Bu sezonun en çok beklenen işlerinden biri şüphesiz Çarpışma’ydı. Kıvanç Tatlıtuğ'un Elçin Sangu ile birlikte ekranlara döneceği haberi herkesi heyecanlandırdı. Beklemeye koyulduk diziden bir haber, bir resim, bir tanıtım ya da afiş gelsin diye. Onlar geldikçe de gününü, bölüm fragmanlarını merak ettik. Sonunda dizi, 22 Kasım Perşembe günü başladı.
Biraz sıkışık bir günde yayına girdi ama dizinin öncelikle çekeceği grup olan AB ve ABC’ye ulaştığını düşünüyorum. Total grubu için diziye biraz daha aşk, ana karakterler arası dram, duygusal yoğunluklar, gerilim ve heyecan gerekiyor belki. İlk iki bölüme bakarsak oraya da tam sürat gidiyorlar gibi görünüyor.
Dizi hakkında ilk diyeceğim şey, kadrosunun isabetli seçimlerden oluştuğu.
Kıvanç Tatlıtuğ, Kadir olarak bizi ekran başına kilitleyecek gibi görünüyor. Karakterin yaşadığı değişimi ve patlama sahnesindeki ve sonrasındaki duyguları kusursuz şekilde verdi seyirciye. Kadir’in korna çalan şoföre tepkisine hala güldüğümü de ayrıca ekleyeyim.
Onur Saylak iyi ki dahil olmuş. Kadir, Zeynep ve Veli Cevher arasında bir üçgen oluşacak gibi duruyor. Bakın işte bunun düşüncesi bile beni heyecanlandırmaya yetti. Kadir ve Zeynep'in arasında olduğu gibi, Kadir ve Veli arasında da bir mazi var anlaşılan. Veli, Kadir ile hesaplaşma peşine düşerken, hesaplamadığı Zeynep ne gibi etkilerde bulunacak acaba? Bunlar hep “gel beni izle” dedirten şeyler.
Elçin Sangu’ya özel bir parantez açacağım. Öncelikle söyleyeyim Zeynep olarak çok beğendim. Zaten onu Güzide olarak tanıyıp seven özel bir kesim olduğunu düşünüyorum. Biz Kurt Seyit ve Şura’yı seyredenler, evet bizden bahsediyorum, bizler için kendisi öncelikle hep Güzide olarak kaldı şu ana kadar. Kiralık Aşk’a kattığı enerji nedeniyle bir romantik komedi dizisini ilk defa sürekli olmasa da izledim sayesinde. Defne olarak da sevdim. Fakat itiraf ediyorum ki, Güzide’nin yeri hep ayrı oldu. Dram dizilerine dönmesini de bu nedenle sabırla bekledim. Ben de “Kurt Seyit’te “İstemem ben o sarı çiyanı.” diyerek Seyit”i (Kıvanç Tatlıtuğ) reddeden Güzide ile Kıvanç Tatlıtuğ partner olsalar keşke” diyenlerdendim. İlginç şekilde bu partnerlik duyurulunca etrafımdaki Kurt Seyit’i izleyenler kulübündekilerin de gizli gizli bunu istediğini, beklediğini öğrendim. Demek ki bilmeden güzel bir enerji oluşturmuşuz hep birlikte.
Ee sen misin Kıvanç’ımıza sarı çiyan deyip reddeden Elçin Hanım? Bir dizide sizi ekran çifti olarak görmeden rahat etmeyecektik.
Şaka bir yana komedide de başarılı olsa da Elçin Sangu’nun dram dizilerine daha çok yakıştığını düşünüyorum. Çok zarif hatlara sahip. Bunun yanında kızıl saç, beyaz ten, her daim biraz buğulu bakan gözler… Bu özellikler daha yoğun duyguların işlendiği bir dram dizisinde, oyuncuya yardımcı olacak fiziksel bir destek sağlar. Ama fiziksel unsurlar da bir yere kadar yardımcı olur elbet. Esas olan oyuncunun o duyguyu verebilmesidir. Elçin Sangu da Zeynep’i bize ilk iki bölümde güzel bir şekilde tanıttı. Korkuları olan, o korkulardan dolayı atmak istediği adımları atma kararını alamayan, defalarca kocasını affetmiş ama evliliğini bitirmesi gerektiğinin farkında, tereddütleri olan fakat kızı söz konusu olduğunda çok net bir kadın izletti önce bize. İkinci bölümde tek gayesi kızını kurtarmak ve geçmişten tanıdığı Kadir’e ulaşabilmekti bunun için. Bu kadının sınırları zorlandığında neler yapabileceğinden kesitler verdi. Defne’ye ait hiçbir jest ve ifade yoktu üzerinde. Bunun için ona özel bir parantez açtım. Özellikle ikinci bölüm sonunda kaçma sahnesindeki performansını çok beğendim. Kadir’in mesleğine ve hayata dönme sebebi bulmasına neden olan sahne olması açısından önemliydi. Karşılıklı harika bir iş çıkarttılar Kıvanç ve Elçin.
Kıvanç ve Elçin demişken, Zeynep ve Kadir’den “Evet ZeyKad çifti geliyor” elektriğini de aldım fena şekilde. Hayırlı uğurlu olsun. Yakışacaklarını, o elektriği bize vereceklerini hissediyorduk Kurt Seyit ve Şura’dan beri. Ama izlemek daha bir güzelmiş. Yapım şirketi bizden köşe bucak sakladı ikisini, bir ikili fotoğrafı çok gördü tanıtım süresince (biraz sitemli olduğumu belirtmeme gerek yok sanırım). Bunun için ikinci bölümü izlerken “Sonunda karşımızdalar ikili olarak.” hissini yaşadım önce. Sonra Kadir “Ben seni öldüremem ki” dediğinde ikili sahnelerine odaklandım. Zeynep ve Kadir arasındaki eski duygular alevlendikçe güzel şeyler izleyeceğiz. Hani hiçbir sahnede demesem, şu kelepçe sahnesinde derdim bunu. Ama bana daha ilk karşılaştırmada dedirttiler.
İlk bölümde de Zeynep ve Veli Cevher sahnelerini çok beğendiğimi belirtmem gerekiyor. Sahnelerin gerilimi, elektriği çok iyiydi. Veli’nin “şimdi Zeynep’e bağıracak” dediğim bir sahnesinde, bağırmaktan vazgeçip ona baktığı bir an var ki, işte o an gelecek bölümler için seyirci kalbimi pıt pıt attırıyor.
Diğer oyunculara gelirsek, Melisa Aslı Pamuk ve Alperen Duymaz da rolleri için uygun seçimler olmuşlar. Erkan Can’ın canlandırdığı babacan, Kadir’e nasihat veren, kollayan müdür de dizinin seyrini güzelleştiren karakterlerden.
Kadir-Zeynep-Veli Cevher üçgeninde neler olabileceği konusunda epeyce heyecanlı olduğumu belirteyim. Üstte bahsettiğim gibi dizinin Kadir-Zeynep-Veli üçgeni “gel beni izle” dedirtiyor insana. Kerem ve Cemre’nin hikayelerine henüz çok giremedim. O kısımlar da toparlanırsa dizinin temposu açısından daha iyi olacağını düşünüyorum.
Bir naçizane eleştirim de müzikler konusunda olacak. Daha güçlü bir şeyler bekliyorum. Henüz sahnede oyuncuların performansıyla birleşince beni alıp götüren bir tını duyamadım. Ama eminim onlar da olacaktır. Gittikçe daha da güzelleşecektir dizi.
Bize de tek düşen izlemek bu durumda. Perşembe akşamlarını beklemeye başladık şimdiden.