Hızır peygamberin hikayesi pek çoğunuzca malumdur… Çölü dahi yeşertme kudretine sahip bir peygamberdir Hızır aleyhisselam. Kendisine Hak tarafından bir takım üstün özellikler verildiği bilinir. Öldükten sonra bile değişik biçimlerde insanlara görünüp, onlara yardım edebildiği rivayet edilir. “Her gördüğünü Hızır, her geceyi kadir bil” lafı da buradan gelmektedir. Hızır peygamber bu özelliğiyle, İslam kültüründe “umudun” simgesi haline gelmiştir. “Kul sıkışmayınca Hızır yetişmezmiş” sözü de bu algıya hizmet etmektedir. Hızır peygamber hakkındaki ansiklopedik bilgilerden sonra, geçelim bizim Hızır’a…
Hızır Çakırbeyli’nin, “Hızır” isminin çağrışımından kodlandığını söylemek herhalde yanlış olmaz. Hızır, her insan gibi yaratılışında kusurlar olan bir adam. Yine de, kendisine ihtiyaç duyan herkesin yanında bitiyor hemen. Evet, kimi zaman acımasız ama kendi etik değerleri çerçevesinde şekillendirdiği doğruluk ve dürüstlük gibi kavramlardan asla taviz vermiyor. Hızır’ın sorumlu olduğu bir aile, çalışanları ve bir ticaret birliği var; ve bunları kormak için kendisinden bile vazgeçiyor çoğu zaman. Her ne kadar insani zaafları olsa da, ne İlyas kadar fevri, ne Ünal kadar egolu, ne de Özer kadar duygusuz. Hızır, elindeki vicdan ve doğruluk terazisini elinden geldiği kadar düzgün tutmaya çalışıyor. İdeal mi? Ancak bir adem oğlundan beklenebilecek kadar…
Bu bölüm gördük ki, Ünal kızının ölümünü bile Hızır’a karşı avantaja çevirdi. Alparslan’ın amcasına sormadan Ünal’ın koltuğuna oturması, Hızır için yanlış bir hareketti ve belki de cezayı hak ediyordu. Ama Hızır’ın içindeki terazi doğrudan değil, vicdandan yana karar verdi ve yaptığını Alparslan’ın acısına verip, hareketini sindirdi. Belki de Hızır karakterini bu kadar sevmemizin sebebi, aklıyla kalbi arasında yapması gereken seçimlerde, o “insani” dengeyi hep tutturabilmesinde yatıyordur, kim bilir?
Hadi kalkak, ziyaretin kısası makbuldür…
20. bölüm, final sekansı hariç, 18. ve 19. bölümlere göre durağan geçti. Geçtiğimiz bölümün final takibi açısından, bu bölümün de Alparslan üzerine kurulacağını tahmin ediyorduk. Alparslan’ın açılış cümlesini ise özellikle merak ediyorduk. Alparslan beklentilerimizi boşa çıkarmadı ve kendisini öldürmemesi için Ünal’a söyleyecek bir şeyi olmadığını söyledi. Pek tabii ki af dilenmeyecekti. Son arzusu intikamdı sadece. Ünal bey, Özer’in de defalarca üzerine bastığı gibi, uzun zaman sonra ilk defa öfkesi ya da kibriyle değil, mantığıyla karar verdi. Alparslan’ın intikam duygusunu, Çakırbeyli ailesine karşı kullandı. O duygu ki, şu anda ailenin üzerinde adeta Demokles’in kılıcı gibi sallanıyor. Görünen o ki, ileride aile içinde kopmalara bile sebep olabilecek güçte…
Çakırbeyli ailesinde kazan kaldıracak kişinin İlyas olacağını düşünüyordum hep. Baştan beri, kendisine hakim olamayan, öfkesi tarafından yönetilen bir yapı çizdi İlyas. Hızla alevlenen, üstelik alevi kolay kolay da sönmeyen bir adam. Masaya oturduğunda abisiyle ters düşeceğini düşünüyordum şahsen. Fakat gelin görün ki, hikaye sağ gösterip sol vurdu! Ailenin kazan kaldıranı Alparslan oldu. Alparslan karakteri o kadar sessiz ve derinden işlendi, davranışlarının sebepleri öyle net verildi ki, geldiğimiz noktada kendisine hak vermemek imkansız. Hikaye iyiler tarafında kendisine göre haklı sebepleri olan bir ikinci odak yarattı resmen. Alparslan’ın sebepleri her ne kadar haklı ya da insani olursa olsun, “intikam”la güdülendiği için mutlaka ve mutlaka bir yerlerde hata yaptıracak ona. O hatayı yaptığında eskisi gibi amcasının yardımını mı alacak, yoksa intikamın kötüleştirdiği bir adam haline mi gelecek, izleyip göreceğiz. Hayatta karşılaştığımız her türlü zorluk sadece bir sınavdan ibaret. Alparslan ejderhalarla savaşacağı yolun sonunda Hızır gibi olacak mı, olamayacak mı? Bu yol bir sınavdan ibaret çünkü; sınavın sonunda kendi doğrularını bulmuş ve bütünlenmiş olarak mı çıkacak yoksa hırslarının elinde oyuncak mı olacak?
Masa konusunda aklıma takılan bir şey var: masaya her aileden sadece bir kişi oturabiliyor denmişti gibi hatırlıyorum. Kural mı değişti, yoksa ek kurallar eklendi de ben mi kaçırdım?
Yazı devam ediyor..