Alma mazlumun ahını...

Geçen haftayı heyecanlı bir finalle kapatmıştık. Biz Ferdi Derya’yı öpecek mi, Ada onları görecek mi derken tabii ki de bizimkiler Ada’nın baktığı yerde değildiler ve tabii ki Ada’nın seslenmesiyle beklenen öpüşme yalan oldu! Yalan olan kaçıncı öpüşme bu!

Doğan'ın bakışlar?


Vahit Akça tuazağa düştü!
Kobayların görüntülerini gören Vahit Akça başka seçeneği kalmadığından 500 bini sayıyor bizimkilerin eline. Kandemir ve Doğan’da ellerini kollarını sallayarak uzaklaşıyorlar. İzlerini kaybettireceklerine o kadar güveniyorlar ki Vahit Akça’nın bu olayın peşine düşeceğini umursamıyorlar bile!

Bizimkiler Vahit’i avlarken Yaren’de “yemişim operasyonunu” diyerek Tuncer’in yardımıyla sevdiceği Karlos’u kurtardı. Karlos’un sevimliliği ve Tuncer’in Karlos’un üstüne düşmesi sahnelerinde kahkahayı bassam da ekibin kalanının özellikle de Ferdi’den Karlos için bir endişe kırıntısı dahi görememek hayal kırıklığımdır!

Demek şampanya içiyoruz..Hmm..


Kutlamalar Başlasın!
Ekibimiz Ali Rıza Kaptan’ı kurtarmak için gerekli olan 1 milyonu sonunda topladı. Tıkır tıkır, fıkır fıkır bir tüyme planı hazırladı! Kaptan’ın kurtulacak olmasına sevinseler de ‘Nevizade’ olmaya o kadar alıştılar ki mahalleye veda etmenin hüznü sardı dört bir yanlarını! Plan hazırdı, Mehter Marşı’yla geldikleri mahalleden İzmir Marşı’yla gidecekler, Kaptan’ı da alıp ver elini Bodrum diyeceklerdi ama bölümün sonuna bakılırsa diyemeyecekler!

Siz kiminle dans ediyorsunuz?
Şantajı sindiremeyen Vahit Akça çıldırdı ve işin peşine düştü. Bahadır yine şüphelerinde haklı çıktı. Ah keşke şu çocuğu bir dinleseniz! Vahit Akça gibi bir karanlık dünya adamının hapisten yeni çıkmış Doğan’ın izini bulamaması şaşırtıcı olurdu doğrusu. Vahit şantaja uğradı ya yaptığı işin önemi yok(!) tabii emniyetten yardım istiyor ve kendini ”vatana hizmete” adamış olan hırsızlık büronun ‘pis işler’ müdüründen yardım istiyor. Müdür bu işi Ceyhun’a vermek istese de Ceyhun evlilik teklifi ile işin içinden sıyrılıyor ama görev Esra’ya kalıyor. Çetemiz bu ‘evlilik teklifinin’ aslında bir nevi hayatlarını kurtardığını nereden bilebilirlerdi!

Karlos'a deli gibi aşıksın balım! Biraz hızlı oldu ama neysee..


O benim ruhum!
Hayallerine kavuşacağını düşünen Yaren ve menajeri Karlos Toprağım Müzik’in sahibi Süavi’den beklemedikleri bir tepki alsalar da adamı doğduğuna pişman ettiler muhteşem performanslarıyla. Bu arada söylemeden geçemeyeceğim Süavi’de resmen Feridun Düzağaç ne kadar benziyor öyle :D Besteleri ağzımla yapıyorum diyecek kadar temiz kalpli insan Yaren, bu yola ancak Karlos’suz devam edersin teklifine boyun eğer mi? Eğmez elbette! Karlos üzerine düşeni yaptı ve imzala sözleşmeyi, hayallerinin peşinden git dedi. Vallahi takdire şayan bir hareketti, helal olsun! Hayalleri ve aşkı arasında kalan Yaren’de o benim ruhum diyerek aşkına sahip çıkarak helal olsun dedirtti. Oysa Karlos’un hayallerinin peşinden git lafına takılıp imzayı da basabilirdi. Ama Yaren delikanlı kız, onun kitabında iki yüzlülük yok! Süavi’yi pişman edecek son darbeyi de çıkarken yaptıkları ‘Ben sevdalı sen belalı’ performansıyla vurdular. Benim için bu bölümün en iyi sahnesiydi. Tabii bir de Karlos’un “Selami’den Atakan’dan Uğraş’tan söylüyoruz” diyerek dizinin senaristine de yaptığı güzel gönderme (Atakan kim?) dikkatli gözlerden kaçmamıştır.

Tatlı Telaş
Şehriban’ı kız isteme telaşına kapılıyor ve bu yolda en büyük yardımcısı sıranın kendisine gelmesini bekleyen Maşuka! Listeler hazırlayıp işe koyuluyor ikili. Bu arada mahallede Derya dışında herkes akşama söz kesileceğinden haberdar. Ceyhun ile Şehriban iki koldan haber salıyor Nevizade’lere. Ertesi gün topuklayacaklarının rahatlığıyla ve son kez ‘çok eğlenmek’ için isteme olayını kabul eden ekibimize bu hareketi yakıştıramadığımı söylemeliyim. Hem mahalleden ayrılacaklarına bu kadar üzülüp hem de o mahallenin güzel kalpli insanlarının duygularıyla bu denli oynamaları ne diyeyim, hiç güzel olmadı. Canım Ceyhun heyecandan eli ayağına dolaşarak evlenme teklifini yaptı sonunda. He dizlerinin üzerine çökmeyeydi iyiydi hani. Erkek adam dik duracak, gözlerinin içine içine bakıp teklif edecek, öyle eğilip bükülmeyecek! Kedi bulamadığı ciğere mundar dermiş hesabı benimkisi de işte af buyurun:) Şaşkın kızımız Derya’da Ferdi’den gelen mesajla hiç düşünmeden ‘evet’i bastı. Operasyon için sandı zahir. Eveti duyan Ceyhun’un şaşkınlığı ve mutluluk sarhoşu hallerine kalp! Bu aşık, şaşkın hallerine bayılıyorum onun. Ve tabii ki sonunda oğlunu evlilik yoluna sokan ve pabucunun dama atılması korkusuna kapılan Şehriban’ın duygusallığı ekibin bu oyununa daha bir sinirlenmeme sebep oldu.

Duvardaki de San-Li'nin dedesi mi?


Hayat Sevince Güzel!
Sonunda-en azından şimdilik- birbirine kavuşan Derya ile Ferdi’nin sahil sahnesi güzeldi. İkilinin tripsiz, romantik bir sahnesini izleyebildik nihayet. Ceyhun’a oynadıkları oyundan endişeli olan Derya’yı artık bırakmayacağına dair söz verdi Ferdi ve “biz kimseye üzülecek kadar sevilmedik ki şu dünyada” diyerek de olaya noktayı koydu. Derya’nın seçtiği şarkı ve sözlerine bak demesi çok anlamlıydı bence. Nüket Duru’dan ‘ben gene sana vurgunum’ şarkısı ikilinin durumunu özetleyen sözlere sahip! Vee Ferdi’nin Derya’yı yanağından öpmesi! Bence son derece masumane bir hareketti! Tamam saymadım ama kaç kere dudak dudağa gelseler de hiç öpüşmediler. O yüzden bence Ferdi’nin yanaktan öpmesi ilk adımdır ve yerindedir.

Bu bekarlıktan bıktık usandık!


Kız İsteme! O kızı İSTEME!
İsteme için tüm hazırlıkları tamamlayan Şehriban, Ceyhun’la Maşuka’yı ve tabii ki çiçeğini çikolatasını alıp Nevizade’lerin kapısını çaldı. Yaren ile Karlos’un kantosunu Ceyhun’lar şaşkınlıkla izlerken bizler pek eğlendik:) Ceyhun’un gergin bekleyişi ve kahveler gelince alkışlaması kalp! Buraya kadar isteme sahnesi güzeldi. Ama bundan sonrası için aynı şeyi söyleyemeyeceğim. Espriler fazla soğuktu ve fazla uzadı.

Halay kısa sürdü dikkat edersen?


Bir hayal kırıklığım da halay sahnesinde yaşandı. Yine güzel bir sahne geçiştirildi! Öyle bir sahne varsa hakkıyla bir halay izlemeliydik. Açıkçası bir ‘damat halayı’ bekliyordum. Bu sahnede tek beğendiğim Maşuka’nın kendine has dansıydı!

Ve Esra…”Ben o kadar Ümit Besen dinlemiyorum” dese de dayanamayıp kutlamaya geldi. Kutlama da demeye dilim varmıyor ya neyse! Amman Derya Doğan’ı gördü görecek demeden neyse ki yok oldu Doğan Efendi.


Bir bu eksikti! Paralar gitti ve başa döndük!

Paralar nerede?
Kendi istekleriyle isteme işine razı olan çetemiz kutlamanın ardından pılını pırtını toplayıp topuklamaya hazırlanırken boşalan kasanın şokunu yaşadılar. Kasayı kim patlattı? Doğan mı yoksa babasından kaldığına inandığı altınların peşine düşen ve tüm bölüm kasayı açmayı ince ince planlayan Hayati mi yoksa saf görünen Shan-Li mi kasayı patlattı? Doğan’ın böyle bir kalleşlik yapacağına pek ihtimal vermiyorum açıkçası. Hayati’nin de bu işi becerebileceğinden kuşkuluyum. Bunun cevabını haftaya alacağız elbette. 

Fazla hareketli olmayan ama yine de içine pek çok hikâyeyi sığdıran bir bölüm izledik. Evet ‘çok eğlenmedik’ ama bu sefer de biraz duygulandık be! Komedi diye sürekli güleceğiz diye bir şart yok. Ekibimizin bu hafta oynadığı oyunu sevmedim yalan yok! Ama alıştıkları mahalleden ayrılmanın hüznünü iyi yaşattılar bize, büyüdüğün mahalleden ayrılmanın hüznünü iyi bilirim... Bakalım çetemiz boşalan kasayı görünce ne yapacak? Mahalleye geri dönmenin sevinci Kaptan’ın kurtarılamayacak olmasının ve tabii ki Ceyhun’la sözlenen Derya meselesinin gölgesinde kalacak. Nevizadeler bu işin altından nasıl kalkacak haftaya hep birlikte göreceğiz…


 

 

 

 

BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER