Kalpten gelen ihbar: Aşık oluyorsun!
Açık ara en beğendiğim bölümdü bu ilk beş bölüm içinde. Neriman'ın dediği gibi, gülmekten kırışacağız ama olsun ya! Geçen bölüm nerede kalmıştık? Heh, yüzük... Defne'nin çıkardığı yüzüğün, gelecek zamanlarda o parmağa tekrar gideceğini bilmek çok huzurlu sayın okuyucular. Şimdilik, emanet asıl sahibinde olsun.
Yasemin nasıl bir şanslı günde doğduysa yine şansını sahneye koydu. Ispanak kumu gibi kadın ayol! Yıka yıka bitmiyor. Yani Ömer, gelmezsin gelmezsin, o an niye geliyorsun şu kötü kadın Yasemin'in odasına? Hayır, geliyorsun; tamam. Niye hal hatır, iyilik sağlık muhabbetlerine giriyorsun? Ay tamam, ona da kabul! E be adam, niye alıp dışarı çıkarıyorsun şu kadını? Evde sinirlenip daha fazla hareket edip kaslarımızı çalıştırmamızı mı istiyorsun? Kabul...


Kötülük is loading...

Yasemin'in kendi emellerine alet etmekten çekinmediği annesine çok üzüldüm sahiden. "Böyle bir kızım olacağına taş doğursaydım!" diye hayıflanır, hastalığıma hastalık eklerdim. Ayrıca, Yasemin karakterinin bu denli kötü ve itici olması yerine komik-kötü dediğimiz sempatik kötüler grubunda yer almasını isterdim. İlerleyen bölümlerde illa kırılma anları yaşanacak ve dediğim gibi olsaydı belki uyum sağlama açısından daha rahat ederdik. Kısmet... İlerleyen bölümler demişken, bizi Ömer-Defne ikilisini Milano'da izleyeceğimiz bölümler çok uzak değil gibi, ne dersiniz?
Defne'nin kalbi sonunda tütmeye, yanmaya, çıtırdamaya başladı. Nihayet doğru kişiye... Ömer'in, Yasemin'in yanında olmasına tahammül edemeyen kızımızı izlemek hayli keyif vericiydi. Sevgili olduklarını düşündüğünde hissettiği acıyı, buram buram aldık.
 

Beklediğim otobüsü kaçırınca ben :( 

Tabii,  Ömer'in asıl amacının iyilik, barış, yardım olduğunu anlayan Defne'nin kalbindeki öküzlerin, oturduğu yerden kalkması çok sürmedi. Kızcağız, gece vakti elleriyle sardığı dolmaları ve içine neşesinden koyduğu çiçeğiyle Yasemin'i, Ömer'in evinde görünce cinleri tepesini bastı. Çiçeği de sarmayı da Yasemin'e bırakmayıp sahiplenmesiyle hepimiz ona "Aferin kız!" demişizdir. Giderli mahallenin atarlı kızı durur mu? Ellerindekini Ömer'e yapıştırarak hıncının çeyreğini almaya çalıştı. Eee, ama Defneciğim... Kıskançlık aşkın alarmıymış. Kalbinde öttüyse daha susmaz, bilesin... 


İnsafsızın kızı, bari çiçeği nereye koyacağımı söyleseydin!

Yasemin'in bir nevi kendi kazdığı kuyuya cumburlop düşmesinde emeği olan Neriman'a sonsuz teşekkürü borç biliriz! Ava giderken böyle avlarlar işte Yasemincik... Bu sayede büyük hevesle ayarlattığın çift kişilik oda, asıl sahiplerine kavuştu. 


 Ekran başında Yasemin'i görünce biz!

Ömerciğim, artık Yasemin'in niyetini anlamışsındır. Kadın seni kötü emellerine alet etmek için çift kişilik odalar ayarlatıyor. Zaten niyetini hala anlayamamış olmanı esefle kınıyorum da neyse... Nerede kalmıştık? Heh... Aynı odada kalan Ömer-Defne çokzel oldu. Bayağı iyi oldu. Böylece Ömer, Defne'nin kendisini kıskandığını algılamaya başladı. Tabii, Defne kendini bu konuda ele vermede dünya markası olduğu için zor olmadı :D Ayy, bir de kıskanıldığını hissedince daha da güzel gülen Ömer yapmışlar, olmuş! 


Dişlerim porselen kaplamadan, Allah korusun nazardan! 

Ya Defne şapşik misin? Ömer havuza giriyor hala oturuyon kenarda! Sen daha otur... Bak, atmacalar gözlerini zoomladılar çocuğa. İşte sen hâlâ "Ben doğacıyım!" filan diye gezin deniz deniz diye... Anladık; doğacısın, tamam ama çocuğu havuzda tek bırakma. Her yer köpekbalığı kuzum :( Hele Defne'nin, Ömer'in vücuduna kıskançlıktan siper olduğu sahne... Ayy hepimiz güldük bir keyiflendik.



 'Yeterli bakiyeniz bulunamamaktadır.' yazısını görünce Defne :(

Bizim ikili keyifli vakitler geçirirken, Sinan İstanbul'da mutsuzluğun dibinde boğulmak üzereydi. Aşık olduğu ya da aşık olduğunu sandığı kadının kalbini bu kadar net ve filtresiz görmek canını acıtsa da iyi oldu. Pırıl pırıl kalpli Sinan'a, sevgisi içinde kurumuş Yasemin mi layık yani? TABİİ Kİ HAYIR! Peki pırıl pırıl kalbe sahip olması Defne'ye aşık olacak olmasını haklı kılar mı? TABİİ Kİ HAYIR! 

Yasemin... Kalbinden iyilik geçmeyen aşık olamaz. Anca senin gibi hırs koyar, hedef belirler, istikrar ister... Oysa aşk, ne hırsı ne hedefi içine alır. Aşk zaten bütün kalkanlarının ve planlarının suya düşmesiyle suyun taşması ve bunu önlemeye çalışmamaktır. Ne yazık ki sen iyi insan olmadan aşık olamayacaksın. Sinan'ın Defne ve Yasemin arasındaki bir milyon farkı görüp hissetmesi, kalbinin Defne'ye kayacağından ve Ömerciğimin başına dert açacağının işareti :(

Şimdi, kalbimizi fetheden bir diğer sahneye geliyorum... Ömer sırf Defne yıldızları izlemek istiyor diye iş yemeğini iptal etti. ÖMER, İŞ YEMEĞİNİ İPTAL ETTİ! Ya işkolik Ömer, Defne için, mutlu olması için bunları yapıyor. Yıldızların altındaki sohbetleri çok hoştu. Defne tüm samimiyetiyle içinden ne geçiyorsa hayatı hakkında, özel tuttuğu ailesi hakkında Ömer ile konuşuyor. Bu da güzel bir detay. Ayy ama durun! En beğendiğim kısma geliyorum: Ömer kendini Defne'ye açıklamak zorunda hissetti ya işte orası ŞA-HA-NE! Hayır yani, anlayalım Ömer! Yasemin ile sevgili olmadığının altını kalın çizgiyle çekip asistanına anlatma gereği duyuyorsan bilelim :D 

Tabii ki gecenin sonu Defne'nin sakarlığıyla son buluyor. Kızcağız can havliyle telefonunu aramaya çalışırken Ömer'i de sürükledi yanına. Yalnız Ömer'in halinden gayet memnun olduğu gözlerimizden kaçmadı? 


 Gel biz de modaya uyalım, bir öpücükle havuzu taçlandıralım!

Su içer gibi içkiyi midesine gömen Defne, vücut reaksiyonlarını coşturdu! Ömer'i Ömer'e anlatırken iki kez dış görüntüsünün harikalığından bahseden Defne, bilinçaltını pörtletmeye başlamış oldu. Ayrıca belirtmeden edemeyeceğim: Yasemin'in ne fantezilerle açtığı bacağından gram etkilenmeyen Ömer'in, Defne'yi bornozlu gördüğü zaman ruhunun elektriklenmesi yine gözümüzden kaçmayan detaydı. Son sahneye gelecek olursak tabii ki bir şey olacak ve Defne itiraf etmeyecek içinde bulundukları oyunu.
Yani artık anladık ki kahramanlarımızın ikisinin kalbi de ihbar ediyorlar kendilerine. Neyi derseniz, birbirlerine aşık olduklarını... Kalpten gelen ihbara kulak asınız zira yanlış ihbarın çıkma olasılığı sıfır olan tek yer orası. Çok çok güzel, keyifli bölümdü. Şimdi geri sayımı başlatıyorum! Sırada Ömer İplikçi'nin kıskançlıklarına tanıklık edeceğiz. Ay, şahane bölümler bizi bekliyor! Zilyon kere sevgiler!




BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER