Öyle uzağız ki, birbirimize…
Romantik komedilerin içine serpilen, dramı izlemeyi çok seviyorum. Bu bölüm, aralara serpilen dramlar, Lale’nin psikolojisini anlamamıza bir kez daha yardım etti. Lale’nin kırılganlıklarını da sonuna kadar hissettim ben. Organizasyon firmasındaki birbirine aşık çiftlere bakması, bu bebek aşk bebeği olmayacak demesi,  Pelinsu’nun sinsiliği sayesinde Onur’la baş başa vakit geçirdiğini bilmesi… Bir yandan evliğin “formalite” olduğunun aklından çıkartamıyor haklı olarak. Çünkü Onur, bunun aksini hissettirecek hiçbir şey yapmıyor.  Bir de Lale’nin bu düşüncesini, desteklercesine; hâlâ ilişkisini devam ettiriyor. Bu kadar yükü nereye kadar kaldıracak Lale, inanın merak ediyorum…

Bu bölümün fragmanını izlediğimizde, hepimizin korkulu rüyası Pelinsu ve Onur’un baş başa olduğu sahneydi.  Kafamızda yüzlerce şey kurduk. Şükürler olsun ki, bir dizi klişesi gerçekleşmedi. Çalın davulları! Yalnız, flashbackle o geceye dair bir şeyler görürüz diye korkmuyor da değilim. Ama, bu konuda Onur’a güvenim tam. Yüzümü kara çıkartacağını düşünmüyorum.

Dizilerdeki minik detaylar benim için çok önemli. Mesela, Lale’nin yüz ifadesinden, canının bir şeyler çektiğini anlayan Onur naifliği şahaneydi. Artık Lale’yi yorumlamaya başladı. Bir de, geçen hafta dediğim gibi verdiği mesajları anlasa her şey yoluna girecek!

İkinci bir emre kadar, Onur’un hislerine “bebeği” alet etmesini ve “Lale benim çocuğumun annesi.” tarzındaki cümleleri yasaklıyorum! Lale’nin, sadece çocuğunun annesi olmadığını hissettiğinde çözülecek bu düğüm. Ben böyle konuşuyorum ama, Onur’un Lale’yi kıskanmasından başka hiçbir duygusunu göremiyoruz. Lale için de, aynı şey geçerli. Birbirlerine karşı hissetikleri tek duygu “kıskançlık.” İtiraf etmeleri zaman alabilir, ama bunu bize hissetirmeleri lazım. Onlar kafa karışıklığı yaşasın ama biz hissedelim onların duygularını. Böyle hiçbir şey göremiyoruz da, hissedemiyoruz da. Daha birbirlerine yakınlaşmalarını izlemeden, uzaklaşmalarını izliyoruz. Hâl böyle olunca, itirafların olacağı bölüm için beklentim baya yükseldi. “Beklenen gün gelecekse, çekilen çile kutsaldır” demişler ya, eğer bu kadar birbirlerinden uzak durmalarının, karşılığını alacaksak tamam diyeceğim de, vallahi sabırsızlıkla bekliyorum. Rica ediyorum bu konu daha fazla uzamasın, iş tatlıya bağlansın!

Aşkla güleceğimiz günler yakın!

Filiz, bu bölüm Erol’un onunla niye evlendiğini öğrendi aslında. Ama, konuyu kapattı Sarıhan ailesi. Bu konu üzerinde düşünüp, Erol ve Filiz’in duygusal sahneleri gelir mi sizce? Yalnız, Filiz’in diyet maceraları çok güzel işleniyor. Bir çoğumuz, bu hisleri yaşıyoruz çünkü. Bir de, Erol’u ne kadar gıcık olsam da, Cihan Ercan’ın enerjisi şahane!

Fragmanda Lale’nin yemekte “Birbirimizi sevmiyoruz anladın mı?” dediği sahneyi merakla bekliyordum. Bir itiraf gelir diye ümidim vardı çünkü. Elbette öyle bir şey olmadı. Ama, en azından Onur, Lale’ye güzel sözler söylerken, Lale tam yumuşamışken, kalp çarpıntıları olabilir diye düşünürken; Pelinsu yine arayarak araya girdi. Kazandığı iddia sonucunda Lale’den yemek yapmasını isteyen Onur, Pelinsu’nun oyununu fark ettiğinde o eve girmemeli ve Lale’nin yanına geri dönmeliydi. Böylelikle, Lale onu tercih ettiğini hissedebilir ve romantik bir sahne gelebilirdi. Onur, Pelinsu’yu hayatında tuttuğu sürece, bu şartlar altında, nasıl duygularından emin olacak hiçbir fikrim yok.

Bu bölümün en güzel sahnesi, bebeğin cinsiyetini öğrendikten sonra, Lale ve Onur’un alışveriş sahnesiydi. Onur’un Fenerbahçe forması almak istemesine karşılık; kendisinin Galatasaray’lı olduğunu ve bebeğinin de tabii ki Galatasaray’lı olmasını istediğini söyleyen bir Lale vardı ki, böyle güzel çekişmeler her zaman ilgi çekici. Ayrıca tabii ki Forever Galatasaray! Lale’nin kendi gibi bir çiçeği olmadı ama, bari kendi gibi Galatasaray’lı bir oğluşu olsun.

Nergis-Samet-Songül üçgeninde daha neler olacak heyecanla bekliyorum. Songül, dizide yazılan en sağlam karakter. En ince ayrıntısına kadar düşünülmüş, samimi ve gerçek bir anne profili. Bu rolü de Sumru Yavrucuk’tan başkası oynayamazdı. O kadar doğal oynuyor ki. Songül o kadar içimizden bir karakter ki. Hepimiz annelerimizden bir şeyler buluyoruz eminim.

Yazı devam ediyor..
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER