Bazen, en kusursuz duygunun aşk olduğunu düşünürüz. Hani o duyguyu bir kere hissedersek 'tamam' oluruz gibi gelir. Ay resmen error içerikli düşünceler yani... Oysa aşk hep hatalarla, eksikliklerle, olmamışlıkla beslenen ve defosu çok olan bir duygu. Ömer ve Defne'de de bu defolu halleri gördük biraz biraz...
Defne'ye kıyamayıp gecenin bir yarısı gitmesine izin vermeyen Ömer ne tatlıydı öyle. Kendini affettirme çabaları, Defne'nin yüzünde görmek istediği bir gram tebessüm için yaptıkları... Aşkın bir hali de bu galiba işte... Kırdığın şeyleri toplamak!
Ya zaten çok uykum var, kal dese bari! O uyandıkları sabahın şekerliği... Ömer ne güzel gönül alıyor böyle. Defne'nin sabahları çay içtiğini, çayını kaç şeker attığını filan bilmesi resmen hem Defne'yi hem bizi eritti. Ne güzel gözlemlemiş Defne'yi, ne güzel itina göstermiş... Ömer'in bu naif yanlarını gördükçe seviniyorum. Hele Ömer-Defne-Yasemin sahnesinde, Ömer'in dikkati nasıl Defne' de ise artık; kızı "Sen yoruldun,dinlen şöyle." diye pek güzel oturttu. Artı olarak Defne ile konuşurken onun hizasına gelmesi, eliyle dizini tutması filan bütün genç kızlarımıza "Yağğğğ Ömerrr!" dedirtti. Valla o sahnelerde aklıma Defne'nin hamilelik halleri geldi. Ömer herhalde kızın önüne bir ordu serer. Elini değil sıcak sudan soğuk suya, suya bile koydurtmaz. Ay ne güzel sahneler olur öyle.
Şaşkınlıktan en sevdiğim arka dişimi yuttum galiba!
Sinan'ın sırrına ortak olan biri oldu: Necmi İplikçi! Necmi de yüzeysel görünüp derinliğini gizleyen kesimden. Açıkçası Necmi'nin bilmesi iyi mi oldu kötü mü oldu, henüz karar veremedim. Emin olduğum, Sinan artık birinci viteste gitmeyecek. Tak tak diye üçe beşe çıkaracak hızını.
Kötülükler kraliçesi Yasemin'i nihayet yola getirtecek bir insan evladının olduğunu sezmiş olduk. İso zorlaya zorlaya, acıta acıta; edep, insanlık, vicdan vs. güzel konuları aşılayacak kendisine; belli oldu ama Yasemin'in Defne-İso arkadaşlığını öğrenmesi bazı şeyleri daha da zorlaştıracak gibi duruyor. Hadi hayırlısı!
Ay ne kadar da teşekkür ettiren bir erkek!
Peki ya golf sahnesi? Dizilerde esas oğlan esas kıza illa bir şey öğretirken yakınlaşma olur. Bu öğrettiği şey de genelde bilardodur. Ama bizim dizi farkını ortaya koyuyor ve bilardoya "Yokuuum!" diyor. Zenginliğin şanı olan golf sahaya çıkmış oluyor böylece. O anlarda hem Ömer hem Defne ne şapşirik takılıyorlardı öyle. Ömer'in golf konulu söylediği "Ben varım!" cümlesi tabii ki gelecek zaman kapsamı içine alınmış bir cümle oluyor, hem Defne hem bizim için. Uzun lafın kısası, güzel sahneydi.
Heyy görlsss! Dinliyor musunuz Neriman'ın evliliğe giden kestirme yol şifrelerini? İleride lazım olur not edin... Kadını yeni sezonda koy sabah kuşağına, al reytingi! Ya... Neriman'a bir sabah programı mı yaptırsalar sahi dizide, ayol ne eğleniriz ahahahahaha! Neriman-Koray sahnelerinde zaten ayrı, apayrı eğleniyorum. Hatta ikisine bir program daha nefis olabilir^.^
Kız, yeri gelmişken benim üst kat komşuya da bir cephe mi açsak?
Benim çok çok keyif aldığım bir bölümdü. Ömer'in kabuğunu kırmaya başlaması, o Defne'nin yanından gideceğini aklına getirdiği anlardaki duygusalığı... Dokunsalar ağlayacaktı, öylesine üzgündü Ömer. Buram buram hissettik Ömer için Defne'nin ne kadar önemli oluşunu. Defne de öyleydi. Her 'son' deme anlarında gözyaşını geri geri çekti. İkisi de birine alışmanın ne demek olduğunu birbirlerinde hissettiler. E işin içine 'aşk' denen defolu duygu da girince ne yapacaklarını bilemediler. Çünkü kimyaları bozuldu. Buna rağmen Ömer'in 'GİTME' deyişi, lütfenleri o kadar kıymetli ki...

Ya ne slk slk teklifler bunlar Sinan!
Sinan bizim gözümüzde çakallık, kendi içerisinde aşkına sahip çıkmalık hareketler yaptı, ama haftaya Ömer İplikçi'nin kıskançlıkları ve Defne'nin kendini Ömer'e ifade edebilme çabalarını izlemek keyifli olacak. Ayrıca lansmanda ortaya çıkmayan gizemli prensesimiz daha büyük bir organizasyonda sahnede tozu dumana katacaktır, hı? Bekleyelim, görelim!