Kertenkele damat olabilecek mi?
Söz kesiliyor. Peki nikah ne zaman?

ATV’nin sevilen dizisi Kertenkele dördüncü bölümüyle yine sevenlerine hareketli bir iki saat sundu. Sahte pasaport yaptırıp, peşini bırakmayan düşmanlarından bir an evvel kurtulmaya çalışan Kertenkele, en son bıraktığımızda polis baskını yüzünden pasaportunu alamamış, biçare yollarda dolanırken zil zurna sarhoş olan Komiser Ünsal’a denk gelmişti.

Kertenkele’nin yakalanmayacağını hepimiz bilmemize rağmen bu bölümün başını merakla bekliyorduk; nihayetinde gece karanlığının da etkisiyle komiser tanıyamadı Kertenkele’yi.

Ertesi sabah, nasıl olduysa, mahalleliye Ziya hoca ile Zehra’nın evleneceği bilgisi yayılmış. Mutaassıp cemaatin başını çeken Erol bey fitne peşinde, “din adamına yakışır mı?” ayaklarında gezerken, Müberra hanım bu evliliği çok uygun buluyor. Öte yandan Tülin, miras elden gidecek diye bu evliliğe karşı çıkarken (ki çok saçma, Ekrem bey her türlü istediği kişiye bırakacaktır mirası) bunu duyan kızı Melis, Zehra Ziya hoca ile evlenmezse, Çağatay’ı elde edemeyeceğini bildiği için zırıl zırıl ağlıyor.

Orijinal hikayenin enteresan karakterlerinden gardiyanı kaybetmek istemeyen senaristler, eğreti bir çözümle kendisine uzun soluklu bir rol biçmeyi başarmışlar. Daha önce Komiser Ünsal’a yardım etmek için yıllık izne ayrıldığını bildiren gardiyan Levent, bu sefer de İç İşleri Bakanlığı tarafından polis olarak Komiser Ünsal’ın yanına atanıyor. Gerçek hayatta asla gerçekleşmeyecek bu absürd olaya Komiser Ünsal da inanmıyor fakat bizimle dalga geçercesine; eğreti gardiyan, eğreti polis olarak kalıyor başımıza.

Kertenkele’yi haklamakta kararlı Çağatay, pek sevdiği abisi Deli Kenan’ı ziyarete gidip yardım istiyor. Daha önceki bir bölümde bu konuda yardım etmeyeceğini beyan etmiş olmasına rağmen, Deli Kenan sormadan edemiyor durumu. Temizlenecek kişinin din adamı olduğunu öğrenince yapamayacağını belirtip vazgeçiyor ama bu Çağatay’ın akıllanmasına neden olmuyor elbette. Akılsız Çağatay, fındık kadar aklıyla kendi planını yürürlüğe koymak zorunda kalıyor.

Öte yandan, Zehra’yı tavlamak konusunda kararlı Ziya hoca, Zehra’nın köpek gezdirdiğini görünce; azalarak bitmiş olduğunu düşündüğüm o iğrenç Kız Tavlama Sanatı El Kitabı’ndan fırlamışçasına etraftaki bir mahalle köpeğine tasma takıp getiriyor. Maksat, köpecikler tanışsın, oynasın değil mi? Gerçekten, hâlâ bu numarayla kız tavlayan kaldı mı yani…

Bu klişe taktiğe başvuracak ne vardı?

Köpek Kertenkele’yi fazlaca seviyor ve bırakmak istemiyor. Bunun üzerine Kertenkele köpeği kovmaya çalışırken yoldan geçen Betül’e yakalanıyor. Hani şu, Müberra’nın aslında evlatlık olan, çocuk doktoru, başörtülü kızı. Betül Kertenkele’yi zavallı bir hayvana eziyet etmekle suçlayınca öğle namazdan sonra vaaz veren Kertenkele özellikle hoparlörlerin açılmasını istiyor ve mahallelinin de duyacağı şekilde sokak hayvanlarına iyi bakmayı telkin ediyor. Bunun üzerine çakma dindar mahalleli mest olurken, Betül yer mi? Riyakarlıkla suçluyor hocayı.

Bu arada Kertenkele’nin ailesini 10 yaşında kaybettiğini öğreniyoruz. Bu noktada dramanın tonu artıyor ve gözlerim yaşlanıyor.

Her hafta boyuna orijinal hikayeden ufak kesitlere yer verilen dizide bu haftanın konusu Kertenkele’nin Namık karakterini haklaması olmuş. Düzenli okuyucularımız hatırlar, geçtiğimiz haftalarda bu sahnelerin ne kadar zoraki çekildiğinden bahsediyordum. Bu sefer tam, “sonunda olmuş,” diyecektim ki, filmde oldukça ince ve esprili bir şekilde ele alınan bu sahneler dizide yine geçiştirilivermiş. Filmde, ağzı yüzü kırılan Namık, hocanın amansız bir takipçisi oluyordu. Burada aynı tema sürecek mi, göreceğiz.

O akşam Zehra’nın, söz kesilmeden önce arkadaşlarına bir parti verdiğini öğreniyoruz. Tülin fitne yeteneklerini konuşturarak, habersiz olan Ziya hocayı Zehra’ya zorla davet ettiriyor. Amacı Ziya hoca partiye geldiğinde kıyafetiyle ve ne kadar uygunsuz olduğuyla dalga geçmek, belli ki. Lakin Ziya hoca gayet şık bir takımla partiye katılınca suratları asılıveriyor. Tülin, kızı Melis ve ciğersiz Çağatay, Kertenkele’yi rezil etmeye kararlı bir şekilde ataklarını sürdürürken, daha önceki bölümlerde iyi bir tırmanıcı, topçu, araba tamircisi, piyanist, ressam ve bilimum şey olduğunu öğrendiğimiz Kertenkele’nin, Venedik’i avcunun içi gibi bildiğini, ayrıca çeşitli Latin Amerika danslarını da gayet iyi yapabildiğini öğreniyoruz. Ayrıca modayı da çok yakından takip eden bir entelektüelmiş.

Zehra Kertenkele’nin bu özelliklerine inanamayıp, bunları nereden öğrendiğini soruyor ama, Kertenkele yine geçiştiriyor. Senaryodaki açıklar yine karşımıza gelmiş olmasına rağmen, sanki senaristler “amaan neyse” demiş gibi, halının altına itiliveriyor. Benzer bir durum, ertesi gün Deli Kenan’ın Kertenkele’nin izini bulduğunu öğrenip durumu incelemeye gidecek olan Komiser Ünsal’ın, koskoca emniyette eğreti polis Levent dışında polis kalmamış olmasını yadırgamasında ortaya çıkıyor; ve yine, tahmin edeceğiniz gibi, geçiştiriliyor.

Kertenkele veda notunu okurken

Bu arada, Şevket’i yakalayan Kenan’dan ve Komiser Ünsal’dan kurtulmaya çalışan Kertenkele, deniz kıyısında bir tepeye çıkıp, güya intihar ediyor. Deli Kenan ve Komiser Ünsal’ı ekseriyetle hayal kırıklığına uğrattıktan sonra, Kertenkele’nin başka bir yandan Şevket’i de alıp kaçmayı başardığını görüyoruz. Artık hedef tek tabii, akşamki söz organizasyonuna yetişmek!

Kertenkele’nin ailesi olmadığı için Zehra’yı Müberra hanım ve Halil efendiden oluşan mahalle büyükleri heyeti istiyor. Yüzüklerin takılmasının ardından verilen davete geç de olsa katılan Komiser Ünsal, bir hevesle damatla tanışmak için hamle yapıyor… ve tam da bu noktada, Kertenkele’nin aslında hiç Komiser Ünsal ile bu aile çerçevesinde bir araya gelmediğini fark ediyoruz. Başka bir deyişle, Kertenkele, Komiser Ünsal’ın bacanağı olacağını bilmiyor!

Bu haftaki bölüm, bu acı gerçeğin Kertenkele’nin suratına buz gibi çarpması ile son buldu. Önümüzdeki hafta muhtemelen Kertenkele’nin bir şekilde bu durumdan yırtması ile başlayacak. Zehra ile Ziya hoca hızla evliliğe doğru giderken, Kertenkele ve Ziya hoca arasındaki farkın giderek kapanması ve Komiser Ünsal’ın amansız takibi sayesinde yine hop oturup hop kalkacağımız bir bölüm bizi bekliyor gibi duruyor.

Artık pek çok açıdan oturmuş olan dizi, Zehra’nın masum bir aşkla ve hayranlıkla Ziya hocaya bağlanması; bu sırada da Kertenkele’nin yavaş yavaş doğru yolu bulması eksenine oturmuş gözüküyor. Geçtiğimiz hafta çıkan, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın camilerde görüntü almayı yasaklaması diziyi nasıl etkiler, kurulacak bir set ile bu problem giderilebilir mi, ya da Diyanet bu kararından geri döner mi bilemiyorum fakat Kertenkele, özgün hikayesiyle ekranlarda olmayı her açıdan hak eden bir yapım olarak yayın hayatına devam ediyor. Siz de biraz mizah ve bolca iyi oyunculuklar barındıran özgün bir hikaye izlemek isterseniz, cumartesileri ATV’de Kertenkele’yi kaçırmayın. Gelecek hafta beşinci bölüm yorumlarıyla görüşmek üzere, esen kalın :)

BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER