İthaki Yayınları’nın Türkçe Edebiyat Dizisi’nde bu ay çıkan kitaplardan biri de KIRK EVİN DELİSİ.
Başak Daşman, ilk öykü kitabı Kırk Evin Delisi’nde, gündelik hayatın umulmadık derecede yaralayıcı taraflarını, teselli aranan olgu ve hadiselerle yan yana getirirken günlük güneşlik bir hava sunmuyor okurlara. Ara ara yöneldiği mesel dünyası da, dünyanın kendisi gibi, iyi ile kötü, kolay ile zor arasında ayakta kalmaya çalışıyor.
“Sevgilinin failini tanıyorsun. Uzun boylu, esmer, evli, iki
çocuk babası… Yüzünde bir doğum lekesi var, hafif kızılımsı. Bir
ülke ya da bir şehre benziyor, hatırlamadığın… Arkandan bakıyorum. Boynunda çapraz asılı çantan.
Rüzgâr saçlarını savuruyor. Terlemişsin ve biraz da korkmuş.
Adımların söylüyor. Sevgilinin failinin peşine düştün
yine… Öldürecek ya da affedecek biri yoksa, ya
dünyanın kendisiyse her gece sokaklarda aradığın. Dünyanın
kendisiyse...”