İpi elimizden kaçmış uçurtmamızın peşinden koştuk durduk.
Olacak, olacak Eylül korkusunu yenip inatla davasından dönmezken, Cemre
hayatını kaplayan kâbusu geride bırakmışken, Songül Güney’e bu kadar sıkı
sarılmayı öğrenmişken bizi bu saatten sonra kimse davamızdan döndüremez.
Yolunda gitmeyen cehennemimizde ektiğimiz tohumlar tutacak. Artık bizim de gül
bahçemiz olacak.

Gözlerime bak ve doğruyu söyle!
Gurur duyulacak, alnından öpülecek ve hatta Serkan’ın da
yaptığı gibi alkışlanası inadına sağlık be Eylül. Annesi olacak insan
müsveddesinin yaptığı onca çirkinliğe rağmen vazgeçmiyor olması aslında çektiği
acının kanıtıdır. Sevgisi de acısı kadar büyük olduğu içindir belki hala
savaşacak güç bulmasının sebebi. Sahnede de dediği gibi “Bütün bunlar onun suçu
değil ve herkesin başına gelebilir.” Bunları şimdiye kadar kimseye bu kadar
cesaretle anlatamamıştı ve belki de Defne istemeden de olsa Eylül’ü özgürlüğüne
bir adım daha yaklaştırmış oldu. Bu olay başına gelen herkesin yapması gereken
tek şey aslında bu. Yine sosyal mesajın en muhteşemini verdi canım senaristim.

BEN! BEN! BEN!
Defne yine bildiğimiz Defne. Hala aynı basitlikleri ile
kendini rezil etmeyi başardı. Meral sormuştu ya hani “Acaba Serkan’ı cami
avlusunda mı bulmuşlar?” diye, bence bu Defne için daha geçerli çünkü bu
salaklığın başka bir açıklaması olamaz. Neyse ki Eylül duruma el attı ve
orijinal Maria Leonardo’suna kavuştu. LeoMar’ın koruyucu meleği Eylül’e koca
bir alkış.

Ne koydun lan kafana? :D
Güney’in ailesi yine formundaydı. Hele annesinin Ekrem’e
yaptıkları içimin yağlarını eritti. Farkında olmadan kendi kuyusunu kazıyor o da.
Ekrem paraları geri almanın bir yolunu bulursa ki bulacak gibi duruyor o zaman
Güney’i gerçekten zor günler bekliyor demektir. Bir hayal edin; ”Banu, Ekrem, Güney, Kader
ve Junior Ertürk aynı evde.” Bu aileyi dilaltı hap olmadan izlemek yasaktır!!!
Yazı devam ediyor..