Açılış sahnesi güzeldi. Defne'nin Ömer'e kondurduğu küçük ve naif öpücükle kalbimize bal çaldılar. Biz daha bu sahnenin güzelliğindeyken aksilikler, kahramanlarımıza yaka paça yapışmıştı. Lise aşıkları gibi gezinen, saklambaçta isimlerini dünyaya marka olarak sunacak çiftimizi kimseler görmesin, aman kimseler duymasın diye diye dolandırdılar. Sıkıldık mı? Çok.
Yasemin'i seviyorum şu iki bölümdür ya. Aşk'ın iyileştiremediği kimse yok, görüyoruz. Aşk insanın frekanslarıyla oynayıp alıcılarında bozukluk yaratıyor ama bu yarattığı her neyse ben Yasemin'deki etkisini pek sevdim. Kıskanç Yasemin'i bağrımıza bastık mesela. İso'yu sağdan soldan gözetlemeleri, yanına yaklaşmak için kırk takla atması vs. tatlı anlardı. Ömer saplantısının yok olduğunu henüz düşünmüyorum ama azaldığı bariz. Yatağının üstündeki notu, Ömer'i transit geçerek İso'ya bağlaması şimdilik yeterli bir hareketti bence.
Yalnız, İsmail benim cici kızlar; saçlarınızı yoldurtmayın! Koray ile Neriman'ın yolculuğundan kısa-komedi filmi de çıkarmış yani. Otostop yolcusu olarak aldıkları adamın tansiyonunu saniyede çıkardıkları ve bir daha normale getirmedikleri dakikalar güzeldi, ama bu bölüm Neriman her zaman olduğundan daha fazla geldi gözüme. Normalde de zaten abartı, evet, ama gittikçe daha absürt-abartı olmasının gereği yok sanki. Ay bilemedim bak!
Direksiyon sınavında ben :( Nihan-Serdar sahnelerinden de 3 bölüm sıkılıyorsam 1 bölüm beğeniyorum; lakin bu bölüm de beğenmediğim bölümlerden oldu. İkili sahnelerinde ya da onlarla ilgili ortaya çıkan sahnelerde gözüm televizyon hariç başka şeylere kaymaya başlıyor. Onların konusu da İso'nunki gibi, bizimkilerin oraya karışırsa fikrim değişir tabii.
Telefonları Necmi'ye kaptıran Defne-Ömer'in buluşları harikaydı. Ömerciğim ıslığa bile ayrı karizma, ayrı hava katmış. Halbuki bir ıslık, ama işte adamın nefesinde bile var bir keramet. Sabah balkonda buluşmalar, el ele tutuşup yürümeler, masada otururken bile birbirlerini gözleriyle sevmeleri filan, gayet olmuştu. Defne bir türlü yalnız kalamamanın verdiği gazla bulduğu kalemi kağıdı bir araya getirip ortaya randevu yazısı çıkardı. Ha, ilk olarak elinde patladı mı? Evet! Neyse, biz haticeye değil neticeye bakalım bu konuda ^.^