Yargı: Yaşayanın yaşam hakkını korumak esastır

Yargı: Yaşayanın yaşam hakkını korumak esastır
Yargı'nın yeni sezonunun ikinci bölümü sezonun açılış bölümünden de gergin, heyecanlı ve kafa karıştırıcıydı. Açıkçası son dakikalarında hop oturdum hop kalktım. O nasıl bir bölüm sonuydu? Gelecek haftaki bölümü heyecanla beklemeye başladım şimdiden.
 
Bölümle ilgili iki şikayetimi yazıp yorumuma geçeceğim. İlk olarak Ceylin'in ofisindeki Atatürk tablosunun eksikliği geçen bölümden beri dikkatimi çekiyor. Ceylin gibi genç bir kadının ofisinde o tablonun olması çok anlamlıydı. Neden kaldırıldı bilmiyorum ama yerine dönmesini umuyorum. 
 
İkinci olarak; Yargı suç ve macera ekseninde geçen bir dizi, biliyorum ama bu suç ve macera içerikli olaylar örgüsünde bizi en çok çeken şeyin de Ceylin ve Ilgaz'ın aşkı ve bu aşkın bu düğümleri çözüşünü sevdiğimizi unutmamak lazım. Macera ve aşk dozu iyi ayarlanmazsa romantik yanı ağır basan izleyiciler için bu macera maratonu yorucu olacaktır. Özetle daha çok Ceylin ve Ilgaz sahnesi lütfen.
 
Gelelim bölüm yorumuna...
 
Avukat Ceylin Erguvan Kaya seni izlemeyi seviyorum. Cidden Ceylin cübbesiyle davalara girdiğinde, bir avukat olarak gücünü gösterdiğinde nasıl bir haz alarak izliyorum diziyi anlatamam. Son kullanma tarihi geçmiş ürünleri indirimli diye satan market davasını ve mahkeme sahnesini çok sevdim. Daha çok dava, daha çok mahkeme sahnesi olmalı. Acayip keyifli oluyor izlemesi.
 
Ceylin'in hastanede genç bir kadının gizlice videosunu çeken tacizcileri fark etmesi ve "Susma" mesajı vermesi de çok özeldi. Tam Ceylinlik bir sahneydi. Verilen mesaj çok güzeldi. Bu sahne için teşekkür ediyorum. 
 
Ceylin'in yeni avukatı, kendi deyimiyle "bıldırcın"ı şunu anlamalı, yanındaki kadının "savcının karısı" diyerek birinin onu koruduğunu düşünmesine ihtiyacı yok. Ceylin bir erkek üzerinden tanımlanacak karakter değil. Hiçbir kadın öyle tanımlanmamalı. Ceylin gücünü kendi emeğinden, kendi zekâsı ve cesaretinden alan bir kadın. Diyeceksen "O çok iyi bir avukat. Ona göre davranın." de. O tacizciler de böylece ayaklarını denk alırlar.
 
Ceylin'in gerçekten esaslı bir kadın davasını almasını ve diziyi avukatlar dünyasından da izlemeyi çok isterim. Çünkü sadece savcı dünyası veriliyor dizide ve avukatların dünyası anlatılmadan yargının işleyişini anlatmak eksik kalıyor. Ceylin'in zorlu, heyecanlı ve esaslı, ses getirecek bir kadın davasını alışını ve mücadelesini izlettirmeden bitirmeyin diziyi lütfen.  Hatta Ilgaz da bu defa onun dünyasına girip yardım edebilir bazı şeylerde. Ilgaz'ın avukat olduğu dönemi hiç saymıyorum. Çünkü o dönemde Ilgaz, Ceylin'in ne kadar iyi bir avukat olduğunu anlamak yerine kendi "savcı kurallarını" bir avukata dikte etmeye çalıştı. Bu defa gerçekten karısının bir davasında onu anlayarak, destek ve yardımcı olarak yanında olur. Seyri de eminim çok güzel olur. Hem de güzel ve gerekli bir değişiklik olur olayları avukat odağından izlemek.
 
En son kısma dizinin hashtag olarak da verdiği zor kararı, zor kararları bıraktım.
Öncelikle Ilgaz'ı da Pars'ı da anladığımı söyleyerek başlayayım. Ama duygularına kapılıp asıl görevini en unutan karakter daha çok Pars'tı. Ilgaz'ın hatalarına da geleceğim ama önce Pars.
 
En görevini unutan Pars'tı dedim çünkü herhangi başka bir davada Ilgaz'ı masum birini kurbanlık koyun gibi katilin istediği yere göndermeden, başka planlar yaparken hayal edebiliyorum. Ama Pars'ı söz konusu Neva'nın katilini bulmak olmasa, bu bölümde yaptığı gibi bir insanı bir katile gönderirken düşünemiyorum. Öncelik yaşayan insanı korumak olmalıdır her zaman. Amacı belirsiz bir not ile bir katile bir hayatı yem yapmak görev önceliği olamaz. Pars, Neva'yı gönderir miydi? Neva olsaydı gitmesi istenen Pars kendi eliyle kardeşini yollar mıydı?  Cevap belli sanırım. Pars asla Neva'yı göndermezdi. Şimdi Ilgaz'dan karısını göndermesini isteyemez, istememeliydi.
 
Savunmasız bir sivili, olayı araştıran savcının karısını, katile yeni bir kurban ya da yem olarak göndermek de hiçbir kurala ve yetkiye sığmaz düşüncesindeyim. Ilgaz'ın aslında ilk adımı Pars'ı şikâyet etmek olmalıydı. Kimse Ilgaz'dan o zaman bunu isteyemezdi. Ama arkadan işler çevirip şikâyet etmek, oyunlar oynamak daha çok Pars'ın işi oldu dizide. Gerçi Ilgaz gidip şikâyet etse ve sonra bunu yüzüne söylese arkadan iş çevirmek de olmazdı.
 
Pars'ın "Ceylin'in kardeşi öldürüldüğünde hepiniz yardım ettiniz. Diş fırçalarını sakladınız." çıkışına da değinelim. Ceylin'in kardeşi öldürüldüğünde cinayetin ilk ve en kuvvetli zanlısı Çınar'dı. Yani ilk başta Ceylin'in yanında olmak değildi amaçları, Çınar'ı kurtarmaktı. Eren'i hatırlayalım. 2. bölümde öldürülen Ceylin'in kardeşi çıktığında hemen nasıl Ceylin'i karşı taraftan biri olarak görmüştü. Eren, İnci yani öldürülen bir kız için "Bu kız bir şeyler karıştırıyor." demişti. Ceylin'e olabildiğince bıkkın ve empatiden uzak bir sesle bilgi veremeyeceğini söyleyip, hemen ardından Ilgaz'a bilgi veriyordu. Ceylin avukatlığı kabul edene kadar böyle devam etti. Çınar hapisten çıkana kadar da Eren'in önceliği Metin Amir'inin oğlunu kurtarmaktı. Ilgaz için de her ne kadar Ceylin'e yardım etmek istese de kendi kardeşi söz konusuydu.
 
Diş fırçası saklamak ile Ilgaz'dan karısını katile göndermesini istemek aynı kefeye konulabilir mi? Ceylin, İnci'nin katilini ararken hep kendini tehlikeye attı. Ilgaz peşinden gitmese onu diş fırçası olayına karıştırmayacaktı bile. Ceylin kardeşinin katilini ararken gidip kimseye benim için hayatını tehlikeye at demedi, kimseden bir sevdiğini tehlikeye atmasını istemedi.
 
Ceylin kardeşinin katilini ararken Pars ne yapıyordu? Hem olayın savcısıydı, hem Ceylin'i tanıyordu. Ama Ceylin kardeşinin katilini ararken Pars'ın en büyük amacı Ilgaz'dan intikam almaktı. Ceylin 2. bölümde babasıyla Pars'ın odasına geldiğinde Ceylin'in ve babasının acısına saygı duymak yerine, Ceylin'i babasına ispiyonlamıştı. Çınar'ın avukatı olduğunu söylemişti. Öyle bir anda Ceylin'in kurbanın kardeşi olduğunu öğrenmeden önce Çınar'ın avukatı olduğunu babasına söylemesi nasıl bir vicdana sığıyordu? Ceylin kardeşinin katilini ararken ve bu uğurda kendisi her ipucunun peşinden giderken Pars, Ceylin'i sırf Ilgaz ifade verme durumunda kalsın diye mesleğinden etme peşindeydi. Ceylin kardeşinin katilini ararken Pars, kendi sağlık raporunu yok ettirdiği Yekta'yı kendi sırrını korumak için koruyarak ona delil karartma soruşturması açmadı.
 
Ceylin babasının katilini ararken ne yapıyordu Pars? Önce Eren ile birlikte Çınar ve Metin'in kendi kendilerine polise gelmeleri için zaman vermeyi kabul etti. Baştan kural ihlaliydi bu. Çınar yurt dışına kaçmaya teşebbüs etmişti, babası yardım etmişti. Kaçma ve kaçmaya yardım suçunu örtbas etmek demekti bu. Sonra Pars ve Eren, Ceylin'de bilgi saklarken davanın taraflarından biri olan Ilgaz'a dosya hakkında bilgi verdiler. Bu da kuralları ihlal etmek demekti. Hatta Pars, Ilgaz ile birlikte çalışmak istedi tamamen kural dışı şekilde. Pars, Eren ile birlikte Ceylin'den bilgi sakladıkları gibi onu kandırdılar. Ceylin, babasının cinayeti için olay canlandırma diye gittiğinde başka bir şüpheli arandığını öğrendi. Daha sonra Ceylin babasının gerçek katili Serdar'ı yakalatmak için tek başına çabalarken Pars da Eren de yerlerinde oturdular ve Ceylin'in güvenliğini hiç düşünmeden onun getireceği şeyleri beklediler. Ceylin'e en ufak bir destek vermedikleri gibi, Ceylin'in getirdiği belgelerin başarısından da faydalandılar.
 
Şimdi bakalım geriye Ceylin kardeşinin ve babasının katilinin peşindeyken kim ne yapmış? Ama Ceylin kimseye gidip sevdiğin birini benim için kurbanlık koyun gibi katile gönder, onu altın tepsiye koy ve sun demedi.
 
Ilgaz'ın hatasına gelirsek... Ilgaz'ın en büyük hatası bu meseleyi böyle geçiştirebileceğini düşünmekti. Çünkü bu kişi veya kişiler Ceylin'e ulaşmak istiyorsa bir şekilde ulaşacaktı. Ceylin gün boyu işini yaparken de biri yanına yanaşabilirdi. Ceylin'e hemen haberi olmadan bir koruma göndermeliydi. Fakat gerçekten Ilgaz'ın normalde de masum birini bir katile göndereceğini sanmıyorum. Söz konusu sevdiği kadın olduğu için ekstra hassas ve temkinli olması gayet doğaldı. Endişelenip korkmaması garip olurdu. Dediğinde de haklıydı. Pars insanları amacı uğruna harcayabilen biri. Bunu daha önce İnci davasında da gördük. Ilgaz, Pars'ın Ceylin'in güvenliğini düşünmeden onu ateş hattına süreceğini biliyordu. Pars da öyle yaptı. Gidip Ceylin'e notu gösterdi, onu manipüle etti ve olaya çekti. Başka hayatlar söz konusu iken Ceylin'in geri durmayacağını gayet iyi biliyordu.
 
Burada Eren için de bir parantez açmak istiyorum. Eren'den Pars'ın arkadaşlığını kaybetmekten korktuğu kadar, Ceylin'e bir şey olmasından ve arkadaşını kaybetmekten korkmasını da beklerdim. Ama tek sahnede bile Ceylin için korkmadı. Bu sezon Eren'in arkadaşlık seviyesinde inanılmaz bir azalma ve samimiyetsizlik var. Geçen bölüm de bir hediye için kıvrandı. Eren'den ona içini açan, onun karakterini Ilgaz ve Pars'tan bile iyi anlamış ve en ufak terslikte Pars gibi ona arkasını dönmeyecek Ceylin için de biraz endişelenmesini beklerdim. Ama bu Eren'in Ceylin'in emniyetini ilk umursamayışı değil. Ceylin'den tek başına Serdar'ın katil olduğunu ispatlayacak, Yekta'yı tutuklatacak kanıtları beklerken de gayet rahattı. Pars da o gün rahat olan diğer kişiydi. 
 
Yani bir kez daha gördük ki Eren de Pars da Ceylin'in arkadaşı değiller. 
 
Operasyona gelirsek neresinden başlasam bilemiyorum. En baştan bunun bir tuzak olduğu belliydi. Bıçağın bahane olduğu, asıl istenilenin dikkat dağıtmak ve Ceylin olduğu belliydi. Pars direkt katil ya da katillerin istediğini verdi onlara. Otel odasında bıçağı nasıl alacaklardı? Notu yazan da savcının karısını göndermeyeceğini veya gönderse bile polis yığarak koruyacağını biliyordu. Katilin Ceylin ile temas kurmak istediği belliydi. O odada Ceylin'i kahve içerken ağırlayıp konuşmayacağına göre, odadaki ilk akla gelen iletişim aracı olan telefonla iletim kurabileceğini nasıl düşünmediler? O telefona dinleme cihazı konmaması büyük düşüncesizlikti. Ceylin'i üzerine bir mikrofon bile yerleştirmeden gönderdiler. Odanın içinde kamera yoktu. Ceylin o odaya girdiğinde olabilecek her şeyi izlemeleri gerekiyordu. 
 
Evet, Ceylin cesur ve güçlü bir genç kadın. Fakat Pars'ın "katil bulunsun da kime ne olursa olsun" körlüğü ve bencilliği nedeniyle, Ceylin'i savunmasız, silahsız, eksiklerle dolu bir operasyonla katile sundular adeta. O telefon zaten izlemede olmalıyken, katille konuşmak ve bölümdeki bir diğer zor kararı vermek de Ceylin'e kaldı. Ceylin kendi hayatını tehlikeye atmakla, gitmeyerek başka insanların hayatını tehlikeye atabileceği gibi bir vicdan ikileminde hiç bırakılmamalıydı. Ceylin de cübbesini giyerken yemin etmiş bir hukuk insanı. Onun vicdanına yüklenmemeliydi bu.
 
Ve en önemlisi şu: Öncelikli olan yaşayanın yaşam hakkını korumaktır. Ceylin o not ile katilin istediği bir kişi, yani tehlikedeki kişi olmuştu. Pars'ın dediği gibi bir "fırsat" değildi yani. Katil ya da katiller 4 kişiyi öldürmüş. Başka kemikler bulunmuş. Öldürülenlerden biri bir savcının (o zaman başsavcı değildi) kardeşi. Şimdi aynı katil davaya bakan savcıdan karısını söylediği yere göndermesini istiyor. Belki bu iki savcıdan da intikam almak isteyen biri katil? Belki Neva'yı öldürdü ve şimdi gözünü Ceylin'e dikti. Bunların hiçbiri düşünülmeden Ceylin'i üzerine bir mikrofon, herhangi bir olaya karşı izleme cihazı bile yerleştirmeden kuru bir kurşun geçirmez yelekle gönderdiler. Katil zaten Neva'yı aç bırakıp sonra boğarak öldürmüştü. Sadece kurşun geçirmez yelekle olacak iş mi?  Oteldeki düğünün bile kontrol altına alınmaması, Ceylin'in başka dış etkenlere maruz kalması operasyonun eksikliğini gösteriyordu. Ceylin'in "benim selfiemi ne yapacaksınız?" diye sormaması da aşırı karakter dışıydı ama hadi neyse onu da gerginliğine ve olay çıkarmak istememesine verelim. 
 
Ilgaz'ın ve Eren'in notta Kaya soyadının hiç geçmediğini fark etmemesi de ayrı bir durum. Ceylin sadece içinde yazan notu gördü. Ilgaz ve Eren en başta yazan Ilgaz Savcı'yı da görmüştü. Dikkatlerini çekmedi. Belki Pars'tan sonra hedefteki kişi Ilgaz'ın sevdiği biridir. Bunlar düşünülmeliydi. Pars acısından hırslanmış ve kör olmuş gözleriyle bile bile Ceylin'i göndermiş oldu. Başkasının acı ve zor zamanında durumdan faydalanıp arkadan dolanan, Ilgaz'ı başsavcıya şikâyet eden, Ilgaz zor durumda kalsın diye Ceylin'in avukatlığını tehlikeye atan Pars, kendi canı yandığında Ilgaz'a gelip "Karını en az 4 kişiyi öldürmüş katile gönderelim. Sağ dönerse senindir, dönmezse her şey katili bulmak için." diyemez. 
 
Ve tekrar ederek yazımı bitireceğim. Esas olan yaşayanı korumaktır her zaman. Pars yetkisini aşıp, görevini kötüye kullanarak kendi acısı ve hırsı içinde Ceylin'i tam ateşin ortasına gönderdi. Bunun için de yine arkadan dolandı. Gitti Ceylin'in vicdanına oynayarak onu manipüle etti. Ceylin oraya gitmesi ile gitmeyip başkalarının zarar görmesi ihtimali arasında hiç kalmamalıydı. 
 
Ceylin de acı çekti, sevdikleri öldürüldü. Ama o hep kendini ateşe attı. Katil bulunsun da kime ne olursa olsun hırsını görmedik hiç onda. Katili bulmak için başkalarının sevdiklerini tehlikeye atmasını istemedi. En sonunda babasının katilini gösteren delili kendini tehlikeye atarak elde etti. O delili getirdi ama Serdar'ı da hala tutuklayamadıkları da başka bir gerçek. Ceylin'in babasının katili hala dışarıda. Onu yakalatabildi mi Pars? Ama şimdi kendinde başkasının hayatını ortaya koymasını isteyebilme hakkı görmesi, başka bir kadını tehlikeye atması ve bunu şu an elinde tuttuğu yetkileri tehdit gibi kullanarak yapması düşünürsek çok tehlikeli bir şey. Çünkü Pars bir abi olarak katili bulmak isteyebilir. Ama bir başsavcı olarak öncelikli görevi katilin notunda bahsettiği Ceylin'i korumaktı. Nereden geldiği, amacı, niyeti belli olmayan bir notla apar topar Ceylin'i gönderiyorsa, elindeki yetkileri herkesi ateşe atarak kendi acısıyla hırsı ve öfkesi için kullanıyor demektir. Bulunduğu makamı kişisel hesaplar için kullanıyor ve başkalarını tehlikeye atmakta sakınca görmüyor demektir. Bu uğurda mesai arkadaşını da mesleği ile tehdit ediyor demektir. 
 
Bu noktadan sonra olacak her şeyin de pimini Pars çekmiş oldu böylece. 
 
Gelecek bölümü heyecanla beklediğimi belirterek yazanın, oynayanların ve çekenlerin, tüm ekibin emeğine sağlık diyorum.
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER