Cehennem, insan yüreğinde sevginin bittiği yerdir.*
Entrika, gerilim, drama, komplo teorileri, heyecan, aşk, yaşam mücadelesi, kan ve göz yaşı. Bir dizide bulabileceğiniz her şey pazartesi akşamları Atv'de.Yaşasın Agatha Christie ve onun komplo teorileri! Emel sahnelerini ve özellikle flashback sahnesini izlerken doğru yerde olduğumu bir kez daha anladım. Her ne kadar bazı konuları ısıtıp ısıtıp önümüze koysalar da sağlam kanallarda fantastik hikayeler yazabildikleri de bir gerçek. Hele o kan detayına bayıldım. "Sakatatın hastasıyım, komplo teorilerinin ustasıyım! imza:Emel Derinoğlu". Kadın dizi kötüleri içinde çığır açan bir yenilikle herkesin kanını donduruyor. Cehennem, insan yüreğinde sevginin bittiği yerdir demiş Dostoyevski. Tıpkı Emel`in yüreğinde sevginin bitip, Cemre`nin cehenneminin başladığı gibi.

Benim banka kredisine ihtiyacım yok.. 

Bu bölümün başrolü kesinlikle Emel ve Güney oldu. Güney'e geleceğim sonra ama ondan önce Cemre'ye tavsiye: Bebeğim acilen “46 Yok Olan”dizisini izlemeyi bırak. Tamam dizi enfes, muhteşem bir dizi ama bu kadar etkisinde kalma. Akşam git o kadar şeyi yap sonra sabah kalk ben bir şey hatırlamıyorum de. Yok ya ne ala memleket!

Aslında başına türlü felaketler gelen insanlar bir tür bağışıklık kazanırlar ve bir süre sonra başlarına gelen kötü olaylarda soğukkanlılıklarını korurlar fakat Cemre bu konuda fazlasıyla çömez. Yani en azından hatırlamaması halinde biraz şüphelenmesi gerekir ama o tam anlamıyla halasına teslim olmayı seçiyor. Etrafında bunca kötü insan varken, aynı halası onu bunca zaman aramazken bir anda ortaya çıkmışken ona karşı daha mesafeli davransa keşke. Hala ve miras meselesi fazla uzamaz bence, senaristler bir yere bağlama yolunda ilerliyorlar gibi. Umarım Cemre mirası öğrendiğinde üzerinde bunca insanın kanı var diyerek reddetmez. Her ne kadar felaketlere yol açsa da, Cemre'nin babası o parayı emeği karşılığında kazanmıştı ve o para kızının hakkı.

Ne demek sarmalar evde kaldı? 

Biraz entrikadan uzaklaşıp ara verelim ve bu arayı da dizi tarihinin en en en tatlış-takıntılı çiftinden bahsedelim. Aslında Feride de teoriler konusunda fena değil, iki dakikada mevzuyu bağladı ama haklı. Hepimizin hayatında sırf sevdiğimiz kişilerin hatırı için katlandığımız birileri vardır ve bu durum dünyanın en berbat duyguları içinde ilk 20'de kıyasıya yarışır. Gerçi ben Feride o kızı saçından tutup orman boyu sürükler ve Toprak da adamı golf sopasıyla kovalar diye düşünmüstüm ama allahtan onlar medeni ve görgülü insanlar. Onları izlerken yüzümde istemsizce bir gülümseme oluşuyor ve onların enerjilerini doğru yansıttıklarının bir kanıtı. İpek Karapınar dev oynuyor. Kadın içindeki cevheri bi anda dışarı fırlatmasını iyi biliyor.

 

Yakın mumları, kınamız vaaaaar! Bölümün benim için tartışmasız en unutulmaz repliğiydi bu. Ağzın bal yesin kız Songül çünkü Kemal denen o ultra psikopat,s üper manyak, beyin yoksunundan kurtulduğumuzda dizi seyircileri olarak bir kına organizasyonu düzenlemek ciddi düşüncelerimiz arasında. Hatta mahalleden adam toplayıp Mesude'ye tüpsüz dalmak isteyen, kiralık katil tutup Banu`yu öldürtmek isteyen ciddi bir topluluk söz konusu. Kötülükte benim diyen dünya dizilerine taş çıkartır bizimkiler.

Şimdiye kadar izlemiş olduğunuz bütün kötü karakterleri ve yaptıklarını unutun. Kötülükte bir çığır açıldı, bir nefes üflendi, bir doku kazandırıldı. Aradığınız bütün maceralar bir arada,tek pakette, üstelik sadece haftada bir dizi. Evet, evet sadece bir dizi. Hafta içinde izlemelere doymadığınız ne kadar heyecan varsa hepsini bir araya toplamışlar. Nerede mi? Tabii ki Kırgın Çiçekler`de. Her türlü duygu durumunu ve psikolojik gerilimi içinde barındırıyor.

Not: Yazarı Emel sahnesinin mükemmelliğinden ve fragmanın fantastikliğinden sonra kaybettik. ^^


Yazı devam ediyor..

BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER