Şeyma’nın
13 bölüm boyunca yaptığı tüm kötülüklerin toplamının on katının, bölümün tamamına
itinayla yayıldığı, acaba şimdi nereden ne çıkacak dedirttiği bir bölüm
izledik. Eh kızın haftalardır yaptığı bütün planlar elinde patladı tabi. Öykü
yükseldikçe Şeyma ezildi. Şimdi Öykü ve ailesi aciz kalıp eline düşünce, düşene
bir de ben vurayım demekten hiiiiç çekinmedi Şeyma. Ancak anladık ki sorun DNA
kaynaklıymış. Şeyma’nın babası Orhan daha önce izlediğim hiçbir dizide görmediğim
şekilde, sokakta kalıp evine sığınanları ikinci dakika gerisin geri kapının önüne
koymaktan çekinmedi. İzlediğim en acımasız karakter olan Ali Kaptan bile
yapmazdı bunu yahu. Vicdanless Orhan! Şeyma, canısı, aileni tanıyınca bir an içimde
bir sevgi kabarcığı oluşmuştu senin için, ama o da bu bölüm çabuk söndü sayende.

Acar ailesinin dramı ise ince
ince başka konulara yelken açmaya başladı.
Şeyma’nın Mete’den puan kazanırım
maksatlı daveti ile, Öykü ve ailesi geçici olarak Mete’nin Şeyma ile yaşadığı eve
geldiler. Şeyma’ya pamuk ipliği ile bağlı olan Mete, etrafında Öykü ve nedense
bir türlü unutmadığı anıları varken yavaş yavaş aklı kayabilir, tehlikeli.
Diğer tarafta zaten Meral’den
etkilenmiş olan Bülent, ailenin yaşadığı bu zor günlerde destek olmak için yine
Meral’i görmeye gitti ve pek bi hevesle yemeğe davet etti. O akşam yemeği de
oldu mu sana mutlu aile tablosu!
Önem ise bir umut Bülent ile aralarının
düzelmesi için çiçeğini çikolatasını almış gelmişken, Bülent başka alemlere
yelken açmıştı bile. Usul usul geri dönmek zorunda kaldı Önem, ama bu konu
burada kapanmaz. Başından beri Öykü’yü koruyup kollayan, akıl hocalığı yapıp
destek olan Önem’i çığrından çıkaracak bence bu gördükleri. Haftaya artık iyice nevri
dönmüş bir Önem izleriz gibime geliyor. Bu arada biz Meral ve Cem’i en son
Bülent’te oyun oynarken bırakmıştık. Sonra sanki Mete’nin evine dönmediler, ya
da ben kaçırdım. Sahi, Meral teyze, nerede kaldınız siz o gece? Önem yazıyor
ama bunları bak bir kenara! Uyarımı ciddiye al derim.

Ailesinin yanında olmak isteyen
Öykü, iki gün sonra yapılacak olan Evren’in defilesinden çekilmek istedi –ki bu
kısımdan hiçbir şey anlamadım-. Defile de maaş aldığı işinin bir parçası değil
mi? Taksiye mi çıkacaktı yoksa ek gelir için? Üstüne bir de sanki Önem onu ailesinden
alıkoyuyormuş gibi tuhaf bir tavır takınarak Önem’in karşısında neredeyse Yaşar
Usta tiradı atmak üzereydi ki, Önem duruma el koydu. Kendi yaşadıklarından yola
çıkarak annesiyle beraber ayakta kalma çabalarını anladığını ve destek olmak
istediğini, emeğinin karşılığının kendisine ödeneceğini ve bu parayla evini
bile kurtarabileceğini söyledi Önem.

Bu dörtlüyü seviyoruz ya..

Biscolata erkeği Fernando !
Mete bu travmayı atlatabilecek mi? Mete’nin köşeli jetonu haftalardır takıldığı yerden düştü
sonunda bu bölüm. Meğer kafası kopmuş tavşanla travma yaşaması gerekiyormuş.
Şeyma’nın gerçek yüzünü Olcay ile mesajlaşmalarını okuyunca en sonunda gören
Mete, eğer hafıza kaybına uğramazsa umuyorum gelecek bölüm artık Şeyma’dan koşarak
uzaklaşır. Ha yok yine de uzaklaşmazsa artık benden bu kadar.
Bir türlü ne
yaptığına anlam veremediğim bir diğer karakter ise İlker. Bu adamcağız karısına
sadık mı, değil mi? İlk bölümler aklı bir karış havada, gördüğü her kadına
uçuşan İlker, bir ara tövbe edip imana geldi ama bu bölüm yine fabrika
ayarlarına geri döndü. Neyse, İlker’i gelgitleri ile baş başa bırakıyorum.
Mete bir heves Şeyma’dan ekşili köfte bekleyedursun,
Şeyma ise Öykü’nün çizimlerinin peşindeydi. En yakın arkadaşı zaten ailesiyle
son derece zor durumdayken, en ufak bir acıma belirtisi göstermeden ince ince
planlarını uyguladı Şeyma. Hiçbir şey yapmasa, bakışları ile yedi bitirdi.
Meral’in gözünden kaçmadı bu bakışlar ve Öykü’yü uyarmaya çalıştı ama nafile. Pollyanna
Öykü o saf duyguları ile Şeyma’yı iyilikle kazanabileceğini düşünüyor hala.
Gerçek hayatta çok zor ama Öykücüm,
Kiraz
Mevsimi senaristleri yazarsa belki!

Öykü’yü
neşelendirmek için şoför Fernando, annesinin çalıştığı kafede tüm aileyi
gülümsetmek için şef, dikimevinde vicdanlara hitap eden konuşmacı, kasları fora
bir masör ve sevdiği dinlensin diye hazırladığı mekan ile Ayaz, izleyenlerden
bence tam not almıştır.
Şeyma ne kadar şeytansa, Ayaz bir o kadar melekti bu
bölüm, sadece kanatları ve kafasının üstündeki haresi eksikti. Diziler
tarihinin gelmiş geçmiş en romantik, en düşünceli aşığı yarışması açılsa en
birinci karakter adayım kesinlikle Ayaz olur. Hayır, abartmıyorum. Haftalardır
Öykü’ye destek olmak için ayırdığı zaman, yaptığı sürprizleri, yaratıcı
hediyeleri ve düşünceli tavırları ile Ayaz’dan başka bu ünvanı hak eden bir karakter
varsa aklınızda yazın yoruma, kapışalım : )
Bu Derin Aydın'ı hiç gözüm tutmadı benim, hah buraya yazıyorum!Ayaz’ın tüm
bu yaptıklarına rağmen, Öykü berbat geçen gününü fotoğrafçı Derin Aydın’a (Özgür
Çevik) anlatırken, arada bir saniye bile Ayaz’dan bahsetmedi. Hiç oldu mu Öykü?
Şeyma ve
Olcay’ın taktığı çelmeleri Ayaz sayesinde bir bir aşıp defile gününe gelen
Öykü, son düzlükte iki darbe daha aldı. Defilenin mankenlerini büyük beden
mankenleri ile değiştiren acımasız ikili, Ayaz’ın manken olan eski kız arkadaşları
sayesinde bu planda da çuvalladılar ama Setenay’ın gelememesi ile aradıkları
fırsat ellerine geçti. Bu defa Öykü, Derin Aydın’ın verdiği moral ile risk
almaya karar vererek defilenin son parçası olan gelinliği Setenay yerine kendisi
giyerek podyuma çıktı. Bölümün son saniyelerindeki alkış kıyamete bakılırsa, Öykü’nün
defilesi oldukça da beğenildi.
Ancak bölümün ardından gelen fragmana göre ortalık
haftaya fena toz duman olacak. Kurduğu planların hepsi bozulan Şeyma son bir deneme daha mı yapacak dersiniz?