"Mor, kralların
ve kadınların rengidir" anlayışının hâkim olduğu, politik bir ailede büyümüş
Yağmur Yıldırım. Zaten her gün kadınların öldürüldüğü ve istismar edildiği bir
ülkede kadın meselesi üzerine düşünmemenin, üzülmemenin ve mücadele etmemenin
neredeyse imkansız olduğunu söylüyor. Aslında mimar ve editör ama Açık Radyo’da
‘Açık Mimarlık’ adında bir program da hazırlıyor. Biz de onun adını New York
merkezli Art+Feminism organizasyonunun ‘Edit-a-thon’ adlı etkinliğiyle duyduk.
Bu sıra dışı etkinlik kapsamında kadına dair içerikler üretildi ve güncellendi.
Yıldırım, Türkiye’de ilk kez 5 Mart’ta gerçekleşen ‘Kadın Vikipedi’ hareketini
anlattı.
● Art+Feminism’in (Sanat+Feminizm) öncülüğünde bir
günlüğüne de olsa Vikipedi’yi kadınlar ve kadına dair konular ele geçirdi. Bu
hareketten bahsedebilir misin?
Vikipedi, tüm
dünyadan herkese açık, müşterek bilgi kaynağı ve özgür bir ansiklopedi. Fakat
2011’de Wikimedia’nın yaptığı araştırma sonucunda içeriğin yüzde 90’ından
fazlasının erkeğe dair, eril olduğu fark ediliyor. New York merkezli
Art+Feminism, ‘Edit-a-thon’ adlı bir proje yaratıyor. Küresel düzeyde bir
günlük ‘vur-kaç’ eylemi diyebiliriz. Bu bir günde kadınlar Vikipedi için içerik
üretiyor veya kadınlara dair içerikler giriliyor. Tüm dünyada her yıl 8 Mart
Dünya Kadınlar Günü’ne komşu hafta sonunda gerçekleşiyor. Biz de 5 Mart’ta
organize ettik. Radyoda kadın ve mimarlık üzerine zaten bir seri program
yapmıştım. O yüzden yabancı olmadığım, takip ettiğim ve o zamanlardan bildiğim
bir etkinlikti. Bu organizasyona beş gün kala mail geldi ve Türkiye’nin listede
olmadığını görünce Don Kişot misali atıldım.
● Katılım nasıldı?
Net bir sayı
veremem. Dünya üzerinde 125’i aşkın mekânda gerçekleştiği için henüz tüm
veriler toplanmadı. İstanbul’da yaklaşık 15 kadın katıldı. Erkek ile kadın
katılımcıların sayısı ilginç bir şekilde neredeyse eşitti. Bizim eşimiz
dostumuz da geldi. Tek başına gelen erkek katılımcılar da vardı. Bu beni etkiledi
açıkçası. Etkinliğin amacı kadınlarca veya kadınlara dair üretilen içeriği
desteklemekti. Gelen erkekler de feminist düşünce, sanat ve feminizim, sanatta
kadına dair içeriği geliştirmek amacıyla geldiler. Sadece merak edip gelen de
oldu. Vikipedi içeriği girmeyi öğrenmek için katılan kişiler de vardı. 8 saat
sürdü toplamda ama tabii bu süre zarfında mekânda sürekli bir sirkülasyon
vardı. Wikimedia Vakfı işbirliğiyle yaptık bu etkinliği. Onlar da gelip bize
sunumlar yaptılar ve katılımcılara destek verdiler. Dürüst olayım, benim
Vikipedi hesabım yoktu. Organizasyona üç gün kala hesap açıp öğrenmeye
çalıştım.
● Eklenen içeriklerden birkaç örnek verebilir misin?
Hayganuş Mark,
Gülsün Karamustafa, Deniz Bilgin, Nermin Farukî gibi Türkiye’den; Şükriye Barakzai,
Shusha Guppy, Christabel Pankhurst, Sheeba Aslam Fehmi gibi dünyadan isimlere
dair maddeler oluşturuldu. Bununla birlikte var olan kimi sayfalarda da
geliştirme yapıldı. Mesela ‘Kadın Partisi’ adlı bir parti hareketi oldu
Türkiye’de. Bu hareketin katılımcılardan biri, var olan maddeyi genişletti.
Feminizm tarihiyle ilgili yazan çok oldu; Seneca Falls Bildirgesi, Mavi
Çoraplılar gibi maddeler oluşturuldu. Ekoloji ve feminizmle ilgili yazanlar
bile vardı. Öte yandan, Seyhun Topuz, Füsun Onur, Nur Koçak, Canan Beykal,
Canan Tolon, İnci Eviner gibi Türk sanat tarihine damga vurmuş kadın
sanatçılarla ilgili Vikipedi’de hâlen bilgi olmayışı çok çarpıcı.
● Halihazırda var olan kadınlarla ilgili içeriklerde
seni en çok şaşırtan hangisiydi?
Kadına içeriği
üzerine çok fazla taslak madde bulunuyor. Onu fark ettim. Mesela sadece bir
kavramla ilgili sözlük anlamı diyebileceğimiz kısa bir bilgi girilmiş. Beni
şaşırtan büyük bir şey olmadı açıkçası. Vikipedi’nin güzelliği sizin girdiğiniz
içeriği birinin değiştirebilme şansına sahip olması. O kişi daha detaylı ve
doğru yazabiliyor.
● Peki, ilerleyen yıllarda etkinlik tekrar yapılacak
mı?
Evet,
yapılacaktır. Art+Feminism’in üçüncü yılı bu sene. Her yıl normalde bir kere
düzenleniyor. Katılımcı sayısı giderek artıyor. İlk edit-a-thon 600
katılımcıyla 31 mekânda yola çıkmış. 2015’de ise 17 ülkede 75 mekânda ve
1500’ün üzerinde katılımcı yer almış. Vikipedi’ye 400’e yakın yeni madde
üretilmiş ve yaklaşık 500 tane de içerik düzenlenmiş. Bir günlük maratonda tam
900 içerik demek bu. Bence çok ciddi bir rakamdan söz ediyoruz. Bu yıl kaç
içerik girildiği henüz belli değil. Vikipedi açık bir kaynak ve o yüzden
sürekli düzenlemek istiyoruz. Şunu da anmakta fayda var; İstanbul’dan bir hafta
sonra etkinliğin rüzgârı Ankara’ya geçti ve Uçan Süpürge ve Finlandiya
Büyükelçiliği işbirliği ile bir etkinlik daha düzenlendi; ben de oradaydım.
● Aynı zamanda pek çok kişinin ödev veya tez
hazırlarken de yararlandığı, bilimsel gördüğü bir kaynak Vikipedi.
Evet. Ben de
Vikipedi hesabım olmadığı halde çok kullanırdım. Zaten arama motoruna herhangi
bir anahtar kelime yazdığınızda çıkan ilk sonuç Vikipedi’ye aittir. Algı
oluşması açısından bu oldukça önemli. Ayrıca Vikipedi’nin çok ciddi bir admin
grubu var. Bilginin doğruluğuna, objektifliğine ve kaynaklarına inanılmaz
bağlılar. Mesela bizim etkinlikte kaynaksız girilen içeriklere hemen müdahale
ettiler. Kaynak kabul etme kriterleri bulunuyor. Aslında tam bir ansiklopedi
ama her türlü kullanıcıya açık olduğu için akademik bir kaynak sayılmıyor.
● Peki, işin sinema ve televizyon boyutunu
konuşalım. Türk sinemasının kadını ele alış biçimini nasıl yorumluyorsun?
Kadınların
görünürlüğü artıyor tabii. Bağımsız film festivallerindeki ‘Gökkuşağı’ bölümü
gibi farklı düzlemler ortaya çıkmaya başladı. Filmmor gibi festivaller daha çok
biliniyor artık. Ancak ana akım sinemaya baktığınızda orta yaş üzeri, kentsoylu
diyebileceğimiz beyaz adamlar yine söz sahibi. Bu tür filmlerde kadınlar
neredeyse buharlaşıyor. Mücadele etmeye devam etmek gerekiyor bu konuda. Ayrıca
sinema emekçisi kadınların nerelerde konumlandırıldıkları, nasıl söz sahibi
oldukları, örneğin film festivallerinin jürilerinde kaç kadının yer aldığı gibi
unsurlara da bakmalıyız. Acımasız ve yer yer rekabetçi olabilen bir sektör
zaten. O yüzden kadınların çok çabalamaları gerekiyor. Bu arada Alin Taşçıyan’a
da değinmek isterim. Kendisi 2014 yılında FIPRESCI’nin ilk kadın ve Türk
başkanı olmuştu. Bunlar da güzel gelişmeler tabii. Ancak benim bilgim bununla
sınırlı maalesef. Evimde televizyon yok ve asıl uzmanlık alanım da mimarlık.
Durum böyle olunca o bakış açısıyla konuya değinebiliyorum.
● Mimariyle kadını ele aldığında ortaya nasıl bir
tablo çıkıyor?
Mimarlık kamusal
alana direk müdahale etmek aslında. O yüzden bu konuya iki açıdan bakmak ilginç
oluyor. Birincisi mekânın erilliği üzerinden bunu yorumlamak. İç mekân her
zaman kadına ait addedilir, gözden ıraktır. Fakat dış mekân özellikle de
modernizmde erildir. Erke aittir, erkeğin görüldüğü mekândır. Kamusal mekâna
doğrudan müdahale eden kadın mimar öznesi de bu bakımdan incelenmeye değer.
1991 yılında dünyaca ünlü mimar Robert Venturi, mimarlığın Nobel’i
diyebileceğimiz Pritzker Ödülü’ne lâyık görüldü. Ancak Venturi’nin ortağı aynı
zamanda eşi olan Denise Scott Brown’a ödül verilmedi. Halbuki bu ödülü almasına
neden olan yapıların neredeyse hepsini birlikte yarattılar. Brown da bu durum
için şöyle demişti: ‘’Bana bir ödül değil, bir ödül seremonisi borçları var.’’
Bugün bunu okumak, yorumlamak enteresan. Çünkü nasıl her zaman tarihi yazanlar
erkekler olmuşlarsa mimaride de aynı durum geçerli. Bu tarihin konusu da her
zaman erkekler olagelmiştir. Ben de üniversitede son derece eril bir mimarlık
tarihi eğitimi aldım.
● Peki, malum RaniniTV de özellikle televizyon
üzerine. Evlilik programları arasındaki bir tartışma gündemde şu sıralar. Bir
yandan ‘Kısmetse Olur’, ‘Gelin Evi’ gibi farklı formatlar da mevcut. Bunları
nasıl değerlendiriyorsun?
Bütün bunları
bırakırsak ‘kadın kuşağı’ ve ‘kadın programı’ diye bir terim bulunuyor
literatürde. Reklamları bile farklı bu kuşağın. ‘’Hanımlar evinizin temizliği
için şu ürünü kullanın’’ mesajı verilir. Çünkü temizliği sadece kadınlar yapar.
Dizilerdeki o cinsiyet rolleri, öğretilmiş olanı tekrar dikte etme araya giren
reklamlarda bile hâlâ devam ediyor. Neşeli aile sofrası, tabağı biten çocuğun
‘’Anne bitti, tabağımı al’’ demesi; bütün bunların daha fazla eleştirilmesi
gerekiyor. Şu an televizyonum olmadığı için tekrar ne kadar şanslı olduğumu
fark ettim.