Sen Çal Kapımı: Her şey biraz koku aslında

Sen Çal Kapımı: Her şey biraz koku aslında
Koku, koku almak, koklamak. Beş duyu organımız var, belki birçoğumuz için koklamak içlerinde vazgeçilmesi en çabuk olandır. Günlük hayatımızda bütün duyuları da baskın şekilde kullanırız aslında. Ama kokular hep en çabuk unutulandır, en zor unutulanda. Bir koku algımıza yerleştiğinde çok kısa süre içinde ondan eser kalmaz, biz de unuturuz o güzelliğini. Fakat sonradan hiç beklemediğiniz bir anda, bir çiçeğin, bir odanın ya da bir parfümün içinde gizlenmiş küçük parçaları bizi yıllar önceki bir anıya götürür. Bir anda kendimizi o anı yaşarken buluruz. İşte bu kadar eşsizdir etrafımızda göremediğimiz, duyamadığımız kokular. Hep bizle bulunan milyonlarca küçük parçalar.
 
Her şey biraz koku aslında. Bu haftaya da açılışımızı kokularla yaptık. Birbirini iki farklı şekilde özleyen Eda ve Serkan vardı. Serkan Eda’yı onun eşyalarında bıraktığı koku ile aradı, Eda’nın hatırlatıcısı ise küçük bir limon parçası ve içindeki koku oldu. Eda gün içinde belki Serkan’ı hiç aklına getirmemişken o limonun alakasız görünen kokusu ile kocaman bir anın içinde buldu kendini. Kokular hep dizinin içinde saklı halde varlığını gösteriyor aslında. Serkan’ın sakladığı çiçek gibi. Bu hafta birbirlerini kokular içinde aramaya ve bulmaya çalıştılar. Bulabildiler mi ya da nasıl sonuçlandı orası biraz muallakta kaldı.
 
Bölümü izlerken hep hafızamda “hayaller vs. hayatlar” karmaşasını yaşadım. Nasıl mı? Fragmanı izledikten sonra kafam da şu şekilde canlandı bu bölüm. “Eda çok kırgın fakat kendinden hiç olmadığı kadar emin bir şekilde ofisi terk eder. Serkan hiçbir şey diyemeden olduğu yerde kalakalır. Eda ise yaşanılanları unutmak, birazda nefes alabilmek için kimsenin bilmediği bir yere gider ve izini kaybettirir. Serkan, Eda’nın Aydan Hanım’a yardım ettiği videoyu izler ve yaptıklarından büyük bir pişmanlık duyar. Söyleyemediklerinden, içinden kalanlardan korkar. Arar tarar, herkese sorar ve Eda’yı gizli mabedinde bulur. Eda’yı gördüğünde ilk iki kelimesi özür dilerim olur. Kendileri ya da kelimeler değil, gözleri konuşur. İkisi de gün boyunca içinde kalanları söyler. Sonra Eda onu affeder. Farklı bir şekilde sözleşme oyununa devam ederler.”
 
Kafamda bu şekilde gerçekleşeceğini düşündüm izlediğimiz bölümün. İki önemli “özür dilerim” kelimelerini Serkan’dan duymak istedim. Bir ara Eda’nın o giydiği daracık kemer gibi hissettim kendimi. Daralmış oldum söylenilemeyenlerden, ben şiştim. :) Ta ki bölüm sonuna kadar. İzlediğim bütün dizilerdeki özür sahnelerinden daha anlamlı ve de çok farklı bir sahne izledik. Özür dilemek için öyle fazlaca ağdalı laflara kelimelere gerek olmadığını gösterdi bana. “Peri kızı beni affedebilir misin?” dedi Serkan ve peri kızı da onu affetti. İyi ki de bu şekilde yaşanmış her şey. Eğer benim beklediğim gibi olsaydı bu kadar güzel bir bölüm izlemeyebilirdik.
 
Birazda küçük notlar paylaşırsak bölüm ile ilgili; bölüm sonuna kadar gerçekten aşkta gururu bize yansıttılar. Hem bolca romantik duyguların ortaya çıktığı anlar, hem de bol bol eğlenceli sahnelere tanıklık ettik.
 
Aydan Hanım ve Serkan’ın beraber geçirdikleri zaman yine çok detaylı bir şekilde işlenmişti. Serkan’ın, Aydan Hanım’ın Eda’nın yardımıyla dışarı çıktığı sahneyi izlerken ki duyguları, sevinci ve hüznü bir arada yaşaması gerçekten anlamlıydı ve çok güzel aktarıldı. Kerem Bürsin sahneyi çok güzel canlandırdı, çok farklı bir yere koydu Serkan’ı. Benim için Aydan Hanım gibi bir karakter iyi ki dizinin içinde var. Her sahnesinde çok daha farklı anlar yaşıyoruz ve dizinin ne kadar türlerinden farklı olduğu ortaya çıkıyor.
 
Serkan ve Eda sahneleri bence bu hafta ekstra eğlenceliydi. Karakterlerin masal kahramanı gibi gösterilmedikleri sahneleri seviyorum. Genellikle bu anlarda hep Serkan’ı buluyor. Başlarda izleyiciye ne kadar robot ve de duygusuz hissi verilse de yüzümüzü güldüren bu tip zamanlar Serkan’ın aslında ne kadar birazda içimizden geldiğini gösteriyor.

Birkaç hafta önce nabız ölçerli saat takan Serkan’ın nabzının Eda’ya yakın olunca çok yüksek olması detayı gibi, bu bölümde uyumaya çalışırken çatıdan alnına su düşmesi ve Serkan’ın rahatsız olması gibi.
 
Yine bence birçok farklı duyguyu barındıran ve de kendini tekrar etmeyen bir bölüm izledik. Gayet akıcıydı. Geçen haftalara göre fragmanı bölüm sonunda izledik. Umarım her hafta da bölüm sonunda izleyebiliriz. Sözleşmenin 44 gün daha devam etmesini uman Eda ve Serkan’ın gelen haberle sadece bir hafta zamanlarının kaldığını öğrendiklerinde ne kadar üzüldüğünü gördük. Bakalım ileriki hafta oyunlarında nasıl bir değişiklik yaşayacaklar, heyecanla bekleyeceğim ben. Yazıyı okuyan ve bu hafta da güzel bir bölüm izlememizi sağlayan herkesin emeklerine sağlık. Hoşça kalın, hep de hoş kalın.



BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER