Mutlu olmanın en kötü yanı o anı yaşarken kıymetini
yeterince anlamamak galiba. Çocukken sevindiğim her anı bir kavanoza doldurup
saklamak isterdim, ilerde canım sıkılınca harcayabileyim diye. Şimdi azıcık
büyüyünce anladım ki o kavanoza delikler açmak lazımmış. Mutlulukların bile
yalnızken canı sıkılırmış, nefes alamazlarmış.
Cıbıl ayaklarla aşk keyfi <3
Artık aşk meyvelerini toplamaya başladığımız için
mutluyum. Aslı ve Burak'ın birbirini yakından tanıma fırsatını izledik. Aslı'nın
babasıyla olan geçmişi gerçekten duygusaldı. Aslı'yı anlamak zor değil.
Dilencilik kabiliyeti olmayan, gururlu bir kız o. Burak'ın evini her gördüğünde
kalbine duvarlar örmesinin sebebi başka ne olabilir? Ayrıca ne güzel görüntüler
eşlik etti o sahnelere. Ben teknik konulardan çok anlamam ama yönetmenin de tüm
ekibin de ellerine sağlık, çok etkilendim. Yaz dizilerinde gözümün aradığı
şeylerden biridir mekanların o aşkı hissettiren dokusu. Güneşiyle, bulutuyla
dalgalarıyla ve sıcak kumlarıyla yaz mevsiminin son demlerini evimize
taşıdılar, ne güzel. Aslı ve Burak o kumsalda sadece ayak izlerini değil,
kalplerini de bıraktılar...
Biz böyle iyi bir ikili olduk hı?
Elçin ve
Sinan'ın aşkı patlak verince Eda'nın hezeyanları haliyle yükseldi. İşin içine
bir de gizemli anne motifi eklendi ve işte şimdi biraz da olsa merak etmeye
başladık. Dizinin en talihsizi Eda sanırım, kimi sevse uzaklara gidiyor. Babası
hala onunla ama kız çocukları böyledir işte. Annemle babam ayrıldıktan sonra
babam yeniden evlenmesin diye dua ederdim gecelerce. Babam hala anneme aşık
olduğu halde... Kız çocukları olarak çok mu benciliz ne? Elçin ve Sinan ne zaman araç ve telefon sahnelerinden sıyrılacak onu da epey merak ediyorum. Elçin sözde asil bir iş kadını ama onu işinde gücünde görmek imkansız. Ama işte iyi ki dizinin kızıl hanımları Mine Tugay ve Laçin Ceylan olarak seçilmiş diyorum. En sıradan sahneye bile can katıyorlar, var olsunlar.
Erdem ve Gonca'ya kelimenin tam anlamıyla
bayılıyorum. Gonca gerçekten güzel bir kız ve karakterin seviyesi gayet ayarlı.
Ama karakterlerin kendi içlerinde ciddi tutarsızlıklar var. Birkaç gün önce Deniz
adı dilinden düşmeyen Volkan Aslı'ya, Volkan'dan başka aşk tanımayan Aslı
Burak'a ve sevgilisi olan Burak Aslı'ya çoktan abayı yaktı. Bu kadar hızlı
geçişler kafamı bulandırıyor, inandırıcılığın o hassas etkisini kırabiliyorlar.
Gömleğim şekil önümden çekil Çağla...
Özellikle Burak her ne kadar Aslı'ya olan kötü
davranışlarını telafi ederken çok tatlı görünse de ben işin gerçekçi yanına
takıldım. Hangimiz sevgilimiz bir başkasına giderken arkasından el sallarız?
Hangimiz aldatılmaya ''Ama onlar birbirine daha çok yakıştı yaaa'' diyerek kucak
açarız? Hiçbirimiz! İşte o yüzden Çağla'ya kızabileceğimiz pek de bir kanıt yok
elimizde. Çağla şımarık ve bencil bir genç kız olabilir. Daha kötüsü de
olabilir. Ama aldatılmasını asla doğru görmüyorum. Bu davranış Burak'ın
vurdumduymaz hallerini vurgulamak içinse, daha da fena... Aslı buna göz
yummayacağının sinyallerini verdi, ama aşka kapılıp ihanete yeşil ışık yakarsa
o daha daha fena. Aşk-ı Memnu'da Bihter'i değil de Adnan'ı desteklemiş biri
olarak ı-ıh, hakkımı helal etmem...
Fragmana bakılırsa belli ki aşk kızışacak, Burak
kontrolü elden bırakmayacak. Peki neden her fragmanda bölümün sonunu gösterip
merakımızı öldürüyorsunuz? Biraz heyecanlanmak bizim de hakkımız. Gelecek bölüm
için temponun giderek artmasını, Çağla'ya daha da kızabilmeyi, Burak'a yürekten
hak verebilmeyi diliyorum. Yaz bitiyor, kışa hazırlanmak şart.
Güzel günler...