Altın kalpli Bahar’ın çalacağı tek şey Ateş’in kalbidir
“Paran mı var, derdin var" derler ya hani, Nuran ve Efsun'un bu bölümdeki derdi, yükte de pahada da ağır, bir çanta dolusu altındı. Bankaya güvenmeyip, o kurtulmak istedikleri Gelincik’in toprağına güvenmeleri manidar. Gecenin yarısı Bahar’ın korkusuzca odunluğu basmasını es geçersek, Nuran’ın paraları gömerken yakalanma durumundan alnının akıyla çıktığını söyleyebiliriz. Kriz yönetiminde Nuran, kurumsal danışmanlık verecek kıvama geldi artık.

"Avuçlarımda hala sıcaklığın" şarkısını Nuran'a hediye ediyorum.


Fakat geç bulup tez yitirdiler altınları. Bütün bölüm, bu altınların yükünün altında ezildi herkes. Hedefteki ilk kişi Bahar’dı. Bahar’ın dertlerine yenisi eklenmeden olmuyor ne yazık ki. Altınları onun almayacağını hepimiz biliriz ama Nuran “Vicdan yapmışsındır kızım” dediğinde “Acaba?” diyenimiz olmuştur.

Sarılmak iyidir, iyileştirir.

Her şeyi unutmak mümkün olsa ve öylece kalsalar.

Bölümün diğer kriz yönetimi uzmanı da Ateş di. Bahar’la aynı asansörde mahsur kaldıklarında Bahar’ı sakinleştirirken psikologlara taş çıkarttı adeta. Bahar’ın fobileri Ateş’in hayal dünyasında eridi gitti ama bence ikisinin de ruh hali pek iyi değil. Neyse ki sarılmak ikisine de iyi geldi. Fakat şunu da farkettim ki, Ateş’in hayalinde bir kız çocuğu babası olmak var. Hem de gözleri Bahar’a benzeyen. Tam biz de  Ateş’in anlattıklarıyla hipnotize olacakken asansörden kurtuldular çok şükür.

O kadar altın baş ağrısı yapar tabii!

Sorun ve sıkıntıdan kurtulma konusunda Bahar’ın en sık tercih ettiği şey eve dönmemek. Bu evden gitmeleri pek sevdiğimi söyleyemeyeceğim. Güleser ve Ateş olmasa parkta sabahlayacaktı, planı buydu. Hasret’in evine götürülmesi de pek iyi bir fikir değildi. Zaten Efsun’un çıldırmış bir vaziyette eve gelmesiyle bunu görmüş olduk. Efsun, o bildiğimiz uslubuyla verdi veriştirdi. Biz artık Efsun’u tanıdığımızdan tepkisine şaşırmadık ama Hasret ve Refika donup kaldılar. Bu kadar gerilimli bir anda “Konuşun birbirinizle, hemen, konuşarak çözersiniz ancak” dediğinde “Hasret sen konuyu hiç anlamamışsın” dedim. Çareyi Mehmet Emir’i aramakta buldu. İyi de yaptı. Çünkü gerginliğin dozu çok fazlaydı. Mehmet Emir bu sorunu şimdilik çözdü ama kendisinden beklentim evindeki kadınlar için de bir şeyler yapması. Çünkü Atahan Ailesi’nin kadınları, evliliklerine bulaştırdıkları entrikadan dolayı yorgun ve mutsuzlar.

Bu fotoğrafa en az Fulya kadar uzun süre baktım. Pek güzel..

Yalnızlığın resmi de bu olsa gerek..

Hülya sabretmeyi öğreniyor, beceriyor da. Yakında Asım annesiyle dönecek konağa ve sabrı yeniden sınanacak ama şimdilik gayet iyi gidiyor. Fulya’nın kaygıları ise devam ediyor. Hatta evlilik yıldönümünü hatırlamayan bir kocası olduğunu görünce kaygıları zirve yapıyor haliyle. İşin zor Fulya, hep söylüyorum. Bu dizide herkesin işi zor. Bizim de işimiz zor! Bütün bölüm “Altını kim çaldı” dedik durduk. Bu gizem diziye oldukça yakıştı. Altını çalan kişi, diziye yeni dahil olacak kişi diye düşünüyorum. Ateş’e iş teklif eden, rakip firmanın sahibi Nedim Irmaklı mı dır? onu bilemem. Her ne kadar, kömürlüğün önünde küpesi bulunan Sakine diğer şüpheli olarak düşünülse de, Sakine altınları çalacak cesarette biri değil. Onun bu ara en çok yaptığı şey, Nuran’a tehditkar cümleler savurmak. Nuran’ı korkutmayı başardı o da ayrı tabi. Finalde Efsun’un Bahar’ı banyoda, sofbenden zehirlenmiş bir şekilde baygın bulunca, önce havluyla üstünü örtüp sonra pencereyi açmasını, yaşadığı paniğe veriyorum. Bahar’ın hayatını kurtaran Efsun’a olan duygularımız karmakarışık. Ama gelecek bölümün fragmanındaki “Ateş’le yatmadım” itirafı gerçekse o zaman durum değişebilir. Bakarsın son yapılanları unutuveririz. Güzel hazırlanan ve iyi zamanlamayla yayınlanan fragmanları seviyorum. Meraklanmak iyidir.
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER