Fear the Walking Dead: Annesinin hatrına, ölüsünün lafına

Fear the Walking Dead: Annesinin hatrına, ölüsünün lafına
The Walking Dead'deki zombi salgınının başlangıcını anlatmak üzere yola çıkan bir dizinin yayına gireceğini öğrendiğinizde aklınızdan ne geçti bilmiyorum ama herhalde çoğu kişinin aklından geçen bu değildir. En azından benim değildi. Hele ismini 'Fear the Walking Dead' koymak kimden çıktı onu hala ayrı merak ediyorum zaten.

Aslında ilk başta fena başlamayan dizi benim gözümde zamanla annesine benzeyiverdi. The Walking Dead'in yokluğunda izlenebilecek bir dizi olamasa bile alışkanlıktan dolayı hayatımdan çıkarabilmiş de değilim. Resmen geçinip gidiyoruz desem yeri. Neyse ki üçüncü sezonda seviyeyi vasatın biraz üstüne çıkardı, kadroya tercihen işe yarar takviyeler yaptı da daha izlenir hale geldi. Madison'dan yeni Rick çıkarma çabalarına itiraz ettiğimi söyleyemeyeceğim. Oyuncunun dört filmlik Avatar'da yer almak üzere anlaşma imzaladığını bildiğimden şaşırmasam bile Travis'i öldürmek iyi bir hamleydi.

Ana dizinin dönmesine birkaç haftamız var ama yan dizi bu gece yayınlanacak çift bölümle ekranlara dönüş yapıyor. Ben de ilk iki bölüm için ön izleme fırsatı bulmuşken sınırı geçmeden hakkında biraz konuşayım dedim.

Sezon arası bölümünde Madison ve Nick'in mecbur kalarak Jeremiah'ı öldürüp intihar süsü vermesi malum. Hiç de fena bir kapanış yapmamışlardı aslında. Sezonun ikinci yarısını elbette bunun gölgesinde açıyorlar. Clark ve Otto aileleri Nation'la geleceği belirsiz ve kolay olmayan bir barışın içindeler. Amaç birlikte hayatta kalmak olsa da etraf manyak kaynadığı için kolay olacağını düşünmek hata olur. Dolayısıyla bence sırf Troy'a yüklenmeye gerek yok. Yaptıklarından sonra Madison-Nick, araları gergin olan Alicia-Nick ve Otto kardeşler de cabası.

Bir de Jeremiah'ın gidişi üzerine gelen 'liderlik' mevzusu var, unutmak olmaz. Hatta yetmezmiş gibi çiftlikteki kaynakların kısıtlı olması ve bir çare bulmaları gerektiği gibi bir sorun bile mevcut.

Aslında zombileri de listeye dahil etmek isterdim ama etmesem daha mantıklı olur sanki. İnsan ilişkilerinin baştan beri ön planda olduğu dizide özellikle ilk iki bölümde bana dekor niyetine kullanmışlar gibi geldi. Ayrıca çiftliğin ağırlıklı olduğu iki bölümle açılış yapmayı tercih etmişler. The Walking Dead'in başına ne geldiyse girdikleri yerlerde çok uzun süre kalmalarının etkisi var bana kalırsa. Bunlar da o yolda ilerliyorlar ve ana diziye benzeme niyetlisi gibiler. Benzemeseler daha güzel olur tabii.

Strand ve Daniel taraflarının da bu sebeple tadımlık olduğunu belirtmiş olayım. Lola'ya su konusunda yardım eden ve Ofelia'dan ümidini henüz kesmemiş bir Daniel ile yine dibi görmüş bir Strand var elimizde.

Eğer ilk iki bölümdeki gidişat genel hakkında yorum yapmak için yeterli olsaydı 'aynı tas aynı hamam' derdim efenim. İki bölüm boyunca elbette bir sürü şey oluyor ama insanın ağzını açık bırakan türden bir şey olduysa bendeki ağız o modelden değil herhalde. Uyuz olduğunu düşündüğünüzü hala uyuz bulmaya devam edeceğinizden emin sayılırım. Özetle durum böyleyken böyle yani... Size şimdiden iyi seyirler. Bakalım 100. bölümüyle açılış yapacak olan ana dizi neler yapacak?



BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER