Teknoloji
ilerler, çayımızı uzayda bile içeriz ama bazı şeyler asla düzelmez. Mesela mı? Hemen
söyleyeyim; mesafeler... Adama bak bu çağda mesafeden dert yanıyor, internet,
cep telefonu var yahu dediğinizi duyar gibiyim ancak kastettiğim öyle mesafe
değil! İnsanlar arası mesafeden bahsediyorum, yani bazen hızla kat edilen bazen
de asla kapanmayacak olan mesafelerden...
Tıpkı Ömer ve Elif’in arasındaki mesafe gibi...
Malum geçen
hafta Elif’in kara para işine bulaştığını itiraf etmesinden sonra Ömer uzun bir
sessizliğe bürünmüş ve Elif’e onu bağışladığına dair herhangi bir şey
söylememişti. İkili fiziksel olarak yakınken birbirine uzak düşmüştü, araya
mesafe girmişti. Bu bölüm de bu durumun daha uzun süre devam edeceğini
anlayacağımız türden bir açılışla başladı.
Elif’in kafasına
çuval geçirip kaçıranların Ömer ve Van’dan tanıdığı amiri olduğunu gördüğümüz
ilk sahneden sonra bomba patladı ve Elif’e teklif yapıldı; ya polisle
çalışacaktı ya hapse girecekti. Elif bence de doğru kararı vererek polisle
çalışmayı kabul etti. Sonradan Ömer’in olduğunu öğrendiğimiz bu fikir sayesinde
en azından şimdilik Elif büyük bir beladan kurtuldu. Ancak bu sefer de Ömer
için işler karıştı, tatlı sert amirinin (geçen hafta yazmıştım, bu sezona
katkısı büyük olacak amirin) uyarısıyla Elif’le arasında bir şey olmayacağına,
operasyonun bekası için söz verdi. Başka bir deyişle Elif bir adım atarak
mesafeyi sonlandırmak istedi, Ömer ise bir adım uzaklaşarak mesafenin
korunmasını sağladı.
Herkes yüz yüze şimdi geceyle... Turgut Uyar
Aşkını kalbine
gömüp bir süre Elif’ten uzak durmayı kabul eden Ömer şimdilik en doğru kararı
vermiş gibi görünüyor. Bu karar ne Elif ne de kendisi için kolay değil tabii
ama en azından Elif bir süre kendi yakınında, Metin tehlikesinden korunmuş
olacak. E aşık bir adam başka ne ister ki? Önceden de aynı tarafta olmalarına
rağmen Elif ve Ömer bu kez ‘resmi’ olarak da birlikte Metin’e ve Tayyar’a karşı
mücadele edecekler, bu da ilişkilerine yeni bir boyut katacak. Tabii Ömer’in bu
planı kağıt üstünde mükemmel gibi görünse de pratikte sandığından çok daha zor
bir plan. Birbirine aşık Ömer ve Elif’in bu kadar yakın ama bir bu kadar da
uzak olması, daha doğrusu uzak olmaya/durmaya çalışması nereye kadar gidecek
hep birlikte göreceğiz.
Sen flamenko, tango seversin de düğününün sonunda Ankara’nın Bağları çalar
be Elif!
Sünnet düğünü
sahnesinden aldığımız izlenime göre (karakterlerin neyle meşgul olurlarsa
olsunlar her şeyi bırakıp oynadıkları sahnelere dizi olsun film olsun hasta
oluyorum) bu durum fazla uzun sürmeyecek. Elif’in damarına hafifçe basarak, alkışlarla
onu piste getiren ve kendisiyle göbek atmasını sağlayan Ömer şarkıda olduğu
gibi hayatı tespih yapıp salladı. Elif’in sırf Ömer’in dediğinin (‘flamenko,
tango bilir, başka da bir şey bilmez’) aksini yapmak hırsla oynaması bölümün en
güzel anlarından biriydi. Müziğin bitmesine rağmen, yakın mesafede oynamaya
devam eden Ömer ve Elif, Arda kendilerini uyarmasa daha uzun süre sallanmaya
devam ederlerdi.
Bu sahneye bir
parantez daha açarsak, sahnenin Elif’in bu sezon yaşayacakları için de bir
ipucu sahnesi olduğunu düşünüyorum. Elif gibi tasarımla uğraşan, zengin bir
kadın eline silah alacak ve başka bir hikayenin, dünyanın içine atılacak. Geçen
sene Metin’in zoruyla karanlık dünyaya adım atan Elif, bu sefer de Ömer’in
dahliyle polis için çalışacak. Yani ilk tanıdığımız Elif’ten çok daha farklı
bir insan olacak. Bu sahne de Elif’in değişimin görsel bir yansıması gibi
tasarlanmış. Halka inememekle itham
edilen Elif, öyle olmadığını nasıl göbek atarak (yengenin deyimiyle döktürerek)
gösterdiyse, eline silah aldığı zaman da sanıldığı kadar zayıf halka olmadığını
gösterecek.
Ömer’in iyi bir hoca olmadığını hepimiz anladık! Bir de şeytan doldurur,
aman dikkat!
Silah demişken,
bölümün esas bombası ise Ömer ve Elif’in birlikte atış talimi yaptıkları sahneydi.
Elif ne kadar istemese de Ömer’in haklı ısrarıyla eline silah aldı ve atış
talimi yaptı. Ömer ve Elif uzun zaman sonra ilk kez bu kadar yakın oldular.
Tabii buna yakın olmak denirse! Elif de bu yakınlığına fazla dayanamadı ve
ilişkilerinin böyle ne kadar gideceğini sordu. Ömer yine net bir cevap
vermeyince, yakınlar yine uzak oluverdi bir anda Elif için. Bundan sonra da
Elif Ömer’e karşı daha uzak durmaya çalıştı. Öyle ki Ömer’in kazandibi yemeyi
önerdiği sahnede bile kahve içmekle yetindi, durumun ciddiyetini siz düşünün...
Atış talimi sahnesinin bir başka göze çarpan detayı da sahne boyunca çalan
müziğin sahnenin duygusundan çok uzak, dikkat dağıtıcı bir seçim olmasıydı. Sahnenin
her anına eşlik eden müzik, duyguyla yarattığı tezatla, sanki uzun zaman
boyunca Ömer-Elif kavuşmaz der gibiydi.
Mesafelerden,
kavuşamamalardan konu açılmışken aynı dertten mustarip Nilüfer ve Metin’i de
unutmamak lazım... Nilüfer ve Metin kalben birbirlerinden uzak değillerse de
fiziksel olarak, birbirlerinden ayrı düştüler. Polise teslim olacakken
Nilüfer’i Tayyar’a emanet eden Elif, istemeden de olsa Tayyar’ın ekmeğine yağ
sürdü ve böylece Nilüfer eski sevgilisi Mert’le aynı evde kalmaya başladı. Metin
ise bu durumdan rahatsız olsa da sessiz ve derinden hareket edip, olmadık bir
anda Nilüfer’in karşısına çıktı ve ona duyduğu özlemi, aşkı, yine kendi
yöntemleriyle çok güzel şekilde anlattı.
Sarı Fırtına lakabı bizim Metin’e de cuk oturuyor! Şiddetin ne hoş be Metin!
Ekrandaki favori
kötülerimden olan Metin yine hiçbir engelin kendisini durduramayacağını ispat
etmiş oldu. Tuvalette geçen aşk sahnesi olur mu yahu diyenler varsa bu sahneyi
dikkatle izlemelerini öneririm. Adam tuvaleti bile aşk bahçesine çevirebilecek
derecede tutkulu! Ayrıca her geçen gün oyununu geliştiren ve ekrana çok yakışan
Saygın Soysal’a selam olsun tabii, böyle güzel bir karaktere hayat verdiği
için...
Özetlemem gerekirse,
Kara Para Aşk’ın bu bölümünün de hikayeyi ve karakterleri ileri
götürme açısından çok iyi tasarlanmış bir bölüm olduğunu düşünüyorum. Ömer ve
Elif aşkı başlı başına bölümü taşımaya yetecek kadar büyük bir aşk zaten.
Nilüfer-Metin ilişkisi için de aynı şey düşünüyorum. İlk bölümde düğümü atılan
Hüseyin’in ikinci hayatına ise sonraki bölümlerde yer verilecek gibi. Hikaye o
zaman daha da hızını alacak ve iyi-kötü çarpışması başlayacak. Savaş
başladığında bazı karakterler bizi çok şaşırtacak gibi duruyor. Onlar hangileri
mi? E, onlar da bana kalsın şimdilik...