Nasıl anlatsam, nereden başlasam diye düşündüğüm dakikalar oldu bölüm sonunda. Çok renkli bir dünyanın içinde hangi tonu odak kabul edip penceremi genişletsem diye düşünüyorum. Çünkü Azize, kurgusuyla her yöne çekilecek nitelikte bir iş olmuş, bunu da bu bölümle daha iyi fark ediyorum.
Açık konuşmak gerekirse bölümün ne ara başlayıp ne ara bittiğini anlamadım. Başladık; aksiyon, aşk, gerilim, mafyacılık, biraz entrika, çokça aile dramı, üstüne de tuzumuz biberimiz ters köşeler. Geçen haftaya oranla çok daha iyi olan sahneler ve hatta müzikler. Seyircisini çok sıkmayan ama çokça kafasını karıştıran bir bölümdü. Azize'de şu sorunu yaşıyorum: kategorilendirememek. İzlediğim dizi hangi yöne çeksem oraya geliyor. Mesela bir bakıyoruz mafya dizisinin ortasındayız, öte yandan çokça entrika dönen ve kimsenin birbirinden aşağı kalır yanının olmadığı alt katında hendek veya zindan görsem şaşırmayacağım koskoca bir ev, mafyavari bir kadın karakter ve onun göz korkutan aşkı, öte yandan patlatılan depolar, el konulan silahlar, uyuşturucular... Kafam çokça karışık izledim bu bölümü. Ne yalan söyleyeyim yoruldum da.
Geçen haftaya oranla, daha hızlı akan ve çokça yol kat eden bir bölümdü. Karakterlerin iç dünyasıyla en iyi şekilde bu hafta tanıştım. Kartal'ın kendine çok yakışan bir soğukkanlılığı var. Gizemli olduğu kadar ürkütücü, ürkütücü olduğu kadar güven veren bir dünyası var mesela. Kuzey ile kurduğu bağ, Asya ile iletişimi, evin her ferdine göre ayrı maskelenmesi ve en önemlisi de ipleri elinde tutarken muazzam şekilde zekasını ortaya koyuyor olması. Çokça bağırıp çağıran, asarım keserim havalarında takılan, yüksek sesle hükmünü kabul ettiren biri olmadığı için mi, sessizliği ile yarattığı karizması için mi onu sevdim bilmiyorum. Bir şekilde kendisine karşı oluşturduğu saygısı ve herkese layığıyla perdeleyip dağıttığı farklı bir sevgisi var. Bir anda sırtında yaralı arkadaşıyla sınırda savaştığını görüyoruz mesela, öte yanda çocuk esirgeme kurumlarına oyuncaklar gönderen karşılığında aldığı resimleri odasının duvarına çerçeveleyen adamla tanışıyoruz. Bahsetmek istediğim şey de bu aslında. Karakterlerin de kendi içerisinde çok geniş renk yelpazesi var. Kesin hüküm koyamıyorum izlerken.

Tuna'ya bakalım öte yandan. Asya'ya kafa tutuşunu yersiz buldum. ''Aşiret kızısın sen, seni gelin kabul etmiyorum.'' tripleri çokça klişe hikayeye oranla da büyük oranda falsoydu. Asya hiçbir açıdan aşiret kızına çekilemeyecek bir hatun. Mesela deselerdi ki: ''Bu kız CIA'den geliyor, masada onun için hatırı sayılır bir yeri var, sevin sayın kollayın.'' O dahi kabulüm olurdu, bir şekilde de sindirirdim. Ama ''Ben hanımağayım alsam alsam aşiretime damat alırım'' kumaşı Asya'ya üç beden küçük gelir. Otorite savaşı elbette izleyelim, entrika Tuna'ya çok yakışan bir kılıf fakat Asya basitleştirilmeyi hak etmeyecek düzeyde kendine geniş yer bulabilecek bir karakter.
Tekrar sendeyim Tuna. Ya da senin üzerinden rahmetli görünümlü Balkan'ın gizli platoniğinde mi olmalıyım?
Tuna'dan duyduğum ''İçinden ağla beni sinir etme, ha bir de Balkan Bey diyeceksin.'' cümlesi ne yalan söyleyeyim hoşuma gitti. Kumaşını çok iyi taşıyan bir hatun ve bu da dizinin kemik karakteri olmasında çok önemli bir yer taşıyor Onun kendi içinde bir aşk hikayesi barındırdığını hiç tahmin etmiyordum mesela. Elbette takım elbiseli, karizmatik ve karanlık dünyadan biri olacaktı onun yanına yaklaşacak kişi Bakışlarında gördüğüm içinde kalmışlık etkileyiciydi. Buradan nasıl bir aşk izleyeceğiz, nasıl reaksiyon alacağız pek bir fikrim yok ama Tuna'yı fazlasıyla sevdim, seviyorum, seveceğim.

Azize ve Kartal arasındaki sahneler bölümün voltajını düşüren, ateşini yükselten sahnelerdi. İlk bölümde yakaladıkları uyum zaten kabuldü benim için ama bu bölüm özellikle Kartal'ın Azize'nin dünyasına kafasını uzattığı sahneler daha çok çekti beni. Onlar üzerinden izleyeceğimiz aşk güzel tat veriyor ama önce yelpazeyi daraltıp odağımızı netleyelim. Bu tarz bir kaos ortamında onların hikayesinde konuk oyuncu olmak istemiyorum. Çünkü Azize, kendi hikayesinde birçoğumuzu yaşatacak kuvvette bir iş.

Son olarak Kuzey ve Azize bağını çözemediğimi belirteyim ve bu haftalık vedalaşalım. Azize ve Kuzey arasındaki öz kardeşlik durumuna girersek tadından yenmez gibi. Azize'yi hayatta tutan sebebin kardeşi olduğunu bu bölümde yaşayarak öğrendik. Emeği geçenlere bir kez daha teşekkürler. Azize'nin oyunda kalması ve konunun intikam üzerinden kurtulacağına inanılan hayallerden sapmaması için Kuzey üzerinden yükselmek çok iyi bir fikir gibi geliyor bana. Umarım bu ikili, hikayenin duygu yoğunluğunu üstlerine alırlar ve biz de çok naif sahneler izleyebiliriz.
Haftaya görüşmek üzere,
İrem.