Fox Türkiye'de yayınlanan uyarlana dizi "Kadın", adı gibi kadınların çok değerli olduklarını, yüreklerini büyük bir sabırla dolduklarını, gerektiğinde acıyı bal eylediklerini ve çocukları için her şeyi yapmaktan çekinmeyeceklerini her hafta yüzümüze vuruyor. Hem de öyle sağlam vuruyor ki gönül telimizi titretiyor. 13. bölümüyle de "Kadın"a dair almamız gerekenlerden bir doz aldık. "Ah be yüreğimizi ne güzel dağlıyorsunuz, kadından önce 'insan'a değer vermenin gerekliliğini ne de güzel anlatıyorsunuz" dedik.
12. bölümü Bahar'ın hayatına sızan kişinin Şirin olduğunu Yeliz anladığı an tamamlamıştık. 13. bölüme de buradan devam ettik. Yeliz öğrendiği gerçekle yıkıldı, Şirin'in bu derece tehlikeli biri olduğuna inanmak istemedi. Söyleyecekti ama, yanı başındaki bu büyük tehlikenin varlığından Bahar haberdar olmalıydı. Bu sırada Doruk ve Nisan mutfağa geldiler. Doruk'un evlerine dönmek istediğini Bahar'a söylemesi üzerine Bahar, çaresiz bir şekilde bir süre daha burada kalmaları gerektiğini belirtti. Yeliz gerçeği söyleyecekken Bahar'dan diğer bir gerçeği (Bahar'ın annesinin evinde kalması gerektiğini) duyması acı olmuştu tabii. Yeliz o an vazgeçti işte, gözlerinden dışarıya taşmak için kendisini zorlayan yaşları içine akıttı. Zordu. Gerçekleri bilip de haykıramamak zordu. Bahar gerçekleri öğrenirse gerçekliğin bu ağır yükünü, Bahar'ın hastalıkla ve türlü şekillerde gelen sıkıntılarla savaşan bedeninin, ruhunun taşıyabilmesi daha da zordu. Seçim doğruydu. Yani gerçeği söylememek. Ancak hepimizin de bildiği üzere, gerçeklerin er geç ortaya çıkmak gibi bir huyu da vardı.
Bahar'ın çorba yaptığı sahnede ve o sahnenin devamında yaşananlar neydi öyle? "Ne yaptınız siz bize" demek istiyorum! Hatice hâlâ çok gaddar davranıyor Bahar'a. Kendisini bir salsa, sevgisi taşıp yağmur olur, çölde vaha olur, şifa olur Bahar'a ama bunu bir türlü yapamıyor. Çünkü Şirin, Hatice'nin duygularına ket vurması için âdeta bir şeytan gibi durmadan vesvese fısıldıyor.
Bahar'ı çorba yaparken gören Hatice, yemek yapmasını istemediğini söyleyerek çıkıştı önce. Bahar, Hatice'nin sözlerine rağmen çorbayı karıştırmaya devam ederken aninden durgunlaştı ve bayıldı. O an Hatice'nin korkusu o kadar sahiciydi ki, Şirin'in olmasını istediği anne(!) kimliğini sıyırıp attı üzerinden. Bu kez Bahar'ın annesi olabilmişti işte. Bahar kendine gelince düştüğü yerden kalkarken onu kucaklayan Hatice'yi, Bahar'ın ona "yüreğin yüreğime değsin anne" dercesine sıkı sarılışı bitirdi beni. O sahnede zaman durmuştu sanki... Sonra neden etkilendiniz, ağladınız efendim?!
Ne diyebilirim ki? Bennu Yıldırımlar ve Özge Özpirinçci, siz mükemmel birer detaysınız!
Bahar'ın her bölüm bizleri hayran bıraktığı "anne"liğine değinmeden yapamayacağım. Doruk ve Nisan'ın üzülmelerine izin vermemesi, yaşadıkları olayları onlara anlatırken süslemesi ve masumlaştırması çok değerli çok... Bu bölüm de sevdiklerini çizen Nisan'ı, babasının resmini çizmeyi unuttuğu için hunharca kötü hissettirmeye çalışan Şirin'in yaptığını toparladı Bahar. Şirin ne zalimsin sen! İzlerken ister istemez soruyorum. Hatice özünde iyi kalpli bir kadın, Enver deseniz kötülük bırakın içine, yakınlarına bile uğramamış dünya iyisi bir adam. Şirin hangi kuytularda yetişti de bu iki iyi insanın iyiliğinden zerre faydalanamadı? Aklı ve bedeni neden sadece kötülüğe, birilerini üzmeye çalışıyor? Allah biraz vicdan ve sevgi versin sana Şirin...
Az önce bahsettiğim yıkıntıyı yani Şirin'in Nisan'da oluşturduğu yıkıntıyı da çok güzel onardı Bahar. Babasının da geçmişte bir anlık onu arabada unuttuğunu olabildiğince saf bir şekilde aktardı Nisan ve Doruk'a. Tabii ki flashbacklerle izledik biz neler yaşandığını. Sarp'ın flashbackler aracılığıyla kurgulanan hayatın içine dahil edilmesi iyi bir tercih. Çocuklar çok erken yaşta kaybettikleri babalarının yaptıklarını, bir model gibi görüp uygulamaya dünden razılar. Bu da Bahar'ın yükünü hafifletiyor. Anlattıklarıyla babalarını işaret ediyor ve konu tatlıya bağlanıyor.
Dizide Arif ve Bahar'ın arasında bir şeyler olması için temel atılmış durumda. Arif açısından aşk zaten epeydir başlamıştı. Bahar'ın hissettiği şu an biraz minnet duygusu gibi görünüyor. Ancak bir araya geldiklerinde fazlasıyla uyumlu oluyorlar. Senarist Hande Altaylı'ya seslenmek istiyorum buradan: #ArBah'tan devam etsek güzel olmaz mı sizce de? Bence tadından yenmez. İkisinin de kalpleri güzel ne de olsa...
Bölümde içimizi parçalayan sahneye gelelim. Bahar'ın akşam eve geldiğinde sabaha kadar eve alınmaması! Şirin, Hatice üzerinde öyle bir baskı kuruyor, Bahar'la ilgili kötü düşünceleri usul usul Hatice'nin kanına öyle bir işliyor ki patlamak işten değil. Hatice'yi doldurdu. Bir de üzerine "ın ızındın bını dıvrındıgınız gıbı dıvrının ını dı" sosunu serpiştirdi. Hatice de bunu bir emir eri gibi uyguladı, Bahar'ı eve almadı. Aslında yüreği dayanmadı, bir süre sonra eve almak için girişimde bulundu. Ama Hatice sen Şirin'e ne diye güvenip de Bahar kapıda bekliyor mu diye baktırırsın değil mi?! Bahar kapının köşesine büzülmüş olduğu halde, onun kapıda olmadığını söyledi Hatice'ye ve "sevgilisine gitmiştir" diye de ekledi Şirin. Şirin senden ne kadar nefret ettiğimizi söylememe gerek yoktur herhalde. Öyle bir vakit gelecek ve hepimiz de göreceğiz ki sen bile kendinden nefret edeceksin! Yine bu noktada da ilgililere seslenmek istiyorum: Şu Şirin'in yoluna taş koyun, başına çorap örün, bir şeyler yapın. Yapın işte bir güzellik, lütfen... Ve sahnenin devamında Bahar sabaha kadar o kapının önünde, soğuktan bedenini iki büklüm edip uyudu. Yok yok ağlamadık biz, gözümüze toz kaçtı...
Buraya kadar tek avunduğum şey Hatice'nin, Bahar'ın yokluğunu hissettirmemek için çocuklarla birlikte uyuması oldu. Bahar'ın kapıda sabahladığı gerçeğini, Hatice'nin öğrenip öğrenemeyeceği konusunda çekince yaşadım ama öyle olmadı. Komşulardan biri gerçeği Hatice'nin yüzüne yüzüne vurdu. Bu da bir şey mi Hatice, daha ne gerçekler öğreneceksin. Az sabret!
Söylemezsem olmaz. Seray Kaya, Şirin'den bu kadar nefret etmemizin müsebbibidir. Şirin'i yaşıyor resmen, Şirin olmuş durumda. Yeteneğini alkışlıyorum ve helal olsun diyorum...
Bölümün belki de en merak ettiğimiz sahnesine geldik işte. Bahar, Nisan ve Doruk'la Sarp'ın bozulduğunu düşündüğü telefonunu tamir edilmesi için bırakmıştı. Telefonu almak için gittiklerinde telefonun bozuk olmadığı, şarjının bittiği ve o telefona uyumlu bir şarj cihazının daha önce Enver'e bırakıldığı söylendi. Bahar bunları duyar duymaz ne oluyoruz dedi ve o hışımla eve attı kendisini. Şimdi gerçekleri öğrenme zamanıydı ve Bahar gerçekleri konuşacak tek kişi olduğuna inandığı Enver'e sığınmıştı. Burada bölümü tamamladık. Bundan sonra her şey çok başka olacak şüphesiz. Bahar'ın elindeki ipuçları arttıkça köşeye sıkışacaklar ve bir yerden sonra gerçekleri saklamak mümkün olmayacak. O günler Bahar için neler getirecek hep beraber izleyip göreceğiz.
Yönetmen Merve Girgin Aytekin, senarist Hande Altaylı ve tüm oyuncuların emeğine sağlık, nice bölümlere...