Drama Summit West 2017: Amerika'da tutma şansı olmayan uluslararası ortak yapımlar başarısız oluyor

Drama Summit West 2017: Amerika'da tutma şansı olmayan uluslararası ortak yapımlar başarısız oluyor
Söyleşinin bu kısmında, bir Kanadalı, bir Amerikalı ve bir İngiliz şirket bir bara gider ve... Korkmayın, iğrenç bir espri gelmeyecek. Ne var ki, moderatör David Jenkinson benim kadar insaflı değil zira, Kanada kökenli yapım/dağıtım şirketi Entertainment One CEO'su John Morayniss, WME ajansında Global Televizyon departmanında yönetici Lorenzo de Maio ve BBC Uluslararası Yapımlar'ın başındaki Matt Loze'ye direkt şu soruyu soruyor: “Dram türü hasta, siz de doktor olsaydınız, ne yapardınız? Reçetede ne olurdu?”

Haydi bakalım! Morayniss, dramın kalbinin aslında iyi olduğunu ama şu aralar başının biraz kalabalık olduğunu söyleyerek konuya giriyor. “Yaratıcı kesim için şu anda sektörde, televizyona iş yapmak çok heyecan verici zira imkanları eskisine oranla daha fazla. Bu sayede de harika orijinal diziler, yapımlar izleme şansımız oluyor. Ne var ki, işin yönetim kısmındaysanız olay biraz daha zor çünkü aldığınız risk daha fazla. Bunun hem iyi hem kötü yanları var; yapımcılara, finansörlere henüz adı sanı bilinmeyen yaratıcılarla, orijinal projeleri sunmak hayli zor ama televizyon sektörü şu noktada bağımsız sinema tadı aldığı için, bu durum gittikçe yaygınlaşıyor. Sektörde işler o kadar hızlı değişiyor ki, açıkçası kimse bir sonraki adımda ne olacağını kestiremiyor.”

Lorenzo di Maio da televizyon sektöründeki yöneticiler olarak, bu değişimi kabullenip, onu yönlendirmeleri gerektiğini söylüyor. Yaratıcı kesimin, anlatmak istedikleri hikayeleri sansürlemeden, birilerine göre değiştirmeye çalışmadan anlatabilecekleri heyecan verici bu dönemde, WME olarak, özellikle ırk, cinsiyet gibi konularda farklı kesimleri temsil etmeye gayret ettiklerini belirtiyor. “Bu sahnede oturan üç beyaz erkekten biri olarak bunu söylemem biraz garip kaçabilir ama özellikle kadın yazar ve yönetmenlere şans tanınması gerektiği kanısındayım. Önümüzdeki günlerde onlarla daha fazla işbirliği yaparak, kadınların elinden çıkan hikayeleri daha fazla yansıtmayı amaçlıyoruz.”

Bu noktada, ortak yapımların da hayli değiştiğinden söz açılıyor ve Morayniss, uluslararası ortak prodüksiyonlarda, olayın artık finans bulmaktan çok daha öteye geçtiğini, artık önemli olan şeyin mevzubahis bölge için doğru içeriği, doğru yetenekleri bulmak olduğunu belirtiyor. Aynı zamanda, bu yapımların birçoğunun Amerika piyasasında bir değeri olması gerektiğinden bahsediyor çünkü Amerika'da hiçbir şekilde “tutma” potansiyeli olmayan yapımlar, genellikle başarısız oluyor.

Yakın zamanda BBC Uluslararası Yapımlar'ın başına geçen Matt Loze, son dönemlerde komedinin değiştiğini söylüyor. Özellikle BBC için proje değerlendirirken, hem İngiliz hem Amerikan komedi anlayışının sürekli kendini yenilediğini belirten Loze, gelecek yıl, yazar, içerik ve proje hazırlama anlamında büyük değişiklikler görebileceğimizden bahsediyor. Morayniss de bu görüşe katılırken, Lorenzo de Maio, gelecek dönemlerde yaratıcıların çok daha fazla güç sahibi olacağını ve içerik üretmek için “podcast hikayeciliği” gibi alanlara ağırlık vererek, televizyon ve film dışında farklı dallara yöneleceklerini söylüyor.



Panelin devamında sahneye bu sefer de sektörün lider kanallarından, Showtime, Starz ve TNT'nin yöneticileri çıkıyor. Kanalları için dramaların ne kadar önemli olduğu sorulduğunda, Showtime Networks'ün Programlama Başkanı Gary Levine, dizi ve programlarının %70-75'inin dram içeriğinde olduğunu söylerken, Starz kanalının Programlama Başkanı Carmi Zlotnik de kendilerinde bu oranın %85 civarında olduğunu belirtiyor. Sıra TNT kanalının Orijinal Programlar Yöneticisi Sarab Aubrey'e geldiğinde, gülerek “Bizde bu oran %100” diyor.

Piyasada yüzlerce dizi ve program olduğundan, kendilerini bu karışıklığın içinde nasıl bir konuma yerleştirdikleri sorulduğunda, Showtime adına konuşan Levine, asıl rekabetin daha fazla üye ve izleyici kapmak üzerine olduğunu ama içerik açısından herkesin kendine uygun bir yolda ilerlediğini, o yüzden her işin de kendi içinde özel olduğunu söylüyor. “Ben çocukken sadece üç çeşit gazoz vardı. Şimdi markete gittiğinizde raflar dolusu farklı marka görüyorsunuz. Bu da ona benziyor. Kimse kalkıp, 'Piyasada ne kadar da çok gazoz var.' diye yakınmıyor. Bunu dizi ve programlar için de söylemenin doğru olmadığını düşünüyorum.” Bu noktada Starz yöneticisi Zlotnik lafa atlıyor: “Bence gerçekten de çok fazla gazoz var.”

TNT yöneticisi Aubrey de, izleyicinin bazı dizileri keşfetmesinin zaman alacağını ve bu bağlamda, sabırlı olmaları gerektiğini belirtiyor. “Mesela ben bile Showtime'ın 'Billions' dizisini yakın zamanda keşfettim ve uçakta bir oturuşta hepsini izledim. Tabii ki bunu sadece televizyon kanalları söz konusu olduğunda yapabilirsiniz zira stüdyolarla ortak yapıma geçtiğinizde, uçakta 5-6 bölüm yerine sadece 2-3 bölüm yayınlanmasına izin veriyorlar. Bu da uzun vadede kötü bir strateji çünkü izleyicinin yolculuğu süresince o diziye olabildiğince bağlanmasını sağlamalısınız.” Gary Levine söz alırken, Aubrey'e dokundurmadan geçmiyor: “İnsanların birçoğu 'Billioners' dizisini özel uçaklarında izliyor ama sen halkla beraber uçuyorsan sorun yok. Aslında piyasada çok da rekabet yok çünkü iyi içerik söz konusu olduğunda, küçücük bir havuz var.”

Kanalların yeni yapımlarından söz açıldığında, bittabi 25 yıldan sonra ilk bölümü geçen pazar günü Showtime'da yayınlanan “Twin Peaks”ten bahsetmeden geçilmiyor. Dizinin büyük hayranı olan ve tesadüf eseri yıllar önce ilk yayınlandığı sırada kendisi de ABC'de çalışan Levine, hep hikaye bitmemiş gibi hissetiğini söylüyor. David Lynch de öyle hissetmiş olmalı ki, yıllar sonra diziye geri dönüp, her bölümünü kendi yazıp, yönetip montajlamış. “Twin Peaks” hepimize hayırlı uğurlu olsun o halde!

Eski yapımlar demişken, Levine, biraz da sinirli bir tonla, kanaatimce Hulu'nun gelmiş geçmiş en başarılı işi olan “Handmaid's Tale”e dokundurup, zamanında hikayeyi yazar İlene Chaiken ile birlikte geliştirdiklerini ve şu anda ikisinin de dizinin Hulu yerine, Showtime'da olmasını dilediklerini belirtiyor. İlene Chaiken'in hâlâ mevzubahis dizide yazar olduğunu ve aynı zamanda “Empire” dizisinin baş yazarı olarak da çalıştığını belirtelim. Hulu'da ne gibi sorunlar yaşandığını merak etmedik değil...

Starz'da bugüne kadar hep kendine ait hayran kitlesi yaratabilecek programlar yapmayı hedeflediklerini söyleyen Zlotnik, özellikle de Steven Soderberg'le çalışma fırsatı yakaladıkları “Girlfriend Experience” dizisinden sonra, bağımsız film dünyasıyla da yakın ilişki içine girdiklerini ve gelecekte de Soderberg gibi yazar yönetmenlerle çalışma fırsatı yakalamak istediklerini söylüyor.

Sarah Aubrey de projelerinde çeşitliliğe önem verdiklerini ve bilhassa kendisinin sürekli kaliteli yazar yönetmen kadınlar aradığını söylüyor. “Bu kadın yönetmenler, genç, kendilerini ispatlamaya çalışan kişiler olmak zorunda değiller. Aslında tam tersine, sektörde bir yerlere gelmiş, kaliteli birkaç iş yapmış ama kendilerine düzgün fırsatlar tanınmayan tecrübeli yazar ve yönetmenlere iş vermek istiyorum ki, onların da seslerini duyarabilelim. Ekipte de elimizden geldiğince çeşitliliği korumaya çalışıyoruz.”

Gary Levine de bu fikre katılıyor: “Biz de her çeşit yeni sese kapımızı açık tutuyoruz ve bünyemizde, kadınlar tarafında yaratılmış bir sürü dizi ve program var. Şu noktadan sonra, bize getirilen her projenin son derece orijinal olması gerek, o yüzden yeni seslere ve çeşitliliğe açığız. Artık güvenli sularda yüzmenin bir anlamı yok.”

Bir nevi seçim kampanyası vaadine dönen söyleşi, bu noktada Carmi Zlotnik'in ilham verici sözleriyle sonlanıyor: “Hollywood sadece bir semt adı değil, bir düşünme şeklidir. Dolayısıyla, en orijinal fikirlerin dünyanın hangi yanından çıkacağı belli olmaz.”

Bu özlü sözler size gaz vermediyse, daha ne verir bilmiyorum. Fikrinizi dünyaya yayma, kendi dizinizi, filminizi yazma gibi bir hevesiniz varsa, şu anda bunu yapmak için olabilecek en güzel zaman zira dijital platformların gittikçe çoğaldığı, televizyon kanallarının da onlarla aşık atabilmek için geleneksel modellerinden sıyrıldığı bu noktada, neredeyse bütün kontrol içerikte. Evet, rekabet çok, evet, herkesin kendine göre harika bir fikri var ama dünyada eğlence sektörünü tanımlayan ve yaptığı her şeyi ırk, cinsiyet, sınır ayrımı gözetmeksizin herkese ağzı açık izleten Hollywood'da çeşitliliğin böylesine kutlandığı, hatta hep aynı grupla çalışanların ayıplandığı bir ortamda sesinizi duyurmayacaksınız da ne zaman duyuracaksınız?

Bunları bir düşünün ve bir sonraki Drama Summit West'e kadar esen kalın.


BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER