Geceye açar akşam sefaları
The Leftovers, bu bölümde hikayenin karakterlerinden birine odaklanarak rotasını ilginç bir hale getirdi. İlk iki bölümde az gördüğümüz ama işlevini ve varlık sebebini net olarak anladığımız Rahip Matt Jamison'un (Christopher Ecclesto) trajik hikâyesini izledik. Oldukça da etkilendim. Özellikle hikayenin genel akışın içinde hop diye bir köşeye odaklanması oldukça ilgimi çekti. Her ne kadar ham seyirci 'izlarkaan çık sıkıldık' dese de doğru bir yönelim olduğunu ve diziyi çok uzun sezonlara taşıyacak hareketler ürettiklerini net bir şekilde söyleyebilirim. Hoş dizinin gelecek kaygusu da kalmadı. Türkiye'de yayına girmeden çok önce zaten ikinci sezon onayını aldı. Ferah feza izleyebilirsiniz.

Two Boats and a Helicopter adındaki üçüncü bölümü Keith Gordon çekti, Damon Lindelof bu sefer de yanına Jacqueline Hoyt'u alıp bambaşka bir hikaye piramidi oluşturmuş. Keith Gordon portfolyosunu "suç-korku- gerilim" işleriyle doldurmuş, 61 doğumlu bir yönetmen. Bölüme artı değer kattığı da tartışılmaz. Jacqueline Hoyt ise daha önce iki bölüm The Good Wife yazmış. Çok bildiğim bir isim değil ama, bölüme hikaye ve diyaloglar bazında kadınsı bir hassasiyet kattığını gönül rahatlığı ile söyleyebilirim.

Her zaman seninle olması mı, işe yaramasımı mühim?

Matt, Pandora'nın Kutusu'nu açarken..

Rahip Matt'in, "Açılın ben 'Doctor'um" duruşu..

Bölüme gelirsek.. İlk cümlede de söylediğim gibi bölümün kahramanı Rahip Matt idi. Tamamen küçülen ve tek kişiye odaklanan hikaye sayesinde felaket gerçekleştiğinde bizim kasabadan 100 kişi kaybolduğunu ve Matt'in karısının da saksıda çiçekten farksız bir hayat sürdüğünü öğrendik. Bölümün açılışında Rahip, kilisede bi temiz dayak yedi. Dikiş atılmacasına.. Dayakla zaten tetiklenen, üstüne de kilise binasına göz diken "Suskunlar" sebebiyle Pandora'nın Kutusu'nu açmaya yeltenen ve dahi açan Rahip Matt, bu bölümde hamasetin dibine vuracak kadar büyük bir ders de aldı, çok şükür. Damon tipi yazar adamlardaki bu 'kutsiyet' merakının sebebini anlasam da (Lost zamanı da yapardı böyle ders mahiyetinde atakları) hikaye bana göre sürprizsiz ama çok etkileyici yürüdü. Gözünün yağını yediğimin rejisi de verdi gazı bölüme, apıştım kaldım izlerken.

Bu arada Rahip Matt'in kilisede dayak yemesine sebep olan Amber'ın da kaydolmadan önce çor çocuğa uyuşturucu satan bir hemşire olması ilk bölüm yorumunda altını çizdiğim, "Gidenler pek de sevilenlerden oluşmuyor sanırsam ya da en azından kaybedenlerin bir kısmı şimdi daha mutlu görünüyor" tezimi bir kez daha hatırlamamı da sağladı. Matt de sanırım benim gibi düşünüyor. Çünkü Andew Sasaki adını ikimiz de aynı anda not aldık. İmkanım olsa ben de kalkıp gider ve söz konusu kumarhanede araştırma yapardım. O derece takıntılıyım tezime. Koy cebe... Geçen bölümlerde aniden beliriveren köpeklere bu bölüm de güvercinler eklendi. Bu hikaye böyle giderse çok acayip işler izleyeceğiz. İnşallah gerilim dozu yükselse de 'korku' temasına bağlamazla da sezonu yarım bırakmak zorunda kalmam. Çünkü korku bir izleme türü olarak uzak durmayı tercih ettiğim duygudur. Zaten gerçek hayatta yeterince korkum varken bir de üste para veremem. Kusura bakmayın. Neyse..

Hikaye yayılırken anlıyoruz ki tatlı Matt zor durumda. Öyle ki bankadan gelen telefonları bile açmıyor. Oysa borçtan bu şekilde kaçmanın bir anlamı olmadığını hepimiz biliyoruz. Hele de bir bankaya borçluysan. Matt ortalığı temizledi, evraklarını tasnif etti, bir bebeği vaftiz etti, kumarhaneye gidip Sasaki hakkında araştırma yaptı. Yeni 'avı' Sasaki hakkında el ilanları bastı, sokaklara çıktı dağıttı ama bankayı aramadı gitti. Sonunda banka memurunun karşısına oturmak zorunda kaldığında ise olayları derleyip toplamak için çok az vakti olduğunu öğrendi. Taksitlerini çoktan ödemeyi çoktan durdurduğu bir kredi borcu var. Kilise binasına alıcı çıkmış. Buyur buradan yak Matt! Şimdi iş, kiliseyi kurtarmak için 135 bin +1 doları bulmaya bakar.

Sırf tezini ispatlamak için Nora'nın kalbini kırdın. Bizimle değilsin Matt!

Matt, 24 saat içinde gerekli olan parayı bulmak için aklına gelen her helâl yolu denedi. Önce gitti kız kardeşi Nora'dan borç istedi. Nora'yı bildiniz değil mi? Geçen bölümlerde Şerif'in kızlarının da ilgi odağı haline gelen anketör abla. Nora parayı vermek için Matt'in asla kabul etmeyeceği bir teklif yaptı. Matt 'çaresiz' kalınca her anlamda Hak Yolu'ndan saptı. Ama sonunda da ağzının payını da aldı. Çocuklarının okul parasını dahi kumar masalarında yemekten çekinmediği için çok kınadığımız vicdansız kayıp vatandaş Susaki ile aynı günahı işledi. Haklısın, bu olanlar bir sınav Matt. Kendin söyledin. Önceden olanlar için değil, sonra olacaklar için bir sınav ve Nora'nın da dediği gibi sen en yanlış cevabı seçmiş olabilirsin.

Ying-Yang! İyi de, kötü de içimizdedir. Yuları da bizim elimizde.. Yazının en başında bahsettiğim 'hamaset kokan hareket' de işte bu ders oldu, bana göre. Altı kalın kalemle defalarca çizilmiş hayat dersini kenara alırsak Matt'in hikayesine odaklanan bölüm en başında da söylediğim gibi gerçekten de etkileyici olmuştu.
Böyle işte..
R.

BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER