Takvimlerden haberin yok.
E hani Akdeniz Akşamları?
Takvimlerden haberin vardır da sen giden tarafsındır diye biriktirmeye hakkın yoktur ya, sen bir tümör gibi taşırsın kafanın içinde; kalan bir hatıra, anı gibi gün gün biriktirir. Doğum gününde söyleyemediği sözcükleri saman bir kağıtla saklar bir dosyanın arasında. Gelemez çünkü konuşamaz ama en çok gidemez. Kalan, kalmıştır bir kere, kıpırdayamaz yerinden. Durur öylece, hayat geçer üstünden o sadece durur. Beklemek de değildir artık yaptığı, bekler yine de kendine bile itiraf etmeden ama durur en çok. Durmaktır onun ömrünün borcu. 

Faryalı da biraz öyle… Duruyor. 

Paraşüt sahnesi de kusuru olsun dedikçe sınav sahnelerinde hata üstüne hata yapılması biraz fazla özensizdi. Türkiye’de yaşayan herkesin yanında yöresinde en az bir kişi bu sınavlardan en az birine girmiştir. E bir bilene sorsaydınız ya, nedir, nasıl girilir, neler yapılır diye?

Ateş’in kapıdan başını uzatıp Alara’ya kaş göz yapması olmuş mu? Millet o sınav sırasında başını kaldırıp saate bakmaya çekiniyor, sınavı iptal mi olur korkusuyla, siz kapıya pembe gömleğiyle sevgilisine bakan Ateş oğlan dikiyorsunuz. Ve Ateş oğlanın boynunda püsküllü kolyesi… Bozuk para almıyor adamlar ya hu ne kolyesi, ne paraşütü, ne kapıda beklemesi? Neyse, bunları da nazar boncuğu sayalım ama üzerine çalışılsın. 

Alara’yı ben aldım, sen aldın, bende kaldı, sende kaldı derken Yıldız tutup elinden annesine teslim ediyor da bir rahat nefes alıyoruz. Bir bölüm daha Alara koşuşturması izlesek basardık çünkü çığlığı. Alara’nın annesi nerede büyümüş, insan nezaketen Yıldız’a bir teşekkür eder, kadın aldı kızını teslim etti sana hala tehdit hala tehdit. Neymiş, Cahit’i salarmış, sanki tutuyordu. 

Ateş çok odunsun ama hala parlıyor gözlerim sana bakarken. –Aslı

Aslı acil çıkış kapısı mı Ateş? Aslı ihtiyaç anında kırınız camının arkasındaki buton mu? Aslı ne Ateş, Aslı senin 911 hattın mı?

O kadar bencilsin ki Ateş, o kadar olur. İyisin, hoşsun ama saf kan bencilsin, babandan mı aldın bu huyunu? Oysa ben Faryalı kadar eminim annenin oğlu olduğuna.

Biraz dur ve soluklan Ateş oğlan, bir sakinleş. Sonra koşarsın yeniden, bir nefes al. Çok fazla geldi omuzlarına bu yük, çok fazla çırpınıyorsun, çırpındıkça da su yutuyorsun. Bir bırak kendini akıntıya, su akar, yolunu bulur. 

Aşk; birlikte keçi sağmaktır.

Para lazım, adı altında yapılan aktivitelerde bu bölüm peynircilik vardı. Hadi bakalım süt sağmaya.

Aslı’nın iyi eden elleri var demiştim, sanırım onu anlatmak için kurabileceğim en doğru cümle bu. Aslı yine koşulsuz, şartsız koştu Ateş oğlanın yardımına. Canım Aslı, ne güzelsin.

Ateş oğlan da arsız kere arsız, Haydar amcanın yanında damat rolü yapmalar, Aslı’nın başını boynuna gömmeler, tişörtünü çıkartıp Aslı’nın üstüne atmalar… Bir de telefonla konuşurken yalnızım demeler.

Yalnız değilsin Ateş oğlan, şimdi fark etmiyorsun ama Aslı var. Ne zaman düşsen orada, ne zaman yolun çıkmaz sokağa girse orada, ne zaman yükün omzuna ağır gelse o yine orada. Aslı orada Ateş oğlan, şimdilik sadece bakıyorsun ama az az başladın görmeye. 

Yazı devam ediyor..
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER