Kapılar kapandığında güzel yaşamlarına iki ya da üç kişi olarak devam edebilecekleri hayali, hayata atılmış en güzel imzadır. Her mutluluk, her hayal, her umut biriktirilmek içindir. Yaşamak bir olmak, hep ve tek olmaktır.

Ayrılık da yaşamın, hayatın bir parçasıdır. Bir kına da süzülen gözyaşları bu ayrılığa en güzel örnektir. Kendi yuvasını kurmaya hazır Defne'm "ağlamam" demesine rağmen engelleyemedi kendini. Hayat, mutlu ayrılıklarla bile gözyaşı döktürebilecek kadar duygu seli yaratabilir.

Yıldızları okumayı öğrenen Ömer'le, sonsuzluğun başlangıcını hiç unutmayacak Defne'nin düğün günü heyecanını zevkle izledim. Her şeyi halledebileceği güvenini verebilen bir eşe sahip olabilmek, hem de en mutlu olunması gereken bir anda, bir genç kızın hayallerinin suya düşüşü ile -hem de bir limonata yüzünden- odaya emin adımlarla giren, sevdiği kadına "Ben varım, çözeriz, yeter ki sen mutlu ol, sevgilim." güvenini veren Ömer'i kim sevmez. Defne'sinin gözlerine ışıltısını geri verdi, Ömer.

Yeni gelinlik, büyülenmiş bir Ömer ve şahane bir gelin... Sanırım sadece Ömer değil, hepimiz büyülendik. Hayat bazen üstüne düşen görevleri layığıyla yerine getirir ve çok mutlu eder...

"Aynı ömrü mutluluk ve güvenle paylaşacağız, yıllar geçecek eskimeden, eksilmeden, birlikte olacağız. Aynı günü, aynı geceyi, aynı ömrü paylaşacağız, birlikte yaşlanacağız. Hala şanslı hissedeceğim kendimi. Seninle olduğum için seninle bir olduğum için, iyi ki varsın sevgilim."

Bu sözlerle Defne'm kendine geldi. Sevdiği adamın yürekten söylediği aşk dolu bu sözlere kayıtsız kalamazdı. Sırrı açıklama zamanı çoktan gelmişti.

Bütün gücüyle sevdiği adamın koluna sıkı sıkı tutundu. Her aldığı nefeste yutkunmakta güçlük çekti Defne. Gözleri kaybetme korkusuyla parıltısını kaybetti. "Her şey bir oyunla başladı." cümlesi çok zor ağzından çıktı. Sanki sözcükleri düğümlendi birbirine... Defne'nin bu sırrı, düğünlerine giden yol da söylediğine inanamayan bir Ömer gördüm ben. Göz bebekleri büyümeyen bir Ömer gördüm. Kızmayan! Olduğu yere çakılmayan, şok olmayan, her adım da "madem şimdi söyledin, ben biliyordum" mesajı veren Ömer'i gördüm. Hamlesini planlamaya odaklı, o zeki adamı gördüm.

Defne'min titreyen ses tonundaki dürüst itirafa sevdiği adam kayıtsız kalamaz. Ömer asla sevdiği kadını o düğünde bırakıp, gitmez. Bu düğünü basına malzeme yapmaz. Defne'sinin boynunu önüne eğdirmez. Defne'nin ailesine bu ayrılığı o düğünde yaşatmaz. Ömer yıldızlı bir düğün gecesini yıldızsız bırakacak derin izlere sebep olmaz. Son sahne de birbirlerine kilitledikleri gözleri hiç ayrılmaz umarım.

Hayatı en güzel haliyle yaşayabilmek; tahmin yürütmeden, en iyiyi umut ederek, dürüstlükten vazgeçmeden, yalansız, affederek, sevinçle, şefkatle, aşk ve sevgi ile bütünlemektir, kabul etmektir, destan yazmaktır... Sevdiğim bir şiiri sizlerle paylaşmak istiyorum.

Yaşamak ne güzel şey
Anlayarak, bir usta, kitap gibi
Bir sevda şarkısı gibi
Bir çocuk gibi şaşarak yaşamak...
Yaşamak birer birer ve hep beraber
İpekli bir kumaş dokur gibi
Hep bir ağızdan sevinçli sevinçli bir destan okur gibi

Nazım Hikmet Ran

Yazı devam ediyor..
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER