Bir adam düşünün. İnsanların ona imkânsız olduğunu söylediği birçok faktöre rağmen sonunda aşkının peşinden gitmeye karar veren bir adam. İçinde bulunduğu durumla bocalayan, bocaladıkça dibe batan ve bu uğurda sevdiğinin kalbini kıran, canını acıtan ama sonra yaptığı hataların farkına varıp kalbinin sesini dinleyerek küllerinden doğan bir adam. Aşkın her halini yaşayan ve sonunda yüreğinde tuttuğu sevgi yüzünden kendini suçlamayı bırakıp hem kendisinin hem de sevdiği kadının bu hikâyenin masumu ve hatta kurbanı olduğunun farkına varan bu uğurda aşkın peşinden gitmeyi seçen bir adam…
Ve bir kadın düşünün. Annesinin baskıları sonucu sevdiğini sandığı bir adamla evlilik yapan ve hüsranla sonuçlanan evliliği sonrası döndüğü baba ocağında ikinci bir hata yapma lüksü olmadığı defalarca vurgulanan ama sonra gerçek aşkı bularak herkese her şeye rağmen aşkı seçen bir kadın. Bu hikâyenin en çok yara alanı olarak zamanında sevdiği adamın mutluluğu için ondan vazgeçmeyi göze alan ve şimdi onun cesaretiyle cesaret bularak ona evet diyen bir kadın.
Kimlerden bahsettiğimi biliyorsunuz artık. İlgiyle takip edilen Ömer dizisinin baş kahramanları Ömer ve Gamze’den bahsediyorum elbette. Başrollerini Selahattin Paşalı, Gökçe Bahadır ve Barış Falay’ın paylaştığı, yönetmenliğini her hafta izleyiciyi kendisine hayran bırakan Cem Karcı’nın yaptığı, oyunculuk gücünün aşırı kuvvetli olduğu dizi deyim yerindeyse ekranda fırtına gibi esmeye başladı özellikle son 2 bölümdür. Dizinin başarısı gittikçe katlanırken özellikle Ömer ve Gamze’nin evliliği ile bu başarı taçlandı diyebiliriz.
Sizlere daha öncede birkaç yazımda bahsetmiştim diziden. O yazılarda da belirttiğim üzere bu dizinin en büyük şanslarından biri Selahattin Paşalı ve Gökçe Bahadır uyumu. İkilinin oyunculuk performanslarının muhteşemliğine diyecek sözüm yok artık. Çünkü bir izleyici olarak onları her ekranda gördüğümde avuçlarımın içi acıyasıya kadar alkışlamak geliyor içimden.
Son bölüme gelecek olursak gerek kapıda karşılıklı ağlanılan sahne olsun gerekse evliliğe dair tüm sahneler olsun öyle güzel aktarılmıştı ki… Senarist Gülizar Irmak başarıyla yansıttı bize bu durumu fikrimce. Ama özellikle bahsetmek istediğim sahnelerin başında 1. Bölümdeki ceviz metaforuyla yeniden 14. bölümde kendine yer bulan ceviz kırma sahnesinden başlamak isterim. Bu sahnede Ömer’in babasıyla yüzleştiği anlar öyle etkileyiciydi ki karakterlere hayat veren Selahattin Paşalı ve Barış Falay’a ayrı bir parantez açmak istedim. 1. Bölüm sonunda Ömer babası tarafından atılan tokat ile sarsılmıştı.14. bölümde ise Ömer’in sözleriyle sarsılan Reşat’ı görüyoruz. Çok iyi düşünülmüş, çok iyi oynanmış bir sahneydi.
Gelelim Ömer ve Gamze’ye. Ömer’i ilk defa bu kadar kararlı gören biz izleyiciler bölüm boyunca onu hayranlıkla izledik. Başta kendinden çok Ömer için korktuğundan geri adım atan ama sonra onun cesaretiyle cesaret bulan Gamze’yi de aynı hayranlıkla izlemeye devam ettik. Hep diyorum bu hikâyenin en büyük baskı altında kalan tarafı Gamze ve onun için her şey daha zor. O yüzden şahsen ben bu ikilinin birlikte savaşmaya onların deyimiyle birlikte yanmaya karar vermelerini hayranlıkla izledim. Süreyya’nın takıntılı ruh yapısını ve içindeki siyah tarafı da artık görmeye başlayan Ömer ve Gamze’yi zor günler beklese de onlar aşkı seçti. Kısaca aşk kazandı.
Şimdi akıllarda bir soru bu aşk mutlu sona kavuşur mu? Bence kavuşur. Çünkü daha önce de belirttiğim üzere Ömer de Gamze de özünde fedakâr, saygılı ve hoşgörülü insanlar. Birbirlerini tüm farklılıklarına rağmen sevdiler ve olduğu gibi kabul ettiler. Bu yüzden bence onlar tüm engelleri aşarak bu hikâyeyi mutlu sonla tamamlayacaklar.
Son olarak dizideki ayrıntılara değinmek isterim. Nikah sahnesinde o kadar çok ayrıntı vardı ki… Ama en çok beğendiğim kuşkusuz Gamze’nin 3. Bölümde evet demek isteyip de diyemediği evlilik teklifine 14.bölümde nikah masasında evet diyişiydi. Geçmiş sahnelere gidiş ve cevabını vermeden önce Erdal’ın yüzüklerini çıkarışı çok hoş detaylardı. Kadın deyim yerindeyse özgürlüğüne kavuşup aşkı seçti. Ömer’in o an ki korkusu ise ayrı bir yazı konusu olabilecek nitelikteydi. Hayır diyeceğini düşünürken Gamze’nin yüzükleri çıkarışı ile kendine gelen Ömer’i izledik. Sonra da birkaç dakika güzelleşti dünya biz izleyiciler için. Nikah cüzdanını alan Gamze’nin sevinci, ayağına basılmasına rağmen durumdan hiç de şikayetçi olmayan Ömer’in mutluluğu. Çok güzeldi her bir detay.
Kısaca herkese her şeye rağmen aşkı seçti onlar. İnsanların engel olarak sunduğu ve bence hiçbir anlamı olmayan onca şeye rağmen onlar kalplerinin sesini dinlediler. Birbirinin şansı oldular. Taci’ye cevabını veren Ömer’in de dediği gibi o gerçekten seviyordu Gamze’yi. Bu bir hayranlık veya geçici bir durum değildi gerçekten seviyordu. Aşıktı. Gamze’nin de dediği gibi kalbi her gördüğünde Ömer’i öyle bir çarpıyordu ki sanki yerinden çıkacakmış gibi. İkisi de ilk aşklarını birbirlerinde yaşarken her şeye herkese rağmen aşk kazandı. İyi ki de kazandı. Sevgiyle kalın…