Hırsız kim?

Gördüklerine mi yansın, kolyeyi yerine koyamadığına mı? En kötüsü de Ömer’e yakalanmak. Borçları giderek çoğalıyor.

 

Her bölüm kendi içinde zor. Şahit olduğumuz birçok olay bu dizide sentezlenmiş. Hangi taşı yerinden oynatsalar yorumlaması sancılı. Sağda solda gördüğümüz bütün unsurlar buraya toplanmış.  Haliyle yazıya nereden başlamam gerektiği zorlaşıyor.  

 

Elbette, Cihan’ın Gülru’ya hediye ettiği kolyenin nelere gebe kalacağını seziyorduk. Bir de beyaz cama olan düşkünlüğünüz eskiye dayanıyorsa sonuca bile varmış olabilirsiniz.

 

Gülru, en münasebetsiz zamanlarında Ömer’e yakalanma konusunda ustalaşmaya devam ediyor. İstemediğin ot burnunda biter misali. İllaki yanaklarını al al edecek yeni icatlar buluyor. Aşk da böyle değil midir zaten? İstemediğin zamanda, olmayanla… Mıknatıs gibi seni içine çekiyor işte. On saniye önce okuduğunuz her şey yalnızca ön-sezimdi. Zaman içinde bu ikilinin neler yaşacağını birlikte göreceğiz. 

Hırsız. Hırsız olmak. Çalmak. Neye göre hırsız? Kime göre hırsız?

 

Birinin duygularını ve geleceğini çalmak, paha değeri yüksek olan kolyeyi çalmaktan bile daha ağırdır. Suç işlemek en kolayıdır. Önemli olan, her ne şartlarda olursa olsun yapmamaktır. Hırsızlık tercih meselesidir. Evet, tercih etmek ya da etmemektir. İyi olmayı veya kötülüğü iradenle belirlersin. Birine karşı tüm şeffaflığınla inanmak da böyledir. İnanırsın ya da inanmazsın. İnandığında koşulsuz güvenirsin. Kalbinde yer açarsın. Güven, günümüz insanlığının problemdir. Zaman ilerledikçe kötü nefis,  kuşku ve şüpheye yol açmaya başlar.

 

Gülru, Cihan’ın vermiş olduğu kolyeyi kimsenin haberi olmadan yerine koymak istemişti. Panikten eli ayağına karıştığı için yakalanma korkusuyla paravanın arkasına saklandı. O an için tek istediği kendine ait olmayan yükten kurtulmaktı.  Gülfem ile Ömer’i o halde görünce neye uğradığını şaşırdı. Utandı. Kolyeyi yerine koyamadı. Neyse ki ucuz kurtuluyor. Kurtulduğunu sanıyor (!)

 

 

Sabah olduğunda ise Halide Hanım, yaka paça Gülfem’in önüne yem olarak attı. Eline fırsat geçti tabii. Sonuna kadar kullanacak. İçindeki kin ve nefret niyedir, kimedir? Anlayabilmiş değilim. Yerin dibine girseydi de Salih Efendi bu sözleri işitmeseydi. Kızına koşulsuz güveniyor. İnanıyor. Gülru sustuğu için de elinden bir şey gelmiyor. Savunamıyor ki elinden ne gelsin?

“Sen bu içindeki ucuzluğu bastıramadıktan sonra ben, seni bu evde tutmayı nasıl devam ederim?” Gülfem gözlerini açtıkça benim de açıyorum. Olmuyor. Ya sen aç, ya da ben.

 

Bu olaydan sonra Gülfem, bahçıvan ve ailesini evinde tutmak istemiyor. Gülru, derdini paylaşmak için Mert’i arıyor. “Biz yarın mahalleye dönüyoruz,” dediğinde nedenini bile sormadan seviniyor. Dönüyorlar ya gerisini boş ver. Hırsızlık damgası yemiş, işten atılmış. Mert beyimiz takar mı? Sonuca bakar yalnızca. Üzgün olup olmadığı ilgilendirmez. Bencilliği düşünmesine bile engel oluyor.

 

Şevket’in sorumsuzluğunun cezasını Ömer ödüyor. Taner’in babası Şevket mi, Ömer’i mi belli değil. Evdeki hiçbir şeyle ilgilenmiyor. Hobilerini, Mebrure ve oğlundan üstte tutuyor. Yıllar önce yaşadığı “utanç gecesi” yüzünden etrafındakileri suçlu ilan etmiş. Sanki her şeyin sebebi onlarmış gibi. Bu olayda ne Mebrure’nin, ne Taner’in, ne de Ömer’in suçu olmadığı halde, suçunun faturasını onlara kesiyor.

 

Yonca belki de ilk defa olanları Cihan’a açıklamakla en doğrusunu yaptı. Bir şekilde bu yanlış anlaşılmanın düzeltilmesi gerekiyordu. Masum birine iftira atmak kadar aşağılayıcı bir şey yoktur. Bir nevi duygu hırsızlığıdır. Olanlara Cihan’ın tepkisi oldukça şiddetlidir. Kendini anlatabilmesi gerekiyor. Bu nedenle atak geçiriyor. Cihan ilk defa Gülfem’den bir şey istiyor. Yalvarıyor. Gülru gitmesin. Burada kalsın. Onun için ne kadar zor olsa gerek? Hayatı boyunca ablasından tek bir şey istiyor. Arkadaşını, sevdiği kızı kaybetmemek için tüm çabası.

 

Sinir bu. Öyle bünyede durduğu gibi durmuyor.

 

Sinir krizi ne zaman gösteri oldu? Cahide Hanımın sergilediği bu tavrı uygun bulmuyorum. Cihan’ın durumuyla ilgili bilgi sahibi bile değilken fikrini beyan etmek küstahlıktan başka bir şey değildir. Ne yaşamış ki kliniğe kapatılmasını istiyor? Karşıdan ahkâm kesmek veya hesap sormak kolay.  Sen, önce oğlun Şevket’in soylu ailene açtığı yarayı tamir et. Akıl vereceksen de oğluna ver. Başkasının ne yaptığı ya da ne yapması gerektiği kimseyi ilgilendirmez.

 

Defile günü gelmişti. Gülfem hazırlık telaşına girdi. Hazırlık derken kendini hazırlamadan bahsediyorum. Saçı, makyajı, kostümü kusursuz olmalıydı. Hataya karşı ne affı var, ne de tahammülü. Gülru, kahve servisi için odasına girdiğinde kendini masal kahramanını izlemekten alıkoyamıyordu. O sıra Gülfem’in asistanı geldi. Tesadüfe bakın ki asistanı nezle olmuş. Gülfem hasta olduğunu görünce, bir de kostümünün üzerine kahve dökünce jokerimiz Gülru devreye girdi. El çabukluğu ve durum kurtarma zekâsıyla çözümü yarattı. Ödül olarak da Gülfem Sipahi defilesinde yardıma çağırıldı. Aradığı fırsat eline geçmişti. Defileye gidecekti. Hem de Gülfem Sipahi defilesine. Bu arada geçen bölüm Gülru’nun kırmış olduğu 300 liralık “imza” parfümünü Gülfem, Gülru’ya verdi. Sıkılmış. Bayatlamasın diye eline tutuşturdu.

Kontrolü dışında gerçekleşen olaylara karşı Gülfem’den jest ve mimik dersleri.

 

 Sipahi köşkünde her zaman eğlenceye yer vardır. Bu cümleyi bir kenara not edelim. Zamanı gelince kullanmak gerekecek. Cahide Hekimoğlu ve ailesi Sipahi köşküne komşu geliyor. Polonezköy’deki sessiz, sakin hayattan sıkılmış. Boğaz havası almak istiyormuş. Bu komşuluktan çok malzeme çıkacak çok!

 

 

Orkide mi, papatya mı demiştim ya.. Bunlar kesin gül, kesin! Hem de küçük dikenli olanından.

 

Gülfem, Gülru’ya iş teklifinde bulundu.  Yanımda çalışmanı istiyorum, dedi.  Git. Babanı ikna et. Gülru şaşkındı. Heyecandan ve mutluluktan kalbi duracakmış gibiydi. Beklemediği bir konuşmaydı.  Babasını ikna etmesi gerekiyordu. Salih Efendiye dökmedikleri dil kalmadı. O da kızının iyiliğini düşünüyordu elbet. Zar zor ikna oldu. Gülru’nun atladığı bir şey vardı. Nerede çalışacağı belli değildi? Moda evinde çalışacağını düşünerek hazırlığını yapmıştı. Fakat hiç ummadığı bir konumda işe başlayacaktı. Hepimize sürpriz oldu.

 

BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER