"The Walking
Dead bize vuran, kıran, zombilerden kaçan insanları temaşa etmemizi, kimi zaman
heyecanlanmamızı kimi zaman korkmamızı, netice itibariyle hoşça vakit
geçirmemizi sağlayan bir hikâye anlatır. Ve bu hikâye kurgu da olsa şekil
itibariyle bir tarih anlatısıdır’’. Ozan Sağsöz, ‘
The Walking Dead için bir
Mukaddime’ adlı yazısında diziyi bu sözlerle özetleyerek 14’üncü yüzyılda
yaşamış İbn Haldun’un genel dünya tarihini ele aldığı kitabının önsözünü yani
Mukaddime’sini, Frank Darabont’un acımasız dünyasıyla buluşturuyor. İktisat
okumuş olsa da tarihe çocukluğundan beri ilgi duyan Sağsöz, Medyascope.tv’de de
Cengiz Özdemir ile birlikte 15 günde bir her cumartesi ‘Kültür Tarihi’ adlı
programı yapıyor.
Uzun lafın kısası tarih, hayatının her anında hâkim. Öyle ki
röportaja geldiğinde neredeyse bir ansiklopedi kalınlığında ‘Mukaddime’ de
yanındaydı. ‘’Sadece bugün için getirmedim. Sürekli çantamda taşıyorum. Sırf
‘The Walking Dead’ için değil, bugünü de yorumlamak için ölümsüz bir metin bu’’
diyen Sağsöz, aslında pek çokları için ‘’deli işi’’ne imza atıyor belki de.
İnsan ister istemez "Dizileri izle, keyifli vakit geçir, en kötü birazcık
felsefi arkeoloji yap’’ diyor onun karşısında. Fakat Jethro Tull konser bileti
yerine o dönem cebindeki parayla ‘Mukaddime’yi alan biri için tarih söylemiyle
popüler kültürü harmanlayarak yorumlamak bir tutku. Zaten o, ‘The Walking
Dead’, ‘Game of Thrones’ ve ‘Person of Interest’ gibi dizileri tarihi
metinlerin üç boyutlu görsel gerçekliği olarak görüyor. Ve yazısından bağımsız,
‘Mukaddime’ye bağlı olarak ‘The Walking Dead’in yedinci sezon ilk bölümünde açılış
sahnesinde Negan’ın Rick ve ekibinden herkesi öldürmüş olması gerektiğini
söylüyor.
● Mukaddime ile ‘The Walking Dead’in yolları nasıl
kesişti?
2009 yılında
Barselona’ya çalışmak için gitmiştim. Orada tesadüfen, daha doğrusu
teknolojinin marifetiyle Ekşisözlük’te yazan kafa dengi bir arkadaşla tanıştım.
Okuyup üzerine düşünmek benim için bir ihtiyaç olmuştur hep. 15 günde bir
buluşup seçtiğimiz kitap üzerine konuşmaya başladık. İlk etapta çok zorlamayan,
kısa metinleri tercih ettik. Sonra İbn Haldun’un ‘Mukaddime’sine geçtik.
‘Mukaddime’ aslında giriş demek. İbn Haldun’un ‘Kitabu’l İber’ adlı tarih
kitabının önsözü. Fakat bir anda bu kitaptan daha meşhur oluyor ve ayrı
yayınlanıyor. Mukaddime okumalarımız yaklaşık iki yıl sürdü. Bu sırada paralel olarak
‘The Walking Dead’in ikinci sezonunu izliyordum. Final bölümündeki bir sahne
‘Mukaddime’ ile diziyi buluşturdu. Rick ile ekibi Hershel’ın Çiftliği’nden
kaçmış ve bir ateşin etrafında konuşuyorlar. Rick; ‘Bu grubu bir arada ve
hayatta tutuyorum’’ diyordu. Bu cümleden hareketle bir sonraki sezon
ilerledikçe İbn Haldun’un kurduğu teorik çerçeve deyim yerindeyse iç içe geçti.
Ve sonrasında da ‘The Walking Dead için bir Mukaddime’ yazısını yazdım.
● Tarih üzerine mi eğitim aldınız?
İstanbul
Üniversitesi Siyasal Bilimler Fakültesi İktisat bölümü mezunuyum. Yaklaşık 10
yıldır da yüksek lisansımı bitirmeye çalışıyorum (gülüyor). Hatta İktisat
Tarihi’nde ‘Mukaddime’ üzerine çalışıyorum.
● ‘The Walking Dead için bir Mukaddime’ yazısına
geçmeden önce İbn Haldun’dan bahsedelim biraz.
İbn Haldun,
14’üncü yüzyılda yaşamış, ilginç bir kişilik. Aslen ailesi Sevillalı. İspanyollar’ın yeniden fethe başlamasıyla
ailesi Tunus’a göçüyor. İbn Haldun 1332’de Tunus’da doğuyor. Ailesinde âlimler
ve bürokratlar var. İbn Haldun da eğitimini burada tamamladıktan sonra onların
izinden gidip bürokrat olarak oradaki şehir devletleri diyebileceğimiz
emirliklerde görev alıyor. Bu sırada altı ayda tamamladığı ‘Mukaddime’yi
yazıyor. Fakat ihtiraslı bir adam. Komplolara karışıyor, darbe girişiminde
bulunuyor ve hapiste yatıyor. En sonunda 1380’lerde siyaseti bırakıyor. Adı o
kadar çok komploya karışmış ki Kuzey Afrika’da gideceği bir yer yok. Hac’a
gitmek için Tunus’tan ayrılıyor. Fakat Kahire’ye gidiyor ve orada âlim olarak
hayatını devam ettiriyor. Pratik siyaseti bırakıyor. Kadılık yapıyor. 1406’da
da hayatını kaybediyor.
● ‘Mukaddime’ neden bu kadar önemli?
Çünkü
güncelliğini asla yitirmemiş, ölümsüz bir metin. Aralardaki bazı ağdalı
kelimeleri çıkarırsanız sanki bugün yazılmış gibi. Ben okurken bazen
şaşırıyorum. Birçok konuyu anlamada rehber gibi kullanıyorum. Bazı vakıaları
kavramsallaştırmada çok faydalı oluyor. Siyasetin niteliği değişmiş olabilir
ama temel dinamiklerini kavramsallaştırdığı için bugünü anlamada oldukça etkili.
● ‘The Walking Dead’i, ‘Mukaddime’ üzerinden
yorumladığınızda nasıl bir dünya çıkıyor ortaya?
‘Mukaddime’de
tarihin itici gücü iki unsur arasındaki ilişkiyle şekilleniyor. Birincisi
şehirliler, diğeri de göçebeler yani bedeviler. Şehirliler adı üstünde, yerleşik
ve sisteme sahip gruplar. Bedeviler ise temelde hayvancılıkla geçimini sağlayan
dağınık gruplar. Bedeviler bir yandan tabiattaki zorluklara karşı gelmeye
çalışırken diğer yandan da başka gruplarla çatışıyorlar. Bu çatışmalar oldukça
da birbirlerine kenetleniyorlar. Bedevilerde bir arada olma hali bir
duygudaşlık yaratır ve bunu da asabiyet olarak tanımlar İbn Haldun. Asabiyeti
güçlü olan diğerlerinin lideri olur. İnsanın tabiatında lükse ve şehir yaşamına
yönelme vardır. Bedeviler de bu istekle şehri ele geçirmeye veya şehirleşmeye
çalışırlar. Tarihin itici gücü de aslında bedevi ile şehirli arasındaki bu
döngüsel harekettir.
● Bu noktada ‘The Walking Dead’de Rick ve ekibi
bedeviler oluyor.
Evet, zaten ‘The
Walking Dead’de tarihin sıfır noktasında bulunuyorlar. Medeniyet sıfırlanıyor.
Kıyamet sonrası bir dünya söz konusu. Rick ve diğerlerini ilk insan
toplulukları olarak düşünebiliriz. Ve tabii her ne kadar önemleri ilk sezona
göre azalsa da zombilerle karşı karşıyayız. ‘Mukaddime’de insanların hayatta
kalabilmesi için iki ihtiyacı olduğundan bahsediliyor: Besin ve korunma.
Buradaki korunma ilk önce yabani hayvanlara sonra diğer insanlara karşı hayatta
kalma. Yabani hayvanlar dizide zombiler güç olarak insanın üstündeler. Bu
nedenle herkes bir araya gelmek ve dayanışma halinde olmak zorunda. ‘The
Walking Dead’de de zombilere karşı aynı mücadele söz konusu. Fakat bu sırada
hayatta kalabilmek için yiyecek de bulmaları gerekiyor. Bu asabiyetle bir araya
gelmiş insanlar zombileri bertaraf ettikten sonra diğer insanlarla çatışmaya
giriyorlar.
● Orada da Governor devreye giriyor galiba, değil
mi?
Governor’la Rick’in grubu birbirine boyun eğdirmeye
çalışıyordu. Çünkü birbirlerini tehlike olarak görüyorlar. Beşinci sezonda
Alexandria’da güvenli bölgedekilerle karşılaştıklarında da aynı gerilim hâkim.
‘Mukaddime’de "İnsanlar yerleştikçe bedevilikteki vahşiliklerini kaybederler" der. Kendilerini savunmak yerine bunun için askerleri görevlendiriyorlar.
Şehrin duvarlarıyla da kendilerini koruma altına alıyorlar. Alexandria’dakiler
için Rick’in grubu taze kan. Bu durumda tabii askerler de onlar oluyorlar.
● Zaten ‘The Walking Dead’de zombilerle mücadeleyi
neredeyse unuttuk. Bireyler ve küçük de olsa topluluklar arası dinamikler ön
planda.
‘Mukaddime’de şöyle
diyor: "İnsanlar hayvanlara karşı kendilerini koruduktan sonra aralarındaki
sorunları, ihtilafları çözecek birine ihtiyaç duyar. Kendi aralarında güçlü
olana tâbi olurlar’’. Aslında kitabın özü bu düşünce üzerine ilerliyor.
‘Mukaddime’nin girişinden itibaren vahşi hayvanlar kısmına da çok az
değiniliyor. ‘’Devlet nasıl kurulur?’’, ‘’Asabiyet nedir?’’, ‘’İnsanlar
birbirleriyle nasıl mücadele ederler?’’, ‘’Devletler neden yıkılır?’’ vb.
konuları tartışıyorlar. ‘The Walking Dead’, dediğiniz gibi zombi dizisi olmanın
çok ötesinde. Kıyamet sonrasında medeniyetin berkittiği kurumlar yok olduktan
sonra insan tabiatının incelenmesi aslında. İbn Haldun’un yaşadığı dönem de
buna çok uyuyor. 1300’lerin ilk yarısında büyük veba salgınında tüm ailesini ve
hocalarını kaybediyor. Bu sırada Kuzey Afrika’da üç emirlik arasında sürekli
bir mücadele var. Kendi yaşadığı kargaşa çağı, ‘Mukaddime’ye de yansıyor ve
bugünkü ‘The Walking Dead’e ışık tutuyor. İlginç bir tesadüf.
● Dizide cinsiyet veya yaşa bağlı olarak görev ayrımları
da yok. ‘Mukaddime’de de bu şekilde mi?
Evet, bedeviler
daha "demokratik’’. Kadınlar da erkekler de savaşçı. Osmanlı’nın kuruluş
dönemine baktığınızda Rum Bacıları adında bir grup görürsünüz. Savaşçı
kadınlar. Mesela ‘Vikings’ dizisinde de Shield Maiden vardır. İskandinav
mitolojisinde savaşçı olmayı seçen kadınlardır bunlar. Bu dizi de ‘Mukaddime’ye
göre rahatlıkla okunabilir. Cinsiyet veya yaş ayrımının olmama nedeni tek
amacınızın hayatta kalma oluşu. Bu nedenle ‘The Walking Dead’i pek çok açıdan
gerçekçi buluyorum. Zaten yazıyı da bu nedenle yazdım.
● Aslında İngilizce’ye çevrilse dizinin
yaratıcılarının da dikkatini çeker yazı.
Öyle bir niyetim
var zaten ama vakit bulamadım henüz. Normalde biliyorsunuz bu tarz çalışmalar
oluyor. Felsefe ile ‘The Matrix’ ya da ‘The Simpsons’ arasındaki bağı anlatan
yazılar olmuştu. Bu metinlerin ciddi bir arka planı var. Mesela bu sıralar
‘Person of Interest’e de sarmış durumdayım. Beşinci sezona geldim. Ön tarafta
aksiyon temelli olaylara tanık olurken, arka tarafta yapay zeka ile insan
arasındaki ilişki, kader, yapay zeka ve ahlâk gibi konular tartışılıyor.
Aslında bugün kapımızda bizi bekleyen durumlar bunlar. Bu tür diziler
entelektüel anlamda çok zengin metinler barındırıyor.
● Peki, ‘Mukaddime’ye göre ‘The Walking Dead’i
değerlendirirseniz kaçıncı sezonda dizi biter ve nasıl bir final izleriz?
(Gülüyor).
Çalışmadığım yerden sordunuz, işte bu soru zorlar. ‘The Walking Dead’den hem
görsel hem felsefi alt metin hem de adrenalin açısından çok keyif alıyorum. Senaristlerin
de yaratıcılığına kalmış bir şey ama iki sezon daha gider. Finalde ise bir
sığınağa ya da korunmuş bir yere ulaştıklarını görürüz. Rick, grubun başında
olmaya devam eder. Onun öngörüsü sayesinde çok zorluklar aştılar ve hayatta
kaldılar hep. Fakat gerçekçi olursak Rick’in ideal olmaması ve içinde çürümenin
başlaması gerektiğini düşünüyorum.
● Altıncı sezon finalinden sonra ortada ‘’Negan,
kimi öldürdü?’’ sorusu kaldı. Kitaba göre yedinci sezonun açılış sahnesini
yazsanız aralarından hangisi öldürülmüş olur?
‘Mukaddime’ye
göre en güçsüzün ölmesi gerekir. Negan’ın grubunun da asabiyet olarak daha
kuvvetli olduğunu düşünürsek aslında Rick’in tarafındakilerin hepsinin yok
edilmesi lâzım (gülüyor). Ya hepsini yok edecek ya da kendisine köle yapacak.
Fakat tek bir kişi söylemem gerekirse; Sasha derdim.
● Başka hangi dizileri takip ediyorsunuz?
‘Person of
Interest’, ‘Vikings’, ‘House of Cards’ ve ‘Game of Thrones’. Eskilerden de ‘The
X-Files’. ‘Game of Thrones’ da din ve devlet ilişkileri açısından teorik
okumaya açık bir metin. Machiavelli veya Hobbes’un yazıları üzerinden
okunabilir.