Söz: Bakalım bize ne zaman sıra gelecek?
Söz'de geçtiğimiz bölümü ayıkla pirincin taşını tarzında bir durumda bırakmıştık. Bir yanda Yavuz ve diğer askerler Çolak'ı ve birkaç adamını ele geçirmişken diğer yanda ekipten bazıları teröristlerin eline düşmüştü. Bunun ardından girdiğimiz yeni bölümde yaşananların çift taraflı ve karşılıklı zıtlaşmalarla ilerlediğine şahit olduk.

Teröristlerin tarafında Hafız'ın kritik durumu elbette ameliyata gitti. Bir doz gaddarlık olması için uyuşturma bile olmadan hem de. İkinci doz olarak psikopatın teki Fatma'yla konuşup kocan öldü dedi. Bölümün en dehşete düşülesi anlarından biri buydu vallahi. Ayrıca Eylem nihayet iki bölümdür ortaya çıkmasını beklediğim şeyi ekibe söyleyiverdi. Niyet iyi olsa da ekibin Eylem planı baştan çok sakattı, bir kez daha kabul etmek lazım.

Bahar annesinden şüphelenmeden şikayetine kafa yormaya devam etsin, asker tarafında ise işler pek farklı sayılmazdı. Bu tarafla birlikte fark ettiğim ilk şey Çolak'ın içi çok boş konuştuğu. İdeolojik olarak bakmayın, adam espri yaparken saçmalıyor mesela veya mantık desek o zaten yok. Ama Yavuz'un vatan-millet-Sakarya konuşması cidden iyiydi. Gerçi bana kalsa orada fona gerek yoktu, o ayrı. Tolga Sarıtaş'ın oyunculuğuna bir kez daha hayran kaldım, ileride bir ara ağladığında ise şapka çıkarttım. Böylece ilk roundun sonuna gelmiş bulunduk.



İkinci roundu Eylem-Fethi arasındaki silah sahnesiyle açtığımızı farz ediyorum. Eylem tabii ki Fethi'yi öldür(e)medi. Nasılı merak ettiğim bir noktaydı. Fethi'nin gerçeği anlatmasıyla oldu. Bu arada "Eylem'in AB vatandaşı olması demek ki buraya kadarmış," demeden edemedim tabii...

Yavuz tarafını ise teröriste su polemiğiyle açtık. Keşanlı Mücahit bey kusıra bakmasın, o adama şartlar müsaitse o su verilir. Bunun bir versiyonu da doktorların masasına geleni ameliyat edip etmemesi durumudur, belki ileride bir şekilde buna da değinirler.

Ben asıl Yavuz'a suyu Keşanlı'ya içirttiği için değil, Çolak'ın su için söylediği "Ölmüşlerinin ruhuna değsin" lafına verdiği okkalı cevap için teşekkür etmek istiyorum. Çolak'ın cümlesinden sonra istemsizce bir oha çıkmış oldu, Yavuz bitirdiğinde de gülümsüyordum. Bütün insanlığın kendisinin çektiği acının aynısını çekmesi tek isteği olan Çolak, beni kimse yargılamayamaz dedi de mesela ben kendisini yargılamıyorum. Sadece aynı fikirde değilim. Aynı acıyı başkalarına yine "masumlar" üzerinden yaşatmanın neresinden tutulup da savunulur valla bilemedim. Böylece ikinci roundu da tamamladık zannedersem.

BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER