Poyraz Karayel: Senin bu ellerinde ne var bilmiyorum*
Çok amatörlük
Poyraz Karayel’de zaman su gibi aktı ve nihayet 50.bölüme vardık, herkese hayırlı olsun. Ellinci bölümde hem bir miktar aksiyon, hem bolca şakalar komiklikler vardı. Genelde olduğu gibi, sonlara doğru mevzular beklenmedik yerlere gitmeye, klişe sandığımız sahneler meğerse değilmiş çıkmaya başladı. Bölümden bende kalanlara bir bakalım isterim.

Adil Topal’ın diri diri mezara gömülmesiyle başladı bölüm. Oğlu Neşet’in de yardımıyla, Adil Topal’a önce Bahri’nin oğlundan çıkan kurşunları yutturup, sonra ölmeden mezara koydular. Normal şartlarda çok bayılmasam da, fazla rahatsız da olmayacağım bu sahne, muhtemelen topluca yaşadığımız moral bozukluğu, korku ve üzüntüyle dolu olduğumuz bir zamana denk geldiği için tüylerimi diken diken etti, bir miktar kanal değiştirmek zorunda kalacağım kadar uzak durmak istedim. Tabii sahnenin yüksek inandırıcılık içerdiği sonucuna da varabiliriz buradan.

Adil Topal’ın aramızdan ayrılışıyla değişecek dengelerde, dünkü çocuk olan Neşet’in ufak kumpaslarla koskoca Bahri’yi kandırabileceğini düşünmesine çok sinirlendim, gerçek Bahri bu değil. ‘Evde dosyalar var’ diyor, koşa koşa gidiyorlar dosyaları almaya. Hayır, sen Adil’den neler gördüğünü ne çabuk unuttun da şimdi oğlunu kendine BFF yapmaya karar verdin? Bir şüphelen, bir tedirgin yaklaş. İki tane dosyayla mafya alemini bu kadar çabuk ele geçirebileceğine nasıl inandın?


Neşet neyin peşindesin?

Neşet dünyanın en tekinsiz insanı olduğunu Ayşegül’e yaptığı ziyarette de gösterdi. İnceden ona yürümeler, beraber yemeğe gidelimler. Sahnenin en hoşuma giden yeri, Ayşegül’ün, her zaman çok kızdığı babasını, söz konusu Adil Topal olunca nasıl da savunduğunu ve ikisini karşılaştırmaya bile tahammülü olmadığını gördüğümüz an oldu. Poyraz mı Ayşegül’ü bu kadar değiştirdi ve kendi babasını ona öğretti acaba? Ya da çocuğunu kaybetmek mi? Hangisi olduğuna emin değilim ama, Ayşegül’ün ilk tanıştığımızdaki kadın olmadığı kesin.

Neşet’in kumpası sayesinde, Bahri’den başka neredeyse herkesin öğrendiği, Hasan Yağmur’un Sadrettin’in gerçek oğlu olmadığı da ortaya çıktı. Poyraz’ın bunu duyar duymaz Bahri’ye söyleyeceği o kadar kesindi ki. Onun bu şekilde kandırılmasına en dayanamayacak insan Poyraz. Bin kere yazsam doyamam, baba oğul olmayı en çok anlayan Poyraz.


Dünyanın en eksik sahnesi

Taşkafa ve Zülfikar’ı, o meşhur bilardo masasında kafa kafaya vermiş görünce nasıl buruldu içim, nasıl Sefer’i aradı gözlerim. İkisinin de bakışlarından, onların da aklından aynı şey geçtiği çok belliydi. Sonra Taşkafa’yla Zülfikar arasında geçen diyaloğa o kadar vuruldum ki, aynen yazmak isterim.
-Abi biz simdi biraz rahatladık, değil mi?
-Biraz rahatladık evet.
- O zaman benim mevzuyu tekrar açalım mı?
-Pamuk mu?
-Hayır, Ümran.
Onca üzüntünün arkasından, hayata dönüşün başladığını bu kadar güzel anlatan başka bir sahne olamazdı herhalde, yazanın da oynayanın da ellerine sağlık. Hele sonra, Taşkafa’nın Ümran’a açılmasının güzelliği neydi öyle? Hele o, ‘İsa’nın sevmesiyle olmuyor her şey’ diye olumsuzdan girip, sonunu mutlu bağlaması baldan tatlıydı. O umutla Namık’ın cesedinin olduğu yeri polise ihbar ederken, aklına bile gelmezdi tabii polisin cinayet suçlusu diye Ümran’ı götüreceği.


Bir SadBeg mi doğuyor?

Çok net ifade etmek isterim ki, şu saatten sonra dizideki favori çiftim Sadrettin-Begüm’dür, onlar beraber olsun ve sonsuza kadar mutlu yaşasındır. Meltem’in Zülfikar’la sevgili olmasını bile kabullenemeyen Poyraz buna ne der bilemem, ama bence harika bir fikir. Evet, İpek için üzüldüm. Zaman zaman ben Songül için bile üzülüyorum ama yine de içimdeki Sadrettin-Begüm sevgisini durduramıyorum.

Bol yaraları, ittirilip kaktırılmaları, bir yandan hiç esas adam olamamalarının hasarı, bir yandan etrafı kırıp dökerek hayata tutunmaya çalışmaları ile birbirlerine benzedikleri o nokta, birbirlerini iyileştirecekleri nokta da olacak inanıyorum ki. Önümüzdeki bölümleri bu heyecanla bekleyeceğim.

İyi seyirler.


*Bir de Göğe Bakma Durağı patlattılar ya iki arada bir derede, pencereler açtılar içimde. Evimizin içine gecenin bir vakti Göğe Bakma Durağı dolduran kim varsa en iyi arkadaşımdır, bu konu tartışmaya kapalı.
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER