Son 15 dakikası son derece vurucu bir sezon finalini geride
bıraktık. Son dakikaları vurucu olmakla birlikte genel olarak durgun ilerleyen
ve aile draması tadı veren bir pembe dizi izledik aslında. Hem genel olarak
diziyi hem de son bölümü yorumlamadan önce şunu belirtmek isterim ki son
bölümün yıldızları Halit Ergenç, Senan Kara ve Boran Kuzum’du bana göre. Bölümü
adeta sırtladılar. Özellikle Senan Kara ve Boran Kuzum’un anne-oğul sahnelerini
izlerken çok etkilendim. Her ikisinin de yalın, ‘’Bakın ben oynuyorum.’’demeden
oynamalarını çok sevdim.
Evet, yorumlarıma gelecek olursak öncelikle eleştirdiğim
noktaları paylaşmak isterim ki liste bayağı kabarık.
1. Büyük Millet Meclisi’nin açılışını bir Misak-ı Milli
sahnesi tadında bizlere izletmedikleri için kırgınım. Fotoshoplarla ve
fotoğraflarla izledik meclisin açılışını ki orda da kullanılan meclis fotoğrafı
ikinci meclise aitti ve Harf İnkılabı 1928 yılında yapılmış olmasına karşın Latin
Alfabesiyle yazılmış Türkiye Büyük Millet Meclisi yazısını gördük. İlk meclisin
adında Türkiye sözcüğü henüz yokken hem de. Bu konularda dizinin kesinlikle
tarihi bir danışmana ihtiyacı olduğunu düşünüyorum. Yine meclisin açılışı
sırasında Yüzbaşı Yakup da photoshoplanmış kafasıyla orada bulunuyordu ve
gerçekten özensizdi. Aynı şekilde Hilal, Azize ve Yıldız’ı da cephede askerlere
yardım ederken photoshopla gösterdiler ama ne Hilal'le Azize’nin boyuna ne de
kilolarına dikkat edilmemişti dahi Hilal’in eşarbı hemşire kıyafetinin altından
görünüyordu. Kesinlikle alelacele yapılmış shoplar olduğu belliydi. Olmadı!
2. Lucy, çantaları değiştirirken çantanın bire bir aynısını
nereden buldu? Hamilton, bomba düzeneğini nasıl ve neden eve getirdi? Ki bu
adam bunu yapabilecek bir karakter değilken.
3. Dizideki insanlar nasıl buluşuyorlar anlayabilmiş değilim hala.
Birbirlerine pusula falan gönderdiklerini de görmüyoruz.
4. Kıyafetlerdeki renk tonlamaları, kıyafetlerin kesim şekli
bariz rahatsız edici. Son bölümde Leon’un takım elbisesi öylesine boldu ki!
Hilal ve Yıldız’ın kabanları ve eşarpları da aynı şekilde özensiz. Özellikle
Hilal babaanne gibi giydiriliyor ve hep aynı eşarbı takıyor.
5. Yan karakterler dizide kenar süsü olarak kullanılıyor.
Niçin vardır bir dizide yan karakter? Hikâyeye farklı boyutlar kazandırmak,
hikâyeyi dinamikleştirmek ve birden çok izleyici kitlesine ulaşabilmek için
değil mi? Ancak Vatanım Sensin maalesef yan karakterleri hikayeye çok iyi bir
şekilde monte edemedi. Anımsarsınız ‘’Hatırla Sevgili, Çemberimde Gül Oya,
Kırık Kanatlar’’ gibi dönem dizileri vardı. Bu diziler 90 dakika olmalarına
karşın yan karakterleri ana hikâyeye öyle güzel eklemişlerdi ki izleyici de hiç
tepki göstermedi. Hatırla Sevgili’de mesela Deniz-Defne, Işık-Yaşar-Harun, Lale-Teo,
Güzide-Necdet… Hiçbirinin hikayesi havada kalmamıştı.
6. Hilal tamamen pasifize edilmiş durumda. Ne vatanseverliği kaldı
ne aşkı! En son söylediği şey şuydu Hilal’in ‘’Benim abim Yunan olamaz!’’ Hilal
ırkçı değilken Yunan bir teğmene dahi aşıkken ve suçsuz Yunan askerlerine
yardım ederken hem de. Ekran karşısında hayretler içinde kaldım. Yine Hilal, Leon’a
düşüneceğim demesine rağmen bir dakikalık bir sahneyle bile düşündüğünü
göstermediler bizlere. Evet, Hilal’in gitmeyeceğini biliyorduk ama ikilemde
kalması gösterilmeliydi. En azından Leon’a bir veda etseydi. Neden gidemediğini
açıklasaydı. Ardında kırgın ve tamamen yalnız bir Leon kaldı. Tüm bunlara
rağmen Miray Daner, öyle bir Hilal oldu ki tebrik etmemek imkânsız. Yoksa o
repliklerle Leon’a aşık değil de Leon’un asker arkadaşı olduğunu düşünürdüm.
Zaten maksimum 5 dakika olan sahneleri boş repliklerle harcanıyor ki üzücü olan
bir nokta da şu ki sosyal medyada resmi sayfada hep Hilal ve Leon’un
fotoğrafları kullanılarak izleyici diziye çekilmek istenirken sanki bütün dizi
boyunca HiLeon sahnesi varmış gibi algı oluşturmakta. Bu, hem bu iki pırıl
pırıl oyuncuya hem izleyiciye haksızlık.
7. Leon’un dizi boyunca hüznüne şahit olduk. Geride
kalmışlığını, yalnızlığını, ölü bilinen bir abinin gölgesinde büyümüş olmanın
incitilmişliğini çok güzel yansıttı bize Boran Kuzum. Alın damarlarına kadar oynuyor.
Gerçekten dupduru, zorlamadan, rol kesmeden. Tebrikler ama Leon ile Vasili’ye
bir veda, bir yüzleşme sahnesi yazılmamasına çok içerledim doğrusu. Her şeyi
babasının gözüne girebilmek için yapmış olan ve hiçbir zaman takdir görmeyen
Leon’a bu yüzleşme çok görülmemeliydi.
8. Sanırım en beğenmediğim sahne Yıldız ve Ali Kemal sahnesi
oldu çünkü senarist Hilal ve Leon’a yazdığı sahnenin ve hatta repliklerin
bire bir aynısını bu ikiliye yazmıştı. Oyunculuklara bir şey diyemem ama kurguya
ve sahneye kırgınım. Sahneler çiftlere özgü olmalı sahnede Leon, Ali Kemal’i
kurtarsa beni daha çok etkilerdi özellikle de kardeşlik bağı açısından.
Yıldız karakteri hikâyede tam olarak konumlandırılamadı. Ne
yapmak istiyor bir türlü anlamadım. Onun Ali Kemal’e olan aşkı maalesef
inandırıcı gelmiyor bana çünkü Leon’la nişanlamaya giderken de Ali Kemal idam
cezasıyla yargılanma riskindeyken bile Ali Kemal’i bir kere bile düşünmedi. Onu
hep küçük gördü ama Leon’dan istediğini alamayınca Ali Kemal’e çevirdi yine rotasını.
Senarist bu durumu bence başarılı işleyemedi ki bu da genel izleyici ile Yıldız
arasında bir bağ oluşmamasına sebep oldu. Umarım 2.sezon daha güzel işlenen bir
hikayesi olur Yıldız’ın.
9. Ali Kemal konusu ışık hızıyla iki bölümde çözüldü. Evet,
konular lastik gibi uzamasın ama kilit noktası olabilecek bir hikâye tam
anlamıyla işlenemedi. Ali Kemal’in Leon ve Veronika ile gitmeye nasıl karar
verdiğini bile izlemedik sadece Azize ile konuştu o kadar. Ne onu büyüten
ailesine veda ettiğini gördük ne de Hilal'le yüzleştiğini! Azize de sürekli
olarak Yıldız ve Hilal’in abisi olduğunu hatırlattı ona. Nasıl olacak da
buradan Yıldız ve Ali Kemal ilişkisi çıkarılacak bilemiyorum ki bence de Ali
Kemal her ikisinin abisi konumundaydı.
Tabii tüm bu eleştirilerimin yanında sevdiğim noktalar da yok
değil. Bizlere vatanın kuruluşunda yapılan her bir fedakârlığı şartlarda
ailelerin nasıl parçalandığını, Atatürk’ün adının dahi geçmesinin tüyleri diken
diken yapmaya yettiğini es geçmemek gerek. Halit Ergenç ve Bergüzar Korel başta
olmak üzere özveriyle çalışan tüm oyunculara, teknik ekibe ve senaristlere
teşekkür etmek isterim.
İkinci sezon içinse daha dinamik, daha tutarlı, mantık
hatalarının azaldığı, yan karakterlerin hikayelerinin daha iyi işlendiği bir
senaryo ile ikili çekimlerde daha geniş açılı ve aydınlık çekimlerin olduğu,
daha etkili efektlerin kullanıldığı, özüne dönmüş bir Hilal ve klişelere mahkûm
edilmemiş bir Hilal-Leon aşkı izlemek en büyük temennim.
Okuyan gözlerinize teşekkür ederim.