Kiralık Aşk: Ömer'in Defnesi...

Kiralık Aşk: Ömer'in Defnesi...
Uzun zaman sonra ilk defa bir diziyi 1. fragmanı, 2.fragmanı, özeti derken, bu kadar heyecanla takip ediyorum ve sanılanın aksine genç, yaşlı, erkek, kadın demeden karışık bir izleyiciye topluluğuna sahip Kiralık Aşk. Böyle olunca daha çok "Defne ne yapmaya çalışıyor?, Doğru mu yapıyor?" sorularını bir erkek gözüyle kendimce yorumlamak istedim.
 
"Başıma gelen hangi şeyi ben seçtim ki?" ile başladı Ömer’in Defne’sinin hikâyesi. Her şey bir oyunla başladı diyor ama oyun restaurantta başlayan kaderlerinin devamıydı sadece.  Zira Neriman Hanım ile buluşmadan önce deniz kenarında Defne’nin, yine Yasemin’in işe gitmeden "bir kahve içelim mi" mesajı ile rahatsız etmeden önce Ömer’in aklında o sahne vardı. Söylemeden edemeyeceğim küçük bir detay olsa da İtalyan misafirlerin "nerede tanıştınız" sorusuna Ömer’in verdiği "restaurantta" cevabı muazzamdı. Süpersin. O sahneyi kaç kere izledim bilmiyorum. Küçük bir an hatırlaması gibi de olsa, bu cevaptan sonra Defne’nin bakışları çok önemli olduğunu gösteriyordu bize. Türkan Sultan çok doğru söylemiş Defne; “Bir insanın ruhunu ya uyurken, ya gülerken görürsün!’’ derken.  Siz her güldüğünüzde ruhunuzun güzelliğini görüp, biz de mutlu oluyoruz. Bunun için de ayrıca teşekkürler.
 
Gelelim bugünlerde anlamakta zorluk çektiğimiz, Ömer’in de bunu sık sık dile getirdiği Defne’sinin ne yapmaya çalıştığına. Necmi Neriman’a "karışmayacaksın" dediğinde, sanırım herkes buna inanmak istedi.  Çünkü adı lazım değil (İz) çok doğru söylüyordu Necmi Baba diyerek. Gerçekten biz o gün Necmi Baba’yı gördük karşımızda. Ama Neriman İplikçi dayanamadı yine ve tüm işleri altüst etti bizim duygular ile beraber. Bu kadar mutlu bir andan Ömer’in o haline geçiş yapmak gözümüze toz kaçmasına sebep oldu (Biz erkekler ağlamayız da). Ama olay soğuyunca Defne’nin dediği gibi sıcakken göremediklerimiz karşımıza çıkmaya başladı.

Şimdi şöyle düşünüyorum Neriman iyi ki o telefonu etmiş, iyi ki Defne o gün Ömer’i terk etmiş. Hemen tepki göstermeyin anlatacağım. Dağ evinde Ömer ve Defne’sinin henüz resmi olarak 4. günleriydi.  Yani Ömer’in Sinan’a söylediği gibi daha çok yeni birlikte olmaya başlamışlardı. Defne’ye söylediği gibi de birbirlerini hep yanlış anlamışlardı. (Defne her şeyi yanlış anlıyor diyenlere de bir çift sözüm var. En büyük yanlış anlamalardan birini Defne ve Sinan’ı yanlış anlayıp, kıza şirket çatısı altında duygusal ilişki yaşanmasını doğru bulmuyorum diyerek Ömer İplikçi yapmıştır. Defne’yi yedirmeyiz!)
 
Yani Ömer ne kadar eminim artık dese de ne yazık ki aşklarının temelleri hiç sağlam değildi. Defne haklıydı, Neriman Hanım’ın istediği oyunun içinde kalsa Ömer her şeyi öğrendiğinde büyük bir yalanla kalacaktı ve Defne o gün bu oyunu BİTİRMEYE karar verdi.  Ömer’in hiç hoşuna gitmeyecek bu oyunu aşkı pahasına bitirdi. Oyun, Defne’nin Ömer’i kendine âşık edip evlenmesiydi. Gece yarısı gelip "yarın şirkete dönüyorsun" diyen Neriman bile Necmi Baba’nın terk etmesinin etkisiyle bu oyunun bittiğini göremedi. Defne'nin o gün Neriman’dan aldığı telefon sonrasında aslında yapabileceği 3 şey vardı; Oyuna aldırmayıp devam etmek, Ömer’e her şeyi anlatmak ve terk etmek.  Birinci ve ikinci seçeneğin sonuçları aynı olacaktı. Nasıl mı? Şöyle..
 
O gün öğrense Ömer -sıkça yaptığı gibi- film şeridi gibi geçirecekti olanları aklı ilk serbest kaldığında. Sinan’ın asistanı olmasını, kitap meselesini, pazı sarması yapmasını vs. hep bu oyunun parçası sanacaktı. Evet, yanlış duymadınız pazı sarması yapması dahil. Erkekler düz düşünür yapacak bir şey yok. Geçmişe baktığında Defne’nin aşkına inanacağı hiçbir şey kalmayacaktı. Zira daha pek bir şey yaşamamışlardı. Bir erkek özellikle de aşk konusunda tam emin olmadan böyle bir şokla karşılaşırsa, yani o soru işaretleri karşındakinin aşkıyla kalbine düşerse, kolay kolay düze çıkamaz. Defne istediği kadar "oyun gerçek oldu, gerçekten seviyorum" gibi cümleler kursun fark etmez. Buradan Defne kendini düşünüyor sonucu çıkarılabilir ama hiç öyle değil. Defne Ömer’in geçmişte güven konusunda sıkıntılı dönemler yaşadığını biliyor. Bunun tekrar yaşanması Ömer’i ister Defne ile birlikte olsun, ister olmasın, uçuruma doğru sürükleyebilirdi.
 
Şimdi çok mu iyi oldu sanki derseniz. Öncelikle Defne oyunu bitirmiş oldu. "Ben sana fazla âşık oldum" sözüyle olan biteni çok iyi anlattı ve vazgeçti. (En azından dışardan bakınca kendi evine gitti vs. öyle bir izlenim bıraktı.) Yine söylemek zorunda kaldığı "senin aşkından çıldırdım" sözüyle DOĞRU ZAMANA doğru yola çıktık. Ne mi doğru zaman? Doğru zaman Ömer’in, Defnesinin aşkından emin olduğu, kalbinin su gibi olup gelecek hiçbir soru işaretini barındırmayacağı zaman demek.  Evet, Passionis’in kurtuluşu için Defne'nin Ömer’e verdiği destek,  en zor anında yanında olup Ömer’e iyi gelmesi ile biraz daha yaklaştık doğru zamana. Ama henüz doğru zamanda değiliz yine de. Bir şey daha gerekiyor. İkisinin aşklarının her türlü rüzgâra dayanması için Ömer’in Defne’sinin aşkından emin olması için bir şey daha.

Hikâyemizde öyle bir şey olmalı ki Ömer de Defne de ve özellikle Ömer Defnesinin aşkından sonuna kadar emin olsun. (Sayın Haktan Pak'ın 20. bölüm heyecanı açıkçası beni de bu anlamda heyecanlandırdı.) İşte o zaman bitmiş olan oyunun açıklanma zamanı gelecek. Bunu Defne mi, Sinan mı çok düşük ihtimal olsa da Serdar mı yapar çok emin değilim. Evet, Necmi Baba sayesinde değişen Neriman Hanım bu listede yok bile. Aslında izin verirlerse, bizzat Defne Ömer’e her şeyi açıklamalı. Tahminimce bu oyunu açıklayan Defne ya da Sinan olacak ama hangisi erken davranır bilemiyorum. Ayrıca Sinan’ın Deniz’in safına geçeceği de kabus olup rüyalarıma giriyor ama inşallah öyle bir şey yapmazsın Sinan.
 
Ayrıca Deniz hakkında da bir şeyler söylemek istiyorum. Böyle roller pek sevilmez ama Deniz’den nefret edemiyorum. Açıkçası, onca yaptığı şeye rağmen karakteri antipatik gelmiyor. Çok ilginç.
 
Özetle kaçamayacağımız o "doğru zaman" geldiğinde Ömer’in en az Defne’ye kızacağını hatta bunun çok kısa süreceğini düşünüyorum. Hatta daha da ileri giderek oyunun son kısmı yani “evlenip kaybolacaksın” olmasa Neriman’a bile çok kızmayacağını düşünüyordum zira Defnesi ile Ömer, Neriman yengesinin bir kızla ayarladığı randevuda tanışmışlardı. Yıllar geçince bu durum gülerek anımsanabilir ama maalesef oyunun amacının köşk olması Neriman'ın kesinlikle Ömer’in gazabına uğrayacağı anlamına geliyor.
 
Sonuç olarak ben Defne’nin doğru yaptığına inanıyorum. Hatta nasıl bu kadar sevebildin diye daha da takdir ediyorum. Oyun açıklanana kadar da Ömer ile sonsuz aşka başlamamalılar. Ayrı olamıyorlar zaten. Ömer’in acısı Defnesinin aşkını hissettikçe azalacak. Doğru zamanda kalbinde oluşacak soru işaretlerini de Defne’sinin aşkıyla sileriz olur biter.
 
Son olarak Ömer İplikçi sana tek bir sözüm olacak. O adı lazım değilden uzak dur! O zaman "gerçekten" neden olmadıysa, şimdi de o sebeple olmayacaktır..
 
Hoşçakalın…
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER