ya da 2012 olmalı.)
Skeçlerde Şevkat, bizim “hırt” olarak ifade edebileceğimiz bir adamdı. Çünkü
onlar kısa ve sadece güldürme amaçlı skeçlerdi. Buna rağmen satır araları
dikkatli okunduğunda mesajları görebilirdiniz. Karakter, daha sonra Show Tv
ekranlara sadece bir bölüm ekrana gelen “Oldu Teşekkürler – Garbın Afakı” yeniden
karşımıza çıktı. Yine abi, yine Beşiktaşlı. İşin içine film girmesiyle Şevkat’in sadece öfke
kontrolü olmayan bir karakter dışında paldır küldür bir karakter olmadığını da
anladık. Gerek Şevkat Yerimdar - O Elini İndir, gerekse Şevkat Yerimdar – Bizde Sakat Çok filmlerinde Şevkat karakterinin
içi çok güzel ve anlamlı bir şekilde dolduruldu. Daha doğrusu Şevkat, kendisini
çok doğru bir şekilde ifade etti. Amacım sosyolojik tespitler yapmak değil ama
biraz dikkatli izleyen Şevkat Yerimdar karakterinin “ince belli Recep İvedik”
olmadığını anlar. Bu sebeple bir izleyici, bir abla, bir kardeşiniz olarak,
Şevkat Yerimdar’a izlerken bu gözle bakmanızı rica edeceğim. Çünkü bundan sonra
Şevkat’ın olması gereken yerde olduğunu düşünüyorum. Yani güzel, sıcak bir
mahalle, küçük esnaf tayfası vs. vs.
Mahalle demişken;
- Bozkır ve Tezene’ye bayıldım. Çok güzel bir detay, çok.
Şevkat ile Bozkır’ın bir masada karşılıklı oturup sohbet edeceği, Bozkır’ın
sazı eline alacağı bölümleri sabırsızlıkla bekliyorum.
- Marika ve oğlu Niko’dan ise öğrenecek çok şey olduğunu
düşünüyorum. Mahalle, oldukça kalabalık. Esin’in gelmesiyle iyice değişecek. Dileğim
bu kalabalık ve curcuna içerisinde Marika ve Niko’yu kaybetmemek.
Mahalle dışında ise;
- Bora’yı tanımak için ise ölüp bitmiyorum. Aslına
çizilen Bora karakteri, Esin için Şevkat ile yarışabilecek bir tip. Ama bu
mahalle hikayesinde Bora’yı merak etmek, listemin son sıralarında yer alıyor.
- “Hani… Yani…” dediğim bir diğer detay ise Pascal
Nouma. Ha, Pascal Nouma’yı severim o başka ama bu kadar temposunun yüksek
olmasını beklediğim bir işte Pascal’ın tempoyu bir “tık” düşürdüğünü
düşünüyorum. Bakalım zaman beni bu konuda yanıltacak mı?
*
Özetle; skeçler
ve iki filmin ardından Şevkat Yerimdar’ın dizisini keyifle izledim. Şevkat için
yaratılan mahalle ortamı, o mahallenin insanları, diyaloglar içinde “Buna ne
gerek varmış. Ama neyse vardır bir bildikleri.” dediğim ayrıntılardan birkaç tane
vardı ancak “Çok kötü olmuş, hiç beğenmedim.” dediğim ayrıntı yok. Hikâyenin
içinde çok şükür, aklı başında olan birisi de yok. Bu da nezdimde Şevkat Yerimdar dizisini daha
izlenebilir kılıyor. ^^ Çünkü yaşasın “Tam bağımsız ruh hastaları, kahrolsun
psikoloji düzgün insanlar!”
Şevkat
Yerimdar’ı izlemek için çok bekledim; beklediğime de değdi diye düşündüğüm
bir ilk bölüm izledim. Kaldı ki Bülent İşbilen Hoca’nın rejisi, naçizane,
nezdimde sonsuz krediye sahiptir. Kamu spotu da çekse izlerim. İzleyici-reji arasındaki
sonsuz güven ilişkisi.
Tüm bu yazdıklarım doğrultusunda Şevkat Yerimdar, Cuma akşamı ekran karşısında yerini çoktan ayırtmıştı.
Dizi sürelerinin neredeyse 24 saat olacağı pek güzide televizyonculuk sistemi içerisinde başarılarının uzun soluklu olmasını diler, bol bol reytingler dilerim.