4 Ekim 1990;
Beverly Hills 90210’un (Evimiz
Hollywood’da) yayın hayatına başladığı gün. Ne kadar etkilidir bilmem ama
her pazar yayınlanan Ranini.tv röportajlarının giriş yazılarında ahkâm
kesiyorsam milâdı bu dizidir. Zira Fransız dizi İlk Öpücük’ten (Cri-Cri’yi hatırlayanlar kaleye mum diksin) sonra
tanıştığım, Dylan’a platonik aşk beslediğim, Kelly’den hiç hazzetmediğim,
jenerik müziğini cep telefonu melodisi yaptığım Beverly Hills 90210’un her bölümünden sonra destansı şekilde
yazılar yazardım. Onu sırasıyla Dawson’s
Creek, Buffy the Vampire Slayer ve Angel
takip etti. Pacey, Joey’nin arkasından gözyaşı dökerken sessizce ben de ona
eşlik eder; her ne kadar Angel’ı sevsem de gönlüm hep Spike’tan yana adeta
hipnotize olmuşçasına izlerdim bu dizileri. Bugün hâlâ BTVS’de çalan K’s Choice’un Virgin
State of Mind’ı favori şarkımken, Dawson’s
Creek’in üçüncü sezon 19’uncu bölümü Stolen
Kisses da unutulmazlardandır benim için. Ancak 80’lerin sonu, 90’ların
başında doğduysanız fandomlığınız yazı yazma, tişörte sevdiğiniz karakterin
veya çiftin fotoğrafını bastırma, dergilerden fotoğrafları kesme ve ABD’ye
gidenden bu dizilere ait yapıştırma isteme gibi eylemlerle sınırlı kalırdı. VHS
kasede kaydetme olayına girmiyorum bile; zira huzur içinde yatsın dedemden Dawson’s Creek’in üçüncü sezon 22’nci
bölümü olan The Anti-Prom’u
kaydetmesini istemiştim. Ve evet, bölümde Pacey ve Joey’nin dans ederkenki
replikleri hâlâ ezberimde.

Konuyu daha
fazla saptırmadan asıl mevzuya geleyim. Malum bugünse “fandom” kavramı bambaşka
bir hal aldı ve özellikle de HiLeon fandom’ı ile de boyut atladı. Çünkü bu
fandom, üretim konusunda oldukça agresif. HiLeon henüz ekranda bile doğmamışken
kendi hayal güçlerinde, kalplerinde bu aşkı hissederek birlik olup büyük bir
aileye evrildiler. Her perşembe sosyal medya mecrası Twitter’da TT listesinin
birinci sırasını kimselere kaptırmadılar. Tabii bunlar, sadece birer başlangıç
oldu zira HiLeon fandom, Pür Hayâl adında
bir şarkı besteledi ve bunu kaydetti; geçtiğimiz günlerde doğum günü olan,
dizide Leon’a hayat veren Boran Kuzum adına ise Afrika’da su kuyusu açtırıp
aynı zamanda LÖSEV’e de bağışta bulundular. Savaşın ayırıcı yanına rağmen din,
dil, ırk farklı olsa da aşkın her an, her yerde filizlenebileceğini ve
“imkansızlık” kavramını ortadan kaldırabileceğini gösteren HiLeon için fandom
boş durmuyor. Son meziyetleri aylık HiLeon dergisi Lakırtı ve Miray Daner ile
Boran Kuzum’un Vatanım Sensin’den
önce rol aldıkları Medcezir ve Analar ve Anneler dizilerindeki
karakterlerinin sahnelerinden oluşan Nereye
Uçar Turnalar adlı kısa film. Özellikle bu sonuncusu için “Nasıl yani?”
diyebilirsiniz. Zira ben bu yönde tepki verdim. Ancak nasıl ki HiLeon’un aşkı
imkansız değilse, fandom için de yapılması imkansız bir şey yok. Sözü Lakırtı
Dergisi ve Nereye Uçar Turnalar kısa filmini hazırlayan ekibe bırakmadan önce her
iki grubun da ortak hayallerini ileteyim:
LAKIRTI
DERGİSİ EKİBİ MİRAY DANER VE BORAN KUZUM'LA DERGİLERİNİ PAYLAŞMAK VE DE RÖPORTAJ YAPMAK; NEREYE UÇAR
TURNALAR FİLMİ EKİBİ İSE 3 KASIM’DA YOUTUBE ÜZERİNDEN YAYINLANACAK KISA
FİLMLERİNİ İZLEYEREK DUYGULARINIZI PAYLAŞMANIZI ÇOK İSTER.
***
LAKIRTI DERGİSİ EKİBİ:
“KİM BİLİR, BELKİ DE BİRİ HİLEON HEYKELİ YAPIP
KORDON’A DİKER”
● Öncelikle sizi aylık dijital dergi yapmaya iten
faktör neydi?
Fandom'ın
bir hayli üretken olması açıkçası bizim de böyle bir şey yapmamıza zemin hazırladı.
Grup olarak farklı ve ortak ilgi alanlarına sahiptik. Ardından, tüm bunları bir
platform üzerine taşıma fikri oluştu. Bir gün grup içinde muhabbet ederken Bendis'in
aniden “Dergi mi çıkarsak?” önerisine hepimiz olumlu yaklaştık ve büyük bir
heyecanla, sıfırdan çalışmalara başladık.
● Derginin adının kaynağından başlayarak işin
mutfağından biraz bahsedebilir misiniz?
18 kişilik
bir ekibimiz var. Konuları, hem dergiyi ithaf ettiğimiz gruba hem de kendi zevk
ve ilgi alanlarımıza göre belirliyoruz. Daha çok fandom’ın gündemini takip
ediyoruz. İlk sayımız sezonun analizi üzerine olsun istedik ama bundan
sonrakilerde daha çok dizinin gidişatı içeriklerimize şekil verecek. İsim
konusunda ise karar vermek bizim için oldukça zorlu bir süreçti. Birçok isim
düşündük ve en sonunda TuruncuEşarp’ın önerisiyle Lakırtı’da karar kıldık. Dergi; içerik itibariyle hem kültür sanat
konularını hem de mizahi unsurlar barındırıyor. Lakırtı, anlam itibariyle mizahi yanına gönderme yaparken,
içeriğinin zenginliğiyle oluşturduğu tezatlığı da kültürel yanına işaret
ediyor. Lakırtı ayrıca söz, laf
anlamına da geliyor. Bizim de bu dergi sayesinde bir sözümüz olsun istedik.
● Sizin için HiLeon'un doğduğu veya doğacağını
öngördüğünüz an hangisiydi?
Hilal ve Leon aşkı tanıtımlarda izleyiciye vaat edilen ya da dizinin en
baştan açıkça işaret ettiği bir aşk değildi. Sessiz ve derinden işlenerek
ilerledi. O yüzden izleyicilerin hepsi aynı anda bu çiftin farkına varamadı. Bu
durum da haliyle fazlasıyla merak uyandırdı ve HiLeon'u daha da ilgi çekici
hale getirdi.
Aralarındaki çekimi görmemek imkansızdı. HiLeon,
bizce ilk karşılaşmada deprem etkisi yarattı. İlk bölümden yedinci bölüme kadar
çeşitli bölümlerde kendisine kitle edinse de, asıl milat bu çift için yedinci bölüm
"Pansuman / Smyrna Efsanesi" sahnesi oldu. O zaman herkes “HiLeon
gümbür gümbür geliyor” demiştir diye düşünüyoruz. Lakin yine de bunun için tek
bir cevap veremeyiz. Kısacası her anları inanılmaz özel olan HiLeon'un
kimyasına eninde sonunda herkes yenik düşüyor.
● Hilal ile Leon'u ayrı ayrı düşündüğünüzde sizi bu
karakterlere çeken unsurlar neler?
Türk dizi sektöründe var olan kadın ve erkek karakterlerden çok
farklılar. Hilal ve Leon sadece aşkları ile değil karakterleri ile sevildi
öncelikle. Her ikisi de çok derin karakterlerdi. Hilal'in güçlü kadın duruşu,
yüreğindeki vatan sevgisi, baba hasreti, kalemi, yaptığı fedakârlıklar sevdirdi
bize kendisini. Leon'un ise; vicdanı, naifliği, yalnızlığı ve içinde sakladığı
sevgiye muhtaç o çocuk ruhu hayran bıraktı bizi. İzleyici her ikisiyle de
empati kurdu. Bu ikilinin hayatlarındaki çatışmaları, ortak yönlerini ve
zıtlıklarını gördükçe de Hilal ve Leon hikâyesini sevmeye başladık. HiLeon aşkı
adeta üçüncü bir kişilik olarak var oldu böylece. Salt âşık bir çift olmadı
onlar hiçbir zaman. Bu aşkın içinde benliklerini kaybetmediler. Her ikisi de
birey olarak var oldu bu hikâyede. İmkansızlıklar içinde de olsa, her durumda
yan yana gelmeleri, fikir çatışmaları, asla vazgeçmemeleri çekti bizi. Tabii ki
bu aşkın hepimizin belki de tatmadığı ama aşina olduğu, bilmediği ama özlediği
bir aşk olması, edebiyat ve tarih ile yoğrulması çok daha çekici hale
getirdi onları. Mesela izleyici Leon'un aşkını hem derinden ve yakından gördü
hem de Hilal'e duyduğu aşk sayesinde Hilal'i de görüp onu daha çok sevdi. Bu da
bu sevdaya âşık etti bizi.
● HiLeon fandom'ının bu denli üretken olmasında en
çok hangi faktörler etkili sizce? Şarkı bile yapıldı onlar için.
Bizce bunun en büyük etkisi HiLeon'un kendisi. Entelektüel birikimleri
onları bu insanları çeken taraf oldu ilk anda. Onlar yüksek birikimde insanlar
olunca onları seven kitle de bu şekilde şekillendi. Hilal ve Leon gibi kalemi
kuvvetli gençlere hayran olan bir kitle, elbette kalemi ve fikri kuvvetli
insanlar olarak birleşti. Edebiyata, müziğe ve daha birçok sanatsal alana
yatkın olanlar bu çift için çaba gösterme içgüdüsüyle bu zamana kadar geldi.
Bir dizi çiftinin doktorundan mühendisine, öğrencisinden annesine, ülke
genelinde ve hatta dünyada 15 yaşından 50'sine kadar insanlara bunları
yaptırması muazzam bir olay.
● Boran Kuzum ve Miray Daner'in oyunculuklarını
nasıl yorumluyorsunuz? Onlar, HiLeon'un oluşmasında ne denli etkili oldu?
Boran Kuzum ve Miray Daner, başarılı oyunculuklarıyla yaşıtları
arasından sıyrılan ve parlayan birer yıldız bizim için. Bu ikili başarılı bir
şekilde Hilal ve Leon karakterlerine can vererek kalbimizde taht kurmuş
durumdalar. Hilal ve Leon'u izlerken oyuncuların birbirleriyle olan müthiş
uyumuyla birlikte bu ikiliye kendini kaptırmamak mümkün değil. İnanıyoruz
ki ikisi de en kısa zamanda sektörde çok iyi yerlere gelecek ve önemli
oyuncular arasına isimlerini yazdıracaklar. Hilal de, Leon da Miray ve Boran
olmadan eksik kalacağını düşündüğümüz karakterler. Hilal'in bütün masumiyetini
Miray'ın, Leon'un bütün naif tavrını Boran'ın yüzüne borçluyuz. Yan rolde
olmalarına rağmen bu kadar çok konuşulan bir çift yaratmaları bile onların ne kadar
başarılı olduğunun bir kanıtı sayılır.
● Dergiden haberleri var mı? Diziyle bağlantılı herhangi birinden dergi
için geri dönüş aldınız mı?
Boran ve Miray'ın haberdar olup olmadıklarını bilmiyoruz. Fakat dizi
ekibinden irtibat kurduğumuz isimler oldu. Hatta 15 Ekim’de çıkacak ikinci
sayımızda bununla ilgili sürprizimiz bile var.
● HiLeon fandom'ı olarak sesinizi duyurmak
istediğiniz konu nedir?
Senaryoyla ilgili hepimizin pek çok içerik isteği oldu geçen sezon. Daha
iyi olmasını istediğimiz sahneler oldu elbet, her izleyici gibi. Bu sezonla
ilgili keşke olsa dediğimiz şeyler var ve bunları duyurmayı çok isteriz. Fakat
HiLeon fandom olarak en büyük hayallerimizin başında, Miray ve Boran gibi çok
yetenekli olan partnerlerin bu sektörde daha fazla ilgi görmesi yer alıyor.
Büyük başarılar ve ödüller hak ediyorlar, bu çok açık. Bizim de dergi ekibi
olarak elbette hayallerimiz var. Öncelikle Boran ve Miray ile röportaj yapmayı
çok isteriz. Bir de bu sektörde tanınmak ilerleyen zamanlar için hayallerimiz
arasında.
● Sırada başka projeler var mı?
Böylesine yaratıcı, çılgın ve yetenekli bir fandom olduğu sürece, bizce
her an yeni bir şey çıkma olasılığı çok yüksek. Kim bilir, belki de biri bir
HiLeon heykeli yapıp Kordon'a diker. Ancak Lakırtı ekibi olarak konuşacak
olursak, aklımızda henüz harekete geçirmediğimiz birkaç fikrin olduğunu
söyleyebiliriz. Bunları hayata geçirmek için çaba gösteriyoruz ama şu an
bunları konuşmak için erken. Birkaç röportaj ve içerik uğraşı içindeyiz. En
büyük projemiz sanıyoruz ki bu işi ileriye taşımak olacaktır.
**
‘NEREYE UÇAR TURNALAR’ KISA FİLM EKİBİ:
“BİZ HİLEON’UN İMKANSIZ OLDUĞUNA İNANMIYORUZ.
UNUTMAMAK GEREKİR Kİ İMKANSIZDA BİLE İMKAN VARDIR”
● HiLeon fandom’ı olarak onlarla sınırlı kalmayıp
iki farklı diziden, Medcezir ile Analar ve Anneler’den Beren ve Suat’ı
buluşturma fikri nasıl ortaya çıktı?
Hileonikgezegen: Sezon bittikten sonra
Hilal’i ve Leon’u özlemeye başladığımızda, biraz da Boran Kuzum ve Miray
Daner’in yan yana geldiğindeki uyum ve enerjisinden aldığımız sınır tanımazlıkla
bir alternatif arayışına girmiştik sanırım. Burada iki karakteri bir araya
getirme fikrinin ilk sahibini anmalıyım; @egemanya. O bahsettikten sonra Miray
ile Boran’ın daha önceki projelerindeki karakterleri yani Medcezir’in Beren’i ve Analar
ve Anneler’in Suat’ı bizim için artık yepyeni, hikâyesi yazılmaya hazır bir
çiftti.
● Yanlış bilmiyorsam kısa filmden önce Beren ve
Suat’ı anlatan bir kitap kaleme aldınız. Biraz içeriğinden bahsedebilir
misiniz?
Hileonikgezegen: Hikâyeyi ben yazıyorum.
Bunun özetle bir dönem hikâyesi olduğunu söyleyebilirim. Olaylar 1971 yılında
geçiyor ve solcu bir genç olan Suat ile zengin ve liberal bir ailenin kızı olan
Beren’in ilişkisini, aralarında doğan aşkı, birbirlerinde hayatı ve gerçekleri
keşfedişlerini, büyüyüp değişimlerini anlatıyor. Beni bu hikâyeyi yazmaya iten
etmen, yeni ship’imiz BerSu’nun uyandırdığı heyecanın yanı sıra biraz da böyle
bir dönem hikâyesi işlemeye duyduğum heves oldu. Bu iki gencin bir araya
geldiği düzlemde anlatılabilecek bir şeyler olduğunu gördüm. Kitap, salt zengin
kız-fakir oğlan aşkını anlatmakla kalmayıp dönemin sosyal ve siyasi atmosferini
de yansıtmaya çalışıyor.
● Şimdi de kitabı kısa filme uyarlıyorsunuz. Kolaj
tadında bir kısa film mi söz konusu, yoksa gerçek kurmaca bir film mi?
Zeynepy2178: Öncelikle kulağa çılgınlık gibi geldiğinin
farkındayım. Çünkü böyle bir işe gecenin bir yarısı “Neden olmasın!” diye karar
verip @hileonikgezegen’le paylaştım. O da beni cesaretlendirince kendimi bu
fikre kaptırmaktan alamadım. Şu anki kat ettiğimiz yola bakınca “İyi ki bu işe
kalkışmışım” diyorum. Filme gelirsem; Nereye
Uçar Turnalar, Beren ve Suat karakterlerinin kitaba uygun, nizami bir
şekilde sahnelerinin birleştirilmesinden oluşan bir kolaj. Tahminen 10
dakikadan biraz uzun süren bir film olacak. Rengi eşitleyebilmek için siyah
beyaz yapacağız. Bu arada hep “bizli” konuştuğum için ekibe de değinmek
isterim. Kitabın yazarı bildiğiniz gibi @hileonikgezegen. Afiş tasarımının
büyük bir kısmı @hileonluna’da, kurgu planlama ve hangi sahneleri alacağımıza
karar verme görevi ise bende. Benim bulduklarımı indirip birleştirme işini de
@cevdetkizihilal üstleniyor. @Marinaa1213 ise sahneleri izleyip işimize
yarayacakları işaretliyor. Bir aksilik çıkmazsa 3 Kasım’da Youtube üzerinden
yayınlayacağız.
● Sizin için HiLeon'un doğduğu veya doğacağını
öngördüğünüz an hangisiydi?
Hileonluna: İlk HiLeon ship’imizi yedinci bölümde
hafızalarımıza kazınan, Smyrna ve Kral These hikâyesiyle birbirinden gözlerini
alamayan HiLeon oluşturmuştur. Yemek masasında Hilal’in korkusuz ve cesurca
tavrı ile Leon’un onu anlamaya çalıştığı ve biraz şaşkınlıkla Hilal’in
cesaretini izlediği an da unutulmazlardan. Bu iki sahne hem bizim hem de fandom
için milâttır.
● Hilal ile Leon'u ayrı ayrı düşündüğünüzde sizi bu
karakterlere çeken unsurlar neler?
Cevdetkizihilal: Hilal ve Leon, ilk
bölümlerde izleyicilere imkansız ve uzak gibi gözükse de aslında onları
bağlayan ve aynı paydada buluşturan pek çok ortak özelliğe sahipler. Ve bu
ortak yanlarıyla birlikte birbirlerinin zıtlıkları ve olacak değişimlerin
habercisi detaylar beni, bizi kendine çekti. Karşılıklı sahneleri bile yokken
onlardan bu denli söz etmemiz, fandom adıyla “shiplememiz” birçok kişi için o
sırada Don Kişotluk gibiydi ve hayalden ibaretti. HiLeon’u yaratan her detayı
ve onların bizi hayal âlemlerine sürükleyişlerini seviyoruz. Aslında bu, Miray
ve Boran’ın başarısından, samimi oyunculuklarından kaynaklanıyor.
Zeyepy2178: Hilal, vatanına, milli duygularına bağlı
bir genç kız. Yaşına rağmen kendi hayatını ikinci plana atıp vatanının
kurtuluşunu yaşama amacı edinmiş biri. Lâkin dar görüşlü değil; bulunduğu
durumu kavrayabiliyor ve hatasını da kendine itiraf edebiliyor. Milli
mücadeleye ‘Halit İkbal’ mahlasıyla kaleme aldığı yazılarla destek verip halk
yönlendirebilecek kadar olgun hatta korkusuz. Leon ise eğitimli bir teğmen.
İnsana değer veren, mantık ve olgunluktan çok duygularıyla hareket eden biri.
Sanatla ilgilenip kendini sanatla anlatacak kadar gelişmiş. Aşka tüm benliğiyle
inanan hatta tabiri caizse ‘aşk adamı’ o. Aşkı öyle güzel yaşıyor ki! Bulunduğu
durum, şartlar, dönemin zorlukları; kısacası hiçbir şey onu bu duyguyu
yaşamaktan geri koymuyor. Hilal’e göre biraz daha hayalci. Hilal ve Leon,
silahın gücüne değil, kalemin gücüne inanıyor. Bu yüzden günümüz toplumunda bir
örnek teşkil ettiklerine inanıyorum, inanıyoruz. Biz onların imkansız olduğuna
inanmıyoruz. Unutmamak gerekir ki imkansızda bile imkan vardır.
● Boran Kuzum ve Miray Daner'in oyunculuklarını
nasıl yorumluyorsunuz? Onlar, HiLeon'un oluşmasında ne denli etkili oldu?
Marinaa1213: Hilal ve Leon’un bu kadar sevilmesinde
tabii en büyük pay kesinlikle Miray Daner ve Boran Kuzum’undur. Karaktere o
kadar gerçekçi bürünmüşler ki sanki oynamıyor, onları yaşıyorlar. Güçlü ve
kendilerine özgü oyunculukları ile canlandırdıkları karaktere spesifik yönler
katarak izleyicinin aklında yer etme yöntemlerini iyi biliyorlar. İkisi de son
derece yetenekli ve bir o kadar da mütevazı. Basamakları nasıl tırmanacağını
bilen, boyalı basından uzak duran güzel insanlar onlar. Daha da iyi yere
geleceklerine eminim. Başarıları daim olsun.
● Sırada nasıl projeleriniz var?
Zeynepy2178: Biz profesyonel değiliz. Tek amacımız, emek
harcadığımız, gönülden bir araya geldiğimiz bu film işinde muvaffak olmak.
Azmimiz, inancımız ve sabrımızın meyvelerini göreceğimize inanıyoruz. İleride
filmimiz beğenilirse o zaman ne yapacağımıza karar veririz.