Yaratıcı
eylemleriyle geniş kitleleri etkileyen The
Yes Men’in kurucularından Mike
Bonanno ile mizah yoluyla Türkiye’de yepyeni bir haber dili yaratan Zaytung’un kurucusu Hakan Bilginer, Boğaziçi Chronicles
etkinlikleri kapsamında moderatörlüğünü Ömer
Madra’nın üstlendiği "Bir Direniş Yöntemi Olarak İktidarın Taklidi" başlıklı söyleşide bir araya geldiler. 26 Şubat 2015
Perşembe günü Albert Long Hall’da düzenlenen panelde Bonanno ve Bilginer,
kullandıkları mizahla kitleleri nasıl etkilediklerini izleyicilerle
paylaştılar.
The Yes Men’de kullandıklarının
tam olarak iğneleme olmadığının altını çizen Bonanno, temelde iktidar ve
otoriteden yola çıkarak başka bir dünyanın mümkün olduğunu göstermeye çalıştıklarını
söyledi. Bonanno, “Yaptığımız işi ‘kimlik düzeltmesi’ olarak tanımlıyoruz.
Politika yaparken eğleniyoruz çünkü bu ikisi birbirini kapsıyor. Yaptıklarımızı komik ve eğlenceli kılan
politik içerikli olmaları… Biz gülmeyi seviyoruz. Mizahın bulaşıcı olduğunu ve
insanlara bir çeşit direnç virüsünü yaydığımızı düşünüyoruz” dedi.
Bonanno ayrıca, eylemlerde hedef
aldıkları kişi ve kurumların kendilerine dava açmalarını tercih edeceklerini
söyleyerek, “Davalar uzun sürüyor. Bu sayede dikkat çekmek istediğimiz konuları
pek çok kez gündeme taşıyabiliyoruz. Dünya Ticaret Örgütü bize açtığı davayı
geri çekti. Çekmeseydi bu konuyu çok daha uzun süre tartışılmasını
sağlayabilirdik’’ derken Zaytung’un kurucusu Hakan Bilginer ise hukuki yönden
sorun yaratabilecek içerikler hakkında dikkatli davrandıklarını ve henüz bir
davaya muhatap olmadıklarını söyleyerek bu gibi durumlarda açılacak davaların
davacı tarafa zarar vereceği görüşünü destekledi.
Mike Bonanno söyleşide The Yes
Men’in ‘’Dünyayı düzeltme’’ iddiasından söz ederek ‘’Çeşitli kampanyalar
yürüten örgütlerle bir arada çalışarak mevzuatta, devlet politikalarında
yolunda gitmediğine inandığımız şeyleri değiştirmeye uğraşıyoruz. Dünya Ticaret
Örgütü’nün iklim değişikliği politikası ile ilgili çalışmalarını etkiledik.
Büyük şirketler bu örgütten ayrılmaya başladılar. Sonunda politikalarını
değiştirmek zorunda kaldılar’’ dedi. Aktivist
hareketlerin başarılı olana kadar çok uzun süre başarısız olma ihtimali
olduğunu da ekleyen Bonanno, yıllar sonra değişim yaratan hareketlere örnek
olarak köleliğin kalkmasını ve kadınların seçme-seçilme hakkını kazanmasını
gösterdi.

İnsanların Zaytung’da neyi komik
bulduklarına dair kesin bir şey söylemenin mümkün olmayacağını belirten Hakan
Bilginer ise “Birçok okurdan aldığımız geribildirimler, insanların yaptığımız haberlerle
rahatladığı ve olan bitenin absürtlüğü karşısında sessiz bir dayanışmanın
parçası haline geldiklerini gösteriyor.
Bir bakıma ‘Bunu saçma bulan bir tek ben değilmişim, bu ülkede bir
şeylerin yanlış gittiğini düşünen başka insanlar da varmış’ diyor ve yalnız olmadıklarını hissetmekten
hoşlanıyorlar’’ diye konuştu.
Mike Bonanno ise bu tür
örneklerin tarihte çok sık görüldüğüne değinerek, bu dayanışmanın otoritenin
baskısıyla yeraltına itilen fikirlerin sonucu olarak doğduğunu söyledi. Bonanno,
“Örneğin, Polonya’da ve Rusya’da direniş döneminde böyle bir dayanışmanın
ortaya çıkışını görüyoruz. Diğer sesler bastırıldığında ortaya çıkan ortak ses,
kimsenin yüksek sesle dile getiremediği şeyleri mizah yoluyla söylenebilir hale
getiriyor. Baskı ne kadar güçlüyse hiciv de o kadar güçlü oluyor” dedi.
Gündeme yansıyan haberlerin
absürtlüğünün yaratıcılığı artırdığını ve kendilerini gazetelerle rekabet
içinde gördüklerini söyleyen Bilginer, siyasi gündemin ve aktörlerin durumu ile
ilgili görüşlerini ise, “90’larda da siyaset ve siyasi liderler vardı. Onlar da zaman zaman saçmalardı. O zaman da
ülkede kötü bir şeyler olurdu ama işler biraz daha önemli ve ciddi havada
yürürdü. Bütün o saçmalıklar o devlet ciddiyetinin çizgileri içinde kalırdı.
Fikren en karşısında olduğunuz siyasetçiye bile karşısına geçip fikrinizi
söyleme cesareti bulamazdınız. Bilgisiyle, eğitimiyle, vereceği bir yanıtla
haklı bile olsanız sizi bastıracağını düşünürdünüz. Şimdi ise ‘bu insanlar
söylediklerinde, yaptıklarında gerçekten ciddi mi diye kuşkuya düşüyorsunuz.
Bizim kuşak için devlet ciddiyetinde uzaklaşılmasının da şaşırtıcı bir etkisi
var” şeklinde açıkladı.
Boğaziçi Chronicles’in konukları Andy Bichlbaum ve Mike Bonanno, The Yes Men ile sahte web siteleri hazırlayarak,
politikacı veya önemli kurumların üst düzey temsilcisi kılığında toplantılara
katılarak gerçekleştirdikleri yaratıcı eylemlerle tüm dünyanın ilgisini çekmeyi
başardılar. The Yes Men, bugüne dek
Dünya Ticaret Örgütü’nden George Bush’a; Heritage Foundation’dan Dow Chemical’a
pek çok kişi ve kurumu hedef alan eylemleriyle çeşitli konularda önemli bir
kamuoyu yarattı.