Ali Kemal de annesini çözdü. Dedim ya herkeste bi’ aydınlanma oldu diye. Onun Kuvvacılara yardım ettiğini biliyor zaten Tevfik hakkında ki gerçeklerin farkında olması da ayrıca sevindirdi Ali Kemal’i. Hilal’i de anlaması ayrı bir güzeldi. Her zaman sert tepkiler veren biri olduğu için Ali Kemal, bu kadar anlayışla karşılamasında kendisiyle empati yapmasının rolü var elbette. Onun hikayesi de ikinci sezona kalacak besbelli. Sezon finalinde Veronika’nın oğlu olduğu açığa çıkacak bence. İşte o zaman karışacak iç dünyası. Kime karşı duracak kimin yanında yer alacak, bütün bunlar onun kafasını daha bir karıştıracak. Ama işin en güzel yanı da Leon’la kardeş olduğu ortaya çıkacak ve belki de kardeşlikle birlikte aralarında güzel bir dostluk başlayacak.
 
Tevfik bütün bölüm herkese yeni rütbeni hatırlatmakla meşguldün. Azize’ye olan tutkun onu yılan Charles’dan ne kadar koruyacak bakalım. Yalnız Cevdet’in sana posta koyuşları bir harika. Ne yaparsan yap onun hep gerisinde kalıyorsun ve bu durum düşmanlığını daha bir arttırıyor. Eskiden daha bir eziktin. Şimdi herkese daha fazla ses çıkarır oldun. Bilhassa Charles’a verdiğin cevaplar çok iyiydi. Gerçi onunla yaptığın iş birliği de arttırıyor senin özgüvenini. Sonuçta sen de biliyorsun ki senden daha kötüsünü bulamaz Charles. Eli mahkum senin gibi bir haine. Zaten senin gibi bir insan var mıdır onu bilmiyorum? Bu kadar acımasız, bu kadar vatanının kötülüğü için çalışabilmek nasıl bir bünyeyle mümkün olur? Herkes yavaş yavaş senin vatan haini olduğunu öğrendikçe yavaş yavaş da Cevdet’in vatanperver olduğu anlaşılacak bilhassa ailesi tarafından.
 
 
 
Gelelim Cevdet sana. Yakup’la yaptıklarınız yine inanılmazdı. O kadar büyük işlere imza atıyorsunuz ki hepsi birbirinden önemli. Piyonlara verdiğiniz ceza ile daha önce yaşanan bu tip olaylara gönderme yaparak bize selam çaktınız, farkındayız. İnsanın düşünmeyen, aklının süzgecinden geçirmeyen varlıklar oluşu o kadar büyük acılara neden oluyor ki. Kafasında kurduğu mahkemede yargıladığı insanları linç ederek cezalandırmaya kalkması ve bu yüzden kötülerin birer oyuncağı haline gelmesi o kadar cana mal oluyor ki. Hepsi tarih boyunca bu coğrafya da oynanan ve oynanmakta olan oyunlar aslında. Bu yüzden Charles burada, bu yüzden Tevfik onunla yan yana. Bu yüzden düşünmeyen yığınlar sokaklarda ellerinde sopalarla Yıldız’a saldırmakta. Birileri piyon olmaya devam ettikçe birileri de onları kullanmaya devam edecek elbette.
 
Senin Leon’la yaptığın konuşma ise bu bölümün en güzel sahnelerinden biriydi. Babasına inat, sen yakınlığınla ona güç verdin. Kader ortağı oldunuz bir nevi. Ona çıkarken tekrar “Teğmen” demen ise çok güzel bir ayrıntıydı. Ne kadar ayrı yerlerde durursak duralım insanız nihayetinde. Karşı karşıya da olsak ortak acılara ve ortak değerlere sahibiz. Şimdi Hilal’in yardımıyla dışarda Leon, senin verdiğin fikirle ise içerde. Ben onun Hilal’in tarafı olan Kuvvacılar için muhbirlik yapacağını düşünmüyorum. Tevfik’e karşı yapacak bence. Dizideki trafik de ne kadar karışık ya. Kim içerde kim dışarda her hafta ayrı bir ters köşe. Ama olsun bu tempo gayet güzel. Yeter ki geçen haftalarda girdiği sulara girip hem kendini hem bizi boğmasın dizimiz.

 
 
Efendiler… Ben buraya ihanetin içinden geçtim de geldim… Bir evladın vicdanından geçtim de geldim…Vatanperverlerin gözünden geçtim de geldim… Efendiler… Ben buraya Mustafa Kemal’in emriyle geldim… Bizi derinden sarsan bu sözler ve bu sahne üzerinde ne söylesek eksik kalır. Defalarca izledim aynı hislerle. Hem gururlandım hem hüzünlendim. Bir babanın vatanın kurtuluşu için evladını ölüme gönderişi ile o evladın korkusuzca ölüme yürüyüşünü neyle açıklayabilir insan. Çanakkale’yi nasıl tam idrak edebilir bugün yattığı yerden ahkam kesip konuşan. Böyle bir kararı vermeyi nasıl tahayyül edebilir, özgürlüğe doğan ve bu cehennemi yaşamayan. Dört tarafını çeviren düşmana ve içinde yaşayan hainlere rağmen halkın korkusuzca yürüyüşünü ve de yazdığı destanı nasıl tam anlayabilir, tarihine sahip çıkmadıkça ve ondan ders almadıkça insan.
 
Nasıl bir cendereden çıkıp geldiğimizi unutmasak da, suçlu hissettiriyor insana tüm bu yaşananlar. Borçlu hissettiriyor bu toprakların harcının şüheda olduğunu bilmek. Feda edilen canları düşününce sahip çıkmamız gerekenlerin önemini daha iyi anlıyor insan. Minnet ve şükran duyduklarımızın ne kadar çok olduğunu hatırlatıyor tekrar. Peki o zaman soralım kendimize neden bu aramızdaki husumet? Aynı vatanın evlatları olarak nedir birbirimizle alıp veremediğimiz? Farklılıklarımız değil mi bizi biz yapan? Oysa tüm farklılıklarımızla birbirimizi kabul ettiğimizde tam anlamıyla yaşayacağız bu cennet vatanı. O zaman ayrışmayacağız ve o zaman daha güçlü olacağız. Bunun içinde barışın önce kendi içimizde sağlanacağını anlamamız gerekiyor. Biz kendimizle barıştıkça, kendimizi sevdikçe ve de kendimizi tam anlamıyla kabul ettikçe bitecek dışarıdaki kavga. Çünkü kendimizden yola çıkarak yorumluyoruz dünyayı. Kendimize baktığımız pencereden bakıyoruz hayata. Unutmayalım ki kendi dünyamızın büyüklüğü kadardır içinde yaşadığımız dünya.
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER