Anneannemle dedemin şarkısıdır
Papatya gibisin beyaz ve ince. Bir
Şecaattin Tanyerli tangosu aslında. İlk danslarını bu tangoyla yapmışlar tam 64 yıl önce, dedemin mezuniyet gecesinde. Canım anneannem vaktiyle çok anlattı bize ama sorsam acaba hala hatırlar mı?
Tangonun sözlerini mutlaka
bulun ve okuyun, Kiraz Mevsimi’nin dokuzuncu bölümünü öyle güzel özetliyor ki aslında,
benim cümlelerime gerek yok.
Öykü ile Ayaz’ı ilk
gerçek öpüşmelerini yaşadıkları yerde bırakmıştık sekizinci bölümün sonunda.
Dokuzuncu bölüm tam bıraktığımız yerde başladı. Öpüşmenin verdiği heyecanla ne
yapacağını bilemeyen Öykü, bayılma numarasıyla heyecanını, utancını saklamaya
çalıştı. Genelde öpüldüğünde
ayılanları bilirdik biz, Öykü ise ilk bayılan oldu
Öykü'nün bayılması ile ne yapacağını bilemeyen Ayaz, çareyi hastaneye gitmekte buldu. Hastanede doktorla anlaşan Öykü tabiki oynadığı oyunu Ayaz'dan uzun süre saklayamadı ve yine Ayaz'ın diline düştü.
Şeyma’nın en sonunda karşımıza çıkan babası, tahmin
edildiği üzere gecenin bir vakti çat kapı tanışmaya gelen genci hoş
karşılamadı. Babanın yersiz ahret sualleri yerini hakarete bırakınca Mete tepki
göstermek zorunda kaldı ve elbette tartışma oldukça tatsız sona erdi. Mete ve
ailesini birbirlerinden kopmaya itecek olan karar ise, Mete’nin Şeyma’nın elinden
tutup ailesiyle yaşadığı eve getirmesi oldu. Kendini sevdirebilmek için elinden
geleni yapan ama aşırı tavırlarının farkında olmayan ve merakını yenemeyen
Şeyma, ailenin annelerinin ölümünden sonra sakladıkları odaya gizlice girdi.
Yakaladığı her fırsatı lehine çeviren ve açıklarını
itinayla kapatan Şeyma, Mete’nin telefonunda bulduğu görüntülere daha Mete sorgulamadan
kılıfını buldu ve geçirdi. Bu taktiklerle Mete’den kredileri toplayan, zorda kaldığında da gözyaşlarını kullanan
Şeyma, Hürrem’le kapışırmış kesinlikle. Aşk insanın gözünü kör eder belki evet,
ama Mete’nin Şeyma’ya aşık olmadığına inandığımdan bu doz körlük inandırıcı
gelmiyor. Mete Öykü’den uzak kalabilmek için mi Şeyma ile birlikte dersiniz?
Bakınız, evlilik teklifi sahnesi.
Başından beri Şeyma’ya ısınamayan Burcu ve gözlemlediği
tavırlardan rahatsız görünen Bülent, Şeyma’nın rahmetli annelerinin odasına girip
karıştırmasına da aşırı tepki verdiler. Şeyma’yı istemediğini açıkça belli eden
Burcu resti çekince, hayati bir karar alıp Şeyma ile birlikte evden ayrılmaya
karar verdi Mete. Benim
bildiğim Şeyma o evde bir gün daha kalsaydı dekorasyonu yenilemeye kalkışabilirdi, o nedenle isabetli bir karar oldu.

"Sizin Ayaz'la yaşadıklarınızı biz Emre ile yaşasak çoktan evlenmiştik."

" İçimden
bir ses “şu an kapı çalsa ve Ayaz yine beni karga tulumba götürse” diyor, ama sonra
bir ses “dur! o kadar emin olma” diyor. "
Tüm yaşadıklarına rağmen, sadece Ayaz’a mı yoksa kendine de mi güvenmediğini bir türlü anlamadığım Öykü, hala
Ayaz’la "ne olmak" istediğine karar veremezken yardımına Burcu koştu. Gerçek
bir randevu ile Öykü’nün hislerini anlamaya ve hatta öncesinde sabır testi ile
Ayaz’ın Öykü’ye ne kadar değer verdiğini görmeye karar verdiler.
Altınını verdin mi Ayaz? 
Pazarcı teyze sahildeki falcı teyzeye benzetilmesin lütfen diye içimden geçirdim, neyse ki olmadı. Anladınız siz onu.
Bu tarz oyunların kitabını cilt cilt yazmış olan Ayaz elbette tüm testlerden üstün başarı ile geçti. Altın gününden teyzelerin kızlarına torunlarına yem olmadan kurtuldu ama semt pazarına haftalar boyunca umutsuzca gidecek genç kızlar bıraktı ardında.


Günün sonunda muhteşem Kız Kulesi manzarasına karşı kurulmuş bir
sofra ve romantizmin çıtasını göğe çıkaran hediyelerle bulutların üstüne çıkan
Öykü, Ayaz’la gerçek bir ilişkiye başlamaya cesaret edemedi.
Artık sevgili olduklarına inanarak heyecanla hazırladığı gece Öykü’nün beklenmeyen tepkisiyle sona erince
Ayaz da dayanamayıp isyan etti. Kendini yeteri kadar ifade ettiğine inanan ve aklından
neler geçtiğini anlatmadığı için Öykü’yü anlayamayan Ayaz, aralarında gerçekten
ne olduğunu sorguladı. Buna rağmen bir cevap vermek yerine anlamsız şekilde Ayaz’ın
yanından ayrıldı Öykü.
Aynı gece Burcu ve Şeyma ile buluşan ve olanları anlatan Öykü, işin içinden kendisi çıkamayınca akıl almak zorunda kaldı. Tamamen zıt fikirler savunun ikiliden Şeyma'nın söyledikleri ağır basmak üzereyken, Burcu'nun aşkı tanımlamasını istemesi ile yaşadıkları gözünün önüne gelen Öykü Ayaz'ın doğru insan olduğuna en sonunda karar verebildi.
Bu arada Burcu'nun söyledikleri arasında bir detay vardı ki, onu da bir kenara not edin. Ayaz'ın şimdiye kadar bir defa ciddi bir ilişkisi olduğunu söyledi Burcu. Mete ile karşılıklı içerken Ayaz'ın da "uzun bir süre duygularımın yok olduğunu sanmıştım, uyuşmuştum sanki" demesinden pek de iyi şekilde bitmediğini çıkardığım bu ilişki ilerideki bölümlerde karşımıza çıkabilir. Hazır olun, şok olmayın.

Öykü duygularının en sonunda farkına varıp bunu paylaşmak için ertesi gün özel olarak hazırlanarak Ayaz’ın evine gitti.
Ancak, önceki gece yaşadığı hüsranın ardından Öykü’nün izlerini şaşılacak derecede
hızla silip süpürüp kapının önüne koymuş bir Ayaz ile karşılaştı. Ve
kapıyı suratına kapatan Ayaz’dan çok, kapının kenarında bulduğu, Ayaz’ın gözden
çıkardığı sürpriz hatıralar üzdü Öykü’yü.
Şimdi sıra Öykü’de. Artık kabullendiği hislerini
Ayaz’a kabul ettirene kadar neler yapacağını çok merak ediyorum.
Dokuzuncu bölüme biraz daha geniş bakarsak;
Önem-Bülent ve Sibel-İlker’in dünyalarına
biraz daha girildi. Meral’in en sonunda komşusuyla paylaştığı derdine
ortak olundu.Yakında Meral'i Önem'in modaevinde göreceğimiz içime doğuyor, hele şu derdini kızıyla bir paylaşsa.
Burcu ve Emre’yi birlikte görmeyi şahsen çok
sevsem de çok çok az izledik. Emre’yi yufka yürekliliğiyle, öfkesiyle, haksızlığa
sessiz kalmayan hatta işsiz kalmayı göze alacak derecede gözüpek kişiliğiyle tanıdık.
Şeyma-Mete yine Şeyma’nın yörüngesinde gezdi.
Ayaz ve Mete
arkadaşlık hatırına bir telefonla barıştı ve birlikte içmeye gidildi ancak
keşke Ayaz'ı sarhoş etmeselerdi. Sarhoştan çok uykulu gibiydi. Dublaj dublaj
diye dilimizde tüy bitti, hoş dinleyen de yok ama, bir daha dublajlı ve sarhoş
Ayaz izlemeyelim n'olur.
Ve gerçekten bol bol Öykü-Ayaz izledik. Hiç şikayetimiz yok ama, böyle uzun süreli bir dizide esas çiftin bu temposunu hem yazarak, hem de oynayarak
sürdürmek de kolay olmasa gerek. Umarım Öykü Ayaz sahnelerinin keyfi aşırı doza
kurban gitmez.
Gelecek hafta görüşmek üzere.