Dizinin başında kimliğini arayan, gerçek kimliği ile yüzleşmeyi bekleyen aynı zamanda bu yüzleşmeden korkan, çekinen ikilem içerisinde gidip gelen genç delikanlıydı. ‘’Ben kimim?’’ sorusunun altında yatan o kimsesizlik, hiçlik, çaresizlik Ali Kemal karakterinin üvey evlat olduğunu öğrendiği andan bugüne kadar yaşadığı duyguları, acıları özetliyor aslında. 

Bir  taraftan Cevdet’in karşısına geçip cesur bir şekilde ‘’Bana ailemin kim olduğunu söyle’’ demesi diğer taraftan tam ailesini bulmaya gidecekken geride kalan ailesine, Yıldız sevdasına kıyamayışı ve bu yüzleşmeden korkup pes etmesi… İşte bu gel-gitler Ali Kemal karakterinin yaşadığı acıların özeti aslında… Cevdet gibi ona merhametli davranmış örnek alınacak bir adam tarafından yetiştirilmesine rağmen bunun rahatlığını yaşamak yerine gerçek ailesini arama isteği onun ne kadar derin bir karakter olduğunun göstergelerinden biri. 

Ali Kemal’in kendi içinde yaşadığı çelişkilere, acılara bir başka örnek ise hayattan kopuk yaşayışı… Kendini o meyhanede içki içmeye adamış, kafasındaki ‘’kimlik’’ sorularını susturmaya çalışan kalbindeki imkansız Yıldız sevdasını bastırmaya çalışan ne hayata tam bağlanabilmiş ne de hayattan tam kopabilmiş bir delikanlı profili çiziyor. Onu bu hayattan kopuk yaşantısından biraz olsun uzaklaştıran ise ‘’Milli Mücadele’’ oluyor. Çünkü belki küçüklüğünden itibaren Cevdet gibi kahraman asker olma hayalini "Milli Mücadele" sırasında tekrar hafızasına getiriyor ya da yaşadığı bu acı ikilemden kurtulmak için kuvvacı olup vatana hizmet etmek istiyor. Kim bilir, belki de hiçlik psikolojisinden kurtulmak için en azından bu hayatta vatana yararlı bir genç profilim olsun gayesiyle kuvvacı olmayı seçti. 

Ali Kemal uzun süre kuvvacı kimliği ile baş etmeye çalışırken günler aylar geçiyor ve hiç beklemediği bir zamanda gerçek anne babasının kimliğini öğreniyor. Bunu öğrendiğinde zaten yaşamakta olduğu kimlik kaygısı üzerine bir de Yunan-Türk olma travması ekleniyor. O travma üzerine şu söz dökülüyor dudaklarından; ‘’Ben Yunan değilim, Türküm ben!’’ Bu söz o anki yaşadığı kimlik kaygısını, ikilemini o kadar iyi ifade ediyor ki Ali Kemal karakterinin derinliğini bir kez daha gözler önüne seriyor. Finalde ise yaşadığı bu travmayla intihar etmeye kalkışıyor ama bir zamanlar ‘’O vakit beraber ölürüz’’ dediği hayatının ışığı Yıldız’ın varlığını unutarak… 

Ve Yıldız da final bölümünde Ali Kemal’in karşısına gelerek onun bu travmadan kurtulup kimliğiyle yüzleşmesine yardımcı oluyor. Kısaca Ali Kemal hayatının kadınına ‘’Ben kimim Yıldız’’ sorusunu sorup ‘’Sen benim Kemalimsin’’ yanıtını alınca hayata tutunmak için bir nedeninin olduğunu fark ediyor aslında…Ve son olarak da bencillik etmeyip ona hayat veren kadının yani öz annesinin yaşadığı topraklara gidip onun biraz huzur bulması için onun Dimitri’si olmayı biraz da kendi kimliğini tanımak için kabul ediyor…Ve hikayenin devamı ikinci sezonda. İkinci Sezon ne olur ne biter hiç bilmiyorum ama bu derin karakterin daha da detaylı işlenmesini ve Yunan kimliği ile Türk kimliği arasındaki köprü görevini sağlamak için kullanılmasını çok istiyorum tabi ki Ali Kemal’in hayatında ona en büyük ışığı veren Yıldız’ı ihmal edilmeden…